• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • İstanbul 5 °C
  • Ankara 10 °C
  • Tunceli 10 °C

BÜLBÜLÜN HİKÂYESİ

Fikri TAŞ

     
      Balkondan şehrin içine kapımızın önüne kadar sokulmuş baraj gölünü seyreden RONYA, ‘Büyük Baba bu çok öten kuşların adı ne? Bunlar şarkımı söylüyorlar? Bakıyorum, bakıyorum göremiyorum onları’ diye onları görmeye çalışıyordu.
     Gece boyunca susmadan, her dilden şarkıları ile gece konseri veren o küçücük RONYA’nın, görmek isteyipte göremediği, kolay kolay kendini göstermeyen masalların, şarkıların bu küçük kahramanları, ara vermeden şarkılarını her dilden söylemeye devam ediyorlardı.
     Ronya’ya, onları BÜLBÜLLERİ anlattım. Onların her dilden şarkılar söyleyen en sevimli kuşlar olduğunu özgürlüğü seven, özgürlüğün simgesi bir kuş olduğunu yakalanıp konulduğu altın kafes hikâyesini anlattım. Onun bülbülün, altından yapılmış çok kıymetli kafesi değil, şarkılarını özgürce söylediği vatanı sayılan, küçük çalı ağacı için ağlayıp sızladığı ‘ah, vatan, ah vatan’ diye feryat ettiğini anlattım.
      Masal dinlemeyi çok seven Ronya, adeta büyülenmişti. Altın kafesi, çalıyı, bülbülü merak ediyordu. Durgun bakışlarla onları arıyordu. Tekrar tekrar anlatmamı istiyordu.
     Hava, yağmur sonrası kirlilikten arınmış, binbir çiçek kokuyordu. Doğayı süsleyen yeşil halının göle yansıyan gölgesi, gölü de yeşile boyamıştı. Hiç bir ölçünün hiçbir rakamın değer biçemediği en büyük ressam, doğanın uzayıp giden kocaman tablosu göz kamaştırıyordu.
     Şehri, kirlilikten arındıracak ARITMA TESİSİ henüz faaliyete geçmediğinden, kirlilik şehrin içine, göle yayılmıştı. Kanalizasyonun döküldüğü yerde gölü bir ahtapot gibi kaplamış kap kara, bir örtü oluşmuştu.
     Ahtapotun, çevresinde yine o,geçen yılda bu köşede yazdığım, vurdumduymazlar, vardı. Kanalizasyonun göle döküldüğü yerde, pislik yemek için toplanmış balıkları avlıyorlardı. Şehrin pisliği ile beslenen balıkları, büyük bir heyecanla avlıyorlardı. Götürüp yiyeceklerdi. Veya satıp başkalarına yedireceklerdi.
     Yanlarındaki yoldan geçenler, aldırmadan bakıp geçiyorlardı. ‘Bu balıklar gözünüzün önünde akan pislikle besleniyorlar. Mikrop taşıyorlar. Yapmayın’diyen, uyaran çıkmıyordu. Gölün karşı yakasında avlayanlarda, çok balık yakalayan onlara bakıyorlardı.
    Geçen yılda aynı manzaraları yaşamış, yetkilileri uyarmıştım. Değişen bir şey olmamıştı. Pislikle beslenen balıklar sofralara konuk olmaya devam etmişti. Artık bende seyirci kalmıştım.
    Yangın sonrası iyice atıl bir çöp yığınına dönen tarihi eser olmadığı halde tarihi eser unvanı verilen şehrin en nadide yerine kurulmuş tarihi eserimiz Kışla binamız, o haliyle şehrin güzelliğini gölgelemeye devam ederken, önündeki SEYİT RIZA Parkı, günün erken saatleri olmasına rağmen sevenleriyle dolmuş ve taşmıştı. Sevenleri Seyit RIZA’nın etrafını sarmış, kucağına oturmuşlardı. Dersimin bu harika parkı, Dersimlilerin, Dersimi merak edenlerin adeta toplanma, tanışma yeri adresi olmuştu. Yaşlılar, sevgililer, çocuklar, turistler hepsi oradaydı.
   Bizim kapalı çarşımız, ON ADIMLIK ÇARŞIMIZ, Turistik mevsimini yaşarcasına, satıcılarıyla, alıcılarıyla, seyircileriyle doluydu. Son günlerde, yağan yağmurların getirdiği bolluk, çarşıyı zenginleştirmişti. 3000 metre yüksekte yetiştiğinden, Karadeniz’in, ANZER, balı gibi değer biçilmeyen ÇAĞÇUR MANTARLARI çarşının başköşelerine kurulmuşlardı. Meşe mantarları daha ucuz olduğu için alıcısı çoktu. Sadır fidelerinin etrafını kadınlar çevirmişlerdi. Guliklerin mevsimi sona ermek üzereydi. Çarşıda mevsim, mantar mevsimiydi.
    Biraz ötede oturmuş, kadın ayakkabı boyacısı, payına düşecek müşterileri bekliyordu.
   Belediyenin hoparlör takmış yarım otobüsü, Dersim Halkını, DERSİM İNSAN HAKLARI FİLM FESTİVALİNE, film izlemeye çağırıyordu.
   Şehrin girişindeki bakımı yapılmamış yaban otların içinde kaybolmak üzere olan gül bahçemiz, açan güllerle kırmızıya boyanmıştı.
   Vatan, sevgisinin simgesi bülbüller, şehrin içindeki ağaçların üstündeki vatanlarında özgürlerdi. Vatan hasretinden, ‘AH’ çekmiyor. Özgürce çok dilden şarkılarını söylüyorlardı.
   Çile bülbülüm. Çile.
      

Fikri TAŞ
         
   

Bu yazı toplam 2119 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim