• BIST 9652
  • Altın 2968.938
  • Dolar 34.6884
  • Euro 36.6766
  • İstanbul 11 °C
  • Ankara 6 °C
  • Tunceli 1 °C

Dehb'yi anlamak: Nedir? Ne Değildir?

Dehb'yi anlamak: Nedir? Ne Değildir?
“DEHB, ‘dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu’ demektir. Son yıllarda, ‘çocuk çok hareketli, pek yerinde durmuyor, dikkati çabuk dağılıyor’ ise bu çocuklara hiperaktif denildiğini çokça duymaktayız.

Bu özellikler, DEHB teşhisi koymak için yeterli değildir. Çünkü hemen hemen her çocukta, zaman zaman bu belirtilerin bir kısmı görülebilir. Anne-babalar olarak kimi zaman çocuklarımızın davranışlarına çok fazla anlam yükleyip gereksiz endişelere kapılabiliyoruz, kimi zamansa gördüğümüz her hareketli çocuk için “hiperaktif” kelimesini kullanabiliyoruz. Bahsedilen iki durum da doğru değildir.

 
DEHB’li bir kişinin içinde bulunduğu durumun asıl kaynağı çıplak gözle görülemez; kaynağı beynin içinde saklıdır. DEHB’nin belirtileri sıklıkla; tembellik, umursamazlık, ilgisizlik, kabalık, hatta bazen zeka eksikliği olarak yorumlanmaktadır. Gerçeğin ise bunlarla yakından uzaktan hiçbir ilgisi yoktur. DEHB’li kişiler, nasıl davranacağını bilememektedir. Bir şekilde davranmaları gerektiğinin bilincindedirler ama nasıl davranmaları gerektiğini bir türlü akıllarında tutamazlar.


DEHB, sorunlu beyin kimyasının, kişinin yönetici işlev becerilerinde zorluklar yaşamasına neden olduğu nörobiyolojik bir bozukluktur.  DEHB’li kişilerin beyinlerindeki temel nörokimyasal fark, dopamin ve/veya norepinefrin düzeylerinin beynin ilgili bölümlerini harekete geçirmekte yeterli olmamasıdır. Bu, DEHB’li kişinin gerçek sorunlarla karşılaştığı bir durumdur. Bir tembellik, inat ya da önemsememe durumu değildir DEHB’li kişiler; hatırlamada, yaşıtlarıyla normal sohbet edebilmede, bazen sessizce oturabilmede, neler öğretildiğini hatırlamada gibi bazı durumlarda sorunlar yaşayabilmektedirler. Son dönemde yapılan araştırmalar DEHB’li kişilerin ortalamanın üzerinde bir zekaya sahip olduğunu göstermektedir. Kesinlikle tembel değildirler. Kızlar da erkekler de DEHB’li olabilir. Cinsiyetin DEHB ile hiçbir ilgisi yoktur.

Tunceli Rehberlik ve Araştırma Merkezi (RAM) Müdürü /Psikolojik Danışman Koray Yıldırım DEHB ile ilgili bazı açıklamalarda bulundu: “Son dönemde DEHB teşhisi koyulan çocukların sayısının artışı doktorların, öğretmenlerin, anne-babaların, sıradan enerjik çocuklara bile DEHB teşhisinde bulundukları şüphesini yarattı. DEHB teşhislerinin son dönemde artmasının sebeplerinin başında DEHB’nin giderek daha çok bilinmesi ve anlaşılması geliyor. Önceleri farkına varılmayan belirtiler artık dikkate alınıyor. DEHB’nin sadece çocuklukta görülmediği artık biliniyor. Ayrıca doktorlar kız çocuklarının da DEHB olabileceğinin bilincindeler. Elbette bu, DEHB teşhisi koyulan çocukların bir kısmı için, farklı rahatsızlıklarda da olduğu gibi, yanlış teşhis koyulmuş olabileceği gerçeğini değiştirmez. Ama DEHB konusunda bilinçlenmenin, teşhis sayısında bir artışı da beraberinde getirdiği de muhakkak.

DEHB, 3 farklı şekilde kendini gösterir:
Dikkat eksikliği,
Hiperaktivite,
Her ikisi birden.
 
Bu üç tanım, DEHB’nin “kendini gösterme şekli” olarak tanımlanıyor. Bunun sebebi de, DEHB’li bir bireyin hayatının farklı dönemlerinde, bu yapılarda değişiklikler ve birbirine geçişler olması. DEHB teşhisi konulabilmesi için DSM 5’te listelenen bulguların kişide bulunuyor olması gerekiyor.”

 


DEHB TANI KRİTERLERİ  (DSM 5’E GÖRE)

Bu teşhislerin konulabilmesi için, arada bir görülen bulgular yeterli değildir. DEHB teşhisi konulabilmesi için, birkaç ortamda kendini gösteren çok az sayıda bulgu yerine, birçok ortamda kendini gösteren birçok bulguya ihtiyaç var. Yani “kitap okurken ve ders anlatılırken odaklanamıyorum,” demek DEHB teşhisi için yeterli değil. “Odaklanma” sorunu ile birlikte diğer DEHB bulgularından en az beşi ile ilgili sıkıntıları birçok ortamda yaşanması gerekir.
Araştırmalar, yaşın büyümesiyle birlikte bulguların azaldığını gösteriyor. Aslında belki de DEHB’liler bu bulgularla yaşamayı öğreniyorlar. DSM 5’e göre teşhis konulabilmesi için çocuklarda 6 ya da fazlası, 17 yaş sonrası için en az 5 bulgu olması gerekiyor.

DSM Nedir?
DSM, yani İngilizce adıyla ‘Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders’,  Türkçe adıyla ‘Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı’, Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yayınlanan ve zihinsel hastalıklara tanı koymak için ölçütleri belirleyen bir kaynaktır.

Bu bulgular hangileridir?
 
DSM 5’te “kendini gösterme şekline” göre bulgular şöyle özetleniyor:
 
Dikkat eksikliği
Detaylara dikkat etmez, sürekli hata yapar,
Dikkatini korumada sıkıntı yaşar,
Dinlemez görünür,
Verilen komutları izlemede güçlük çeker,
Organizasyon sorunu yaşar,
Yoğun düşünme gerektiren işlerden kaçınır ya da bu işleri yapmaktan hoşlanmaz,
Eşyalarını kaybeder,
Dikkati kolayca dağılır,
Günlük işlerini unutur.
 
Hiparaktif-dürtüsel
Durduğu yerde duramaz; elleri, ayakları kıpır kıpırdır,
Uzun süre oturmada sıkıntı yaşar,
Çocukken koşar ya da tırmanır, yetişkinken yerinde duramaz,
Sessizce bir şeyle meşgul olmada sıkıntı yaşar,
Motor takılmış gibi veya düz duvara tırmanırcasına hareketlidir,
Çok konuşur,
Karşıdaki kişi sorusunu bitirmeden cevabı yapıştırır,
Bekleme gerektiren ya da sırayla yapılan işlerde sıkıntı yaşar,
Başkalarının sözünü keser.
 
Birleşik: Dikkat eksikliği & Hipearktif-dürtüsel
Yukarıda her iki gruptaki bulgulara bir arada rastlanabilir.
 
Öğrenciniz veya bir başka kişi için “hiperaktif” kelimesini kullanıyorsanız bunun doğru olması için öncelikle bu tanımı yapmanıza neden olan ve yukarıdakilere benzer durumlar;
ısrarla devam etmeli ve/veya giderek artmalı,
öğrenme güçlükleri yaşanmalı,
uyum sorunları yaratmalı.
İşte bu durumlarda, şüphelerinizi gidermek için bir uzmanla görüşmenin vakti gelmiş demektir.


Yapılan araştırmalar, beynin kontrol merkezinden sorumlu bölümün, DEHB’li kişilerde, düşük fizyolojik aktivite ürettiği yönünde veriler ortaya koymuştur. İşte bu yüzden DEHB’li kişiler, akademik beceriler, ev ve aile içi sorumluluklar, okul sonrası aktiviteler, vb. konularla baş etme konusunda zorlanırlar. Hatta duş alma, kahvaltı yapmayı hatırlama, temiz kıyafetlerini bulma gibi günlük yaşamın basit gerekliliklerini yerine getirmek bile DEHB’li kişiler için zor olabilir. DEHB’nin doğasını ne kadar iyi anlarsak, çocuğa, gerçekten ihtiyaçları olan desteği bir o kadar iyi verebiliriz. (bozukluğun nörobiyolojisini, beyin kimyasındaki dengesizlikten kaynaklanan belirtilerini ve DEHB’nin farklı kişilerde farklı tedavilere cevap verdiğini.)  

DEHB teşhisi konulan kişiler arasında, belirtilere bağlı olarak farklı tedavi yöntemlerinin kullanılması ve DEHB ile ilgili her geçen gün daha fazla bilgi edinmek gerekmektedir.

 
TEŞHİS

Psikolojik Danışman Koray Yıldırım: “DEHB’nin tedavisi, tanı (teşhis) konulduğunda başlar. DEHB’li biri en az DEHB’li olmayan biri kadar hayatta başarılı olabilir. Yeter ki, DEHB’li olduğunu bilsin ve uygun şekilde tedavi edilsin. Aksi halde DEHB; okulda, işte, sosyal ilişkilerde kendini olumsuz yönde gösterebilir. 

Her şeyde olduğu gibi DEHB’nin erken yaşlarda teşhis edilmesi, DEHB’li kişinin hayatını olumlu yönde değiştirir. Diyelim ki çocuğunuzun DEHB’li olduğundan şüphelendiniz ya da öğretmeni size bu şüphesinden bahsetti. En önemli adımı atıp çocuğunuzun DEHB’li olabilme ihtimalini kabullendikten sonra yapmanız gereken ilk iş, güvenebileceğiniz bir psikiyatrist ile görüşmektir. Psikiyatrist, bir takım incelemelerden ve değerlendirmelerden sonra çocuğunuz için teşhis koyacaktır. Destek alacağınız kişinin DEHB hakkındaki bilgisi ve konuya hakim olması işin en önemli yanıdır. Ailenin ve DEHB’li kişinin, destek verecek kişiye güvenmesi ve kendini rahat hissetmesi de önemlidir.
 
DEHB’de, teşhis süreci genel olarak şu şekildedir:
 
Aileyle görüşülür:
Bu görüşmede çocuğunuzun durumunu daha yakından anlayabilmek için gelişim aşamaları sorulur, farklı durumlarda nasıl davrandığı hakkında bilgi alınır. Aileye ait bilgiler, anne babanın özellikleri, çocuk yetiştirme tarzları öğrenilir. Bunun yanı sıra, konu ile ilgili gerekli bazı bilimsel ölçeklerin doldurmanız istenir.
 
Çocukla görüşülür:
Bu görüşmede, çocuğunuzun davranışları gözlemlenir. İnsanlarla nasıl ilişki kurduğu, özellikleri, güçlü ve zayıf yanları, hoşlandığı ve hoşlanmadığı işler konusunda bilgi edinilir. Çocuğa,  değerlendirme ölçeği uygulanır.
 
Öğretmenle görüşülür:
Çocuğunuz okula gidiyorsa, dikkat eksikliği ile ilgili sıkıntılar zamanının önemli bir bölümü okulda geçirdiği için gerek arkadaşlarıyla ilişkisinde gerekse akademik durumuyla ilgili kendini gösterir. Bu nedenle öğretmenlerin bilgi ve gözlemine de başvurulmaktadır. Öğretmenin, sorulan soruların yanı sıra, anne-baba tarafından doldurulan ölçekleri doldurması da istenebilir.
 


Çocuğa uygulanan performans testleri:
Tanıya yardımcı olmak, çocuğunuzun zorlandığı alanların ve daha iyi olduğu alanların belirlenerek tedaviye yön çizebilmek için bazı testler uygulanır. Bu testler aynı zamanda, teşhisin olası başka sorunlardan ayrımını da sağlar. Sürekli Performans Testi (SPT) olarak da bilinen bu testlerde hiperaktivite, zamanlama ve dürtüsellik ölçümlenmekte, kişiye özel profil ve performans raporları alınmaktadır.
 
Teşhis Öncesi Yapılan Çalışmalar ve Tedavide Yönteminin Belirlenmesi
 
Uygulanacak bazı testler yardımıyla teşhisi koyacak kişi, hekimdir (psikiyatristtir). O yüzden, tedaviyi takip eden hekimin yönlendirmesi daha doğru olacaktır. Ayrıca tek başına testler, tanı koymak için yeterli değildir. 
 
Tüm bu aşamalardan sonra, psikiyatrist diğer olasılıkları ortadan kaldırmak için görme, duyma, kan tahlili, tiroid taraması, kanda kurşun olup olmadığının tespiti, beyin MR’ı gibi ek bazı tetkikler isteyebilir.
 
Karşıt olma-karşı gelme bozukluğu, davranım bozukluğu, öğrenme güçlüğü, depresyon ya da anksiyete gibi psikiyatrik durumların bulunması, DEHB tanısını koymayı zorlaştırabilir. Psikiyatrist, gerekli incelemeler sonrasında bu durumların değerlendirmesini de yapar.
 
Teşhis sonrasında, nasıl bir tedavi yöntemi izleneceğine karar verilmesi gerekiyor. DEHB için tek bir tedavi yöntemi söz konusu değil ve her DEHB’li için kendine özgü bir yol izlenmelidir. Çünkü DEHB’li bir kişi, belirtilerin sadece bir kısmına sahipken; başka bir DEHB’li apayrı belirtiler gösterebilir ve bu belirtilere bağlı olarak kullanılacak yöntem de DEHB’linin ihtiyacına göre değişecektir.
 
Yapılan gözlemler ve testler sonrasında destek aldığınız psikiyatrist, size doğru yolu çizmenizde yardımcı olacaktır. DEHB tedavisi; medikal, davranışsal ve psikolojik müdahale gerektirir.  Buna çok yönlü tedavi deniliyor.” 

TEDAVİ YÖNTEMLERİ

DEHB’nin tamamen tedavisi, henüz mümkün değil ama sabır ve istikrar sayesinde tüm belirtileri iyiye çevirmek mümkün. Sonucun başarılı olması yani DEHB’li kişinin kendi ayaklarını üstünde duran, DEHB ile barışık bir yetişkine dönüşebilmesi için kendisinin, ailesinin, okuldaki öğretmeninin, psikiyatristin; yetişkin ise iş arkadaşlarının DEHB’li yetişkin ile işbirliği içinde olması çok önemli!

DEHB’li bir hayat büyük bir sabır gerektiriyor, her an ulaşabilecek kaynaklar ve alınabilecek destekler var. Küçük stratejik değişikliklerle, DEHB’lilerin hayatında büyük farklar yaratılabilir.


Hiç ya da uygun bir şekilde tedavi edilmemiş DEHB belirtileri; aile hayatı, eğitim, iş hayatı, sosyal ilişkiler, uyum sağlama gibi konuları ciddi bir şekilde olumsuz yönde etkilemektedir.
 
DEHB için tek bir tedavi yöntemi söz konusu değil. Bu yüzden, çocuğunuza özel yöntemi belirlemek (kendiniz DEHB’li iseniz, kendinize özel yöntemi belirlemek) için teşhisi koyan psikiyatristinizin belirleyeceği “özel” programı izlemelisiniz. Psikiyatristin tedavi yöntemlerden birini ya da birkaçını (çoklu tedavi yöntemi) birlikte önerebilir:
 
Bilgilenme & İletişimde Olanları Bilgilendirme: 
Çocuğunuz okul çağındaysa, öğretmenlerinin de DEHB konusunda bilgilenmesi çok önemli. Böylece iletişimde yaşadığı sorunlar, çocuğun davranışlarını ya da derslerle ilgili yaşadığı zorlukları yaramazlık ya da tembellik olarak yorumlamaktan vaz geçip, yapıcı bir destek verebilirler. Aynı şekilde, eğer kendiniz DEHB’liyseniz, bu konudaki kaynakları okumanız, bilgilenmeniz ve sizinle ilişkide olanları da bilgilendirmeniz sizi ve davranışlarınızı anlayabilmeleri, destek verebilmeleri açısından çok önemli.
 
İlaç Tedavisi
DEHB sıklıkla, DEHB’li kişilerin beyinlerinin kontrol işlevinin harekete geçirilmesi için uyarıcı ilaçlarla tedavi edilir. Bazı kişilerin tedavilerinde ise uyarıcı olmayan ilaçlar tercih edilebilir. Uyarıcı olmayan ilaçlar, uyarıcı ilaçların %70-80 etkisine sahiptirler, yan etkileri daha azdır ve önemli bir tedavi seçeneğidirler. Hiperaktivite ve dürtüselliği azalttığı ve odaklanma, çalışma ve öğrenme becerilerini arttırdığı için DEHB için kullanılan ilaçlar bazı kişilerde faydalı olup, fiziksel koordinasyonlarında da gelişim gözlemlenir. Ancak hepimiz farklıyız. Birçok ilaçta olduğu gibi, herkesin aynı ilaç tedavisine vereceği cevap da farklı olur. Kişiden kişiye farklılıklar nedeniyle en doğru ilacı ve en doğru dozajı bulmak için genel bir formül maalesef yok. Tolere edilebilen yan etkilerle birlikte uygun olan en iyi dozaj, o kişiye en iyi etki eden dozajdır.

DEHB tedavisinde kullanılan ilaçların güvenli ve etkili olduğu artık bilinmektedir. Belki DEHB’yi tamamen ortadan kaldırmamaktadırlar ama belirtilerini azaltmakta oldukça etkilidirler. DEHB’nin tedavisi henüz mümkün değil. İlaçlar tedaviden çok, zamanla belirtilerin azalmasına yardımcı oluyor. İlaç kullanmanın, ilacın kullanıldığı sürece olumlu etkileri olmaktadır. İlaç kullanımı bırakıldığı anda belirtiler devam edecektir. Bu sebeple, çoklu tedavi yöntemini seçmenin, ilaçla birlikte destekleyici tedavi yöntemlerini izlemenin faydası büyüktür.
 
Baş ağrısı, iştah kaybı, uykusuzluk gibi yan etkileri olmalarına rağmen, DEHB ilaçlarının büyüme geriliği, beyin alterasyonu gibi yan etkileri olduğunu ortaya koyan hiçbir araştırma sonucu bulunmamaktadır. İlaç kullanımı ile ilgili hatırlamanız gereken, ilacın kullanıldığı sürece olumlu etkilerinin görüldüğüdür. İlacı kestiğiniz anda belirtiler devam edecektir.

Bilişsel Davranışçı Terapi 
Dikkat eksikliği nedeniyle öğrenme güçlüğü çeken çocukların davranışlarını yönetebilmeleri, olumsuz davranışların düzeltilmesi ve yerine olumlu davranışların konulması, negatif düşünceleri pozitife çevirme, zorluklarla baş etme  konusunda gerekli olan özel becerileri öğreten bu terapi yöntemi, bireysel olarak veya grup terapisi şeklinde yapılabilir.
 
Berard Metodu- İşitsel Algı Eğitimi 
1960’larda Dr. GuyBérard tarafından geliştirilen yöntem, kulaklık vasıtasıyla gelen seslerin ayrıştırılarak algı sistemini uyarmasına dayanır. Özel olarak seçilmiş, frekanslarla ve filtrelerle değiştirilmiş müzikler, özel bir kulaklık vasıtasıyla eğitimi alan kişiye ulaştırır. Uygulama sonrası algının artması, işitmenin dinlemeye dönüşmesi; sonuç olarak öğrenilenlerin davranışa dönüşmesi sağlanır.
 
Play Attention:
1996’dan beri Amerika’da okullarda, evlerde, öğrenme merkezlerinde, hastanelerde ve psikolojik danışmanlık ofislerinde, uzman eğitmenler tarafından uygulanan yöntem, sınıfta ya da günlük hayatta mutlu ve başarılı olabilmek için gerekli becerileri geliştirir. Bu yöntemde, odaklanmayı gösteren beyin dalgalarını okuyan bir kol cihazı kullanılır, çocuk beyin dalgaları ile bilgisayardaki oyunları kumanda eder. Bu oyunlar, kullanıcının gerçek zamanda dikkatini görmesini sağlar, odaklanma süresini geliştirir. Ayrıca dikkat dağıtıcıları önemsememeyi, hafızayı geliştirmeyi, yapması gereken görevleri bitirmeyi ve organize olmayı da öğretir.
 
Neurofeedback (NF)
Neurobiofeedback, nöroterapi ya da sinir geri bildirim tedavisi diye de bilinen yöntem, beyin dalgalarını istenilen şekilde değiştirmeye ya da şekillendirmeye yarayan mental egzersiz yöntemidir. Uygulama yapılacak kişinin kulağına, parmağına elektrotlar takılır. Böylece beyin aktiviteleri bir bilgisayara aktarılıp görünür hale getirilir. Yapılan inceleme sonrasında beynin hangi bölgesi ile çalışılacağı, hangi bölgelerin taranacağı, hangi bölgelere tedavi uygulanacağı tespit edilir. Bu tespit sonrasında kişiye özel olarak hazırlanmış grafikler ve eğlenceli aktivitelerle kişi düzensiz olan vücut aktivitelerini düzeltmeye çalışır. Aynı kaslar çalıştırılarak vücut kuvvetlendirilir, beynin bozuk olan frekansları için beyne sürekli egzersiz yaptırılır. Amaç düzelmeyi kalıcı hale getirmektir.
 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
DEHB ve AİLE YAŞAMI
 
Koray Yıldırım, açıklamalarına şu şekilde devam etti: “DEHB’li çocuklar, çoğunlukla söylediklerinizi duymazlar, bu yüzden de onlara verdiğiniz görevleri yapmazlar. Dağınıktırlar, kolay hazırlanamazlar. Bu sebeple, bir yere gidileceğinde, toplu bir aktivite yapılacağında kendinizi sürekli onu beklerken bulursunuz.
Bir işe başlar, sonra başka bir şey dikkatini çeker ve işi yarım bırakır… Arkasını toplamak zorunda kalırsınız.
Siz müsait misiniz, söylediği şey uygun kaçar mı düşünmeden, olur olmaz zamanlarda söze girer, ilgi bekler.
Düşünmeden, aniden lafa girdiği için, bazen söylememesi gereken şeyleri ağzından kaçırabilir.
Çok kolay uykuya dalamaz.
Hiperaktif olanlar, kıpır kıpır, sürekli hareket etmek ister, tehlikeli olabilecek davranışlarda bulunurlar.
 
Ailenin Diğer Çocukları
 
Ailede DEHB’li olmayan çocuklar da varsa, işler herkes için biraz daha zorlaşabilir:
 
Anne-baba tüm ilgisini DEHB’li çocuğa yönelttiği için, DEHB’li olmayan çocuklar ihtiyaç duydukları desteği bulamayabilirler.
Yaptıkları herhangi bir yanlış davranış sebebiyle daha fazla tepki alır, başarıları için yeteri kadar takdir görmeyebilirler.
Onların da çocuk olduğu unutulur, DEHB’li kardeşe destek konusunda anne-babalarına yardımcı olmaları beklenebilir.
Tüm bunlar yüzünden, DEHB’li kardeşine sevgi beslemek yerine kin ya da kıskançlık duyabilir.
 
Anne-Babalar
 
Bu süreçte belki de en fazla iş anne-babaya düştüğü için, en fazla etkilenenler de onlardır:
 
DEHB’li bir çocuğun beklentilerini karşılamak, sürekli takipte olup destek vermek hem bedenen hem de ruhsal olarak yorucu olabilir.
Söylediklerini duymayan biriyle konuşmak, anne-babada hayal kırıklığı yaratabilir.
Çocuklarının davranışlarının nasıl sonuçlanabileceğini, başına neler gelebileceğini düşünmek anne-babayı endişelendirebilir, strese sokabilir.
Tüm bunlar anne-babayı sinirli bir insana dönüştürebilir. Sonra da çocuğuna sinirlendiği için suçluluk duyan birine…
Çocuğunun aksine, anne ya da baba dakik, her anı planlayan, her detayı hatırlayan, dikkatli biriyse çocuğunun davranışlarını anlamakta zorluk yaşayabilir.”
 
Sınıf Ortamının Düzenlenmesi Nasıl Olmalıdır? 

Yıldırım; “Sınıf ortamında yapacağınız düzenlemelerle hem sınıf düzenini koruyabilir hem de DEHB’li öğrencinizin öğrenmesine yardımcı olabilirsiniz:

- DEHB’li öğrencinizi cam ve kapıdan uzak bir sırada oturtarak sınıf dışına karşı olan ilgisini engelleyebilir, derse dikkatini vermesine yardımcı olabilirsiniz.
- Sözel anlatımlarınızı basitleştirin, örnekler verin, yapmasını istediğiniz şeyi tekrar ettirin, göz teması kurun, görevlerini nasıl yerine getirebileceğini anlatın.
- Mümkün olan her şeyi gerekli olan yerlere yazın. (tahyata, kâğıda, deftere.)
- Uzun sınavlar yerine kısa testleri yapmaya çalışın. Sözlü mü? Yazılı mı? Hangisinde daha iyi sonuç alıyorsa o yöntemi kullanın.
- Çabalarını görün ve takdir edin. Başarabileceğini düşündüğünüz görevler /sorumluklar verin. Ulaşılabilir hedefler verin.
- Sözlü veya yazılı tüm geri bildirimleriniz olumlu yönde olsun. 
- Çocuğunuz yaş düzeyine uygun olan ödül sistemi geliştirebilirsiniz.
- Akademik beklentiniz istikrarlı olsun.
- Davranışlarını kontrol etmesini öğretiniz. (dikkatini toplama, aşırı hareketliliği kontrol altına alma, çözüm üretme, kendini ödüllendirme.)
- Öğrencinin gelişimini anne-babası ile paylaşın.” dedi.


ANNE BABALARA PRATİK TAVSİYELER

DEHB belirtilerini azaltarak, çocuğunuzun ve sizin hayatınızı daha kolay ve huzurlu bir hale getirmeniz mümkün. Alacağınız birkaç önlemle, günlük hayatında karşılaştığı zorlukları aşması, enerjisini pozitif yönde harcamasını, aile ortamınızı daha huzurlu hale getirmeniz imkansız değil.
 
1) Olumlu bakın, olumlu yaklaşın: DEHB’li çocuğunuza yardımcı olmak istiyorsanız her şeye iyi tarafından bakmanız, olumlu tavrınızı korumanız ve sağduyunuzu kaybetmemeniz çok önemli. Siz ne kadar sakin olur, olumlu yaklaşırsanız çocuğunuzla o kadar yakınlaşacaksınız ve o da o kadar işbirlikçi ve sakin olacaktır.
Çocuğunuzun davranışlarını tek tek değil, bütün olarak değerlendirin: Unutmayın ne yapıyorsa ya da yapmıyorsa, çoğu DEHB’den kaynaklanıyor. Hiç biri kasıtlı değil.
Espri anlayışınızı koruyun: Biraz mizah anlayışıyla yaklaşmak şimdi sinirlerinizi bozan olayların gelecekte aileniz için gülümseten anılar olabilir.
Küçük olaylara takılıp kalmayın, esnek olmaya hazır olun: Tüm ödevlerini yapmış, evdeki sorumluluklarının çoğunu yerine getirmişse bırakın bir gün de yatağını toplamasın. Ondan mükemmel olmasını beklemeniz ona en büyük haksızlık olur. Sadece hayal kırıklığına uğramakla kalmazsınız, aynı zamanda ondan da kendisi için imkansız hedefleri gerçekleştirmesini istemiş olursunuz.
Çocuğunuza inanın: Çocuğunuzun iyi yaptığı, sizin için değerli, anlamlı, olumlu her yönünün bir listesini çıkarın. Dişinizi fırçalarken, araba kullanırken, yemek yaparken her fırsatta bu listeyi kendinize hatırlatın. Çocuğunuzun öğrenebileceğine, değişebileceğine, olgunlaşabileceğine inanın.
 
2) Kendinize iyi bakın: Çocuğunuzun en büyük destekçisi, onun rehberi ve en önemlisi de gücünün kaynağı olduğunuza göre öncelikle sizin enerjik, sağlıklı ve güçlü olmanız çok önemli. Eğer sabrınızı kaybeder ya da yorgun olursanız gerekli desteği veremezsiniz. Uçuşlardaki güvenlik kuralını unutmayın! Oksijen maskesini önce kendinize takmazsanız, çocuğunuza yardım edemezsiniz.
Sağlığınıza dikkat edin: Doğru beslenin, spor yapın, stresinizi azaltacak faaliyetlere yönelin.
Gerektiğinde destek alın: Süper kahraman gibi her şeyi kendiniz yapmak zorunda değilsiniz. Her zaman profesyonel olsun olmasın destek alabileceğinizi, öğretmeniyle ve çocukla iletişimde olan diğer kişilerle bir ekip halinde koordineli hareket edebileceğinizi unutmayın. Sizinle aynı durumda olan anne-babalarla temasta olun, yalnız olmadığınızı bilmek, onlardan tavsiyeler almak ve tecrübelerinizi paylaşmak içinizi rahatlatacaktır.
Mola verin: Bir nefes alıp, şarj olabilmeniz, kısa bir mola verebilmeniz için, çocuklarınızı birkaç saatliğine bırakabileceğiniz kişileri bir düşünün Anneanne, babaanne, bir arkadaş, bir akraba? Size bu teklifi yapmışlar ve siz de reddetmişseniz bir dahaki sefere mutlaka kabul edin. İçiniz rahat değilse onlarla çocuğunuzu nasıl daha rahat iletişim kurabileceklerini anlatın.
 
3) Evcil bir hayvan hayal edemeyeceğiniz kadar yardımcı olabilir: Koşturacak onca şey, DEHB’li bir çocuk ve bir de evcil hayvan mı? Evcil hayvan bir yük gibi görünse de aslında çocuklara sorumluluk kazandırmada oldukça yardımcı olabiliyorlar. Dışarı çıkarılması, suyu, maması, temizliği, hastalanırsa ilaçlarının takibi… Tüm bunları çocuğunuzun yapabileceğini düşünmüyorsunuz öyle değil mi? Sizi şaşırtabilir. Hem size de iyi gelir. Araştırmalar evdeki hayvanların depresyona, strese karşı çok iyi geldiğini gösteriyor.
 
4) Bir yapı oluşturun ve ona bağlı kalın: Belirlenmiş bir yapı içinde olduğunda DEHB’li çocuklar görev ve sorumluluklarını daha rahat yerine getirebiliyor. Yapmanız gereken ona bu “yapılandırılmış” ortamı oluşturmak.
Günlük rutin oluşturun: Aklınıza gelebilecek her şey için bir rutininiz olsun. Yemek saati, uyku saati, ödev saati, eğlence saati, arkadaşlarla buluşma saati, doktor randevuları, evcil hayvan bakım saati ya da günlük yapması gerekenler her ne ise… Aynı saatte, aynı yerde, aynı formatta, aynı süreyle yapılan işler alışkanlıklara dönüşür. Tıpkı sabahları otomatik olarak yüz yıkamak gibi. Bu alışkanlıklar da hayatınızı kolaylaştırır.
Saat ve alarm kullanın: Evin mümkün olan her yerine saatler koyun. Önemli konular için alarm kurun. Ama bir aktiviteden diğer aktiviteye geçiş için mutlaka bir geçiş süresi tanıyın. Ödev yap, banyo yap, yemek ye, oyun oyna, köpeği dışarı çıkar… Bir soluk almaya kimin ihtiyacı olmaz ki!
Günlük programını basitleştirin: Okul çıkışı basket, basket çıkışı gitar, gitar sonrası evde ödev… Yok olmadı… Evet boşa zaman harcamamak güzel ama bu kadar yoğun bir program DEHB’libirinin tansiyonunu zıplatır. Mecazi anlamda yani.
Sakinleşme köşesi olsun: Kendini dinleyebileceği, ona özel bir yeri olsun. Koca bir oda ayırmak değil, kendini rahatlatabileceği bir köşesi olsun.
Önce siz düzenli olun: Evde her şeyin yeri belli olursa DEHB’li çocuğunuz için hayat daha kolay olur. Anahtarını koyduğu kasenin yeri durmadan değişirse ondan anahtarını kaybetmemesini bekleyemezsiniz.
5) Meşgul olmak her zaman boş kalmaktan iyidir: Üzerine çok gelindiğini hissetmeyeceği şekilde fazla boş zaman bırakmayın. Boş zamanlar DEHB belirtilerini körükleyebilir. Size yemek yapmaya yardım etsin, resim çizsin, spor yapsın, kardeşiyle oynasın… Ama lütfen televizyona ya da ekran oyunlarına bakıcılık görevi vermeyin…
6) Kurallar koyun ve mutlaka uygulayın: DEHB’li çocuklar diğerlerine göre daha çok kuralların olmasına ihtiyaç duyar. Aileniz için kurallarınızı belirleyin, bir kağıda listeleyin ve çocuğunuzun görebileceği bir yere asın. Kurallara uymanın ya da uymamanın sonuçlarını da anlatın. Ama kesinlikle çocuğunuzu DEHB nedeniyle zaten yapamayacağı bir şey için kesinlikle cezalandırmayın.
Takdir etmeyi ihmal etmeyin: DEHB’li bir çocuğun övgüden çok eleştiri ile günlerini geçirdiğini aklınızdan çıkarmayın. Olumluya odaklanın. İyi davranışlarını mutlaka takdir edin. Bir gülümseme, bir teşekkür, kocaman bir sarılma farkında olduğunuzu göstermek için harika yollar. Olumlu davranışlara vereceğiniz olumlu bir tepki, olumsuz davranışlara vereceğiniz olumsuz tepkiden çok daha etkilidir.
7) Bırakın hareket etsin: DEHB’li çocuklar, nereye harcayacaklarını bilemedikleri fazladan enerjiye sahiptirler. Onu bir spora yönlendirerek bu enerjisini olumlu kullanmasını sağlayabilirsiniz. Böylece daha sağlıklı olur, dikkatini daha kolay toplar, depresyondan uzak durur, daha iyi uyur böylece de beyin ve fiziksel gelişimi desteklenir.
8) Her şeyin başı düzenli uyku: Uykusuzluk dikkati azaltır, sinirleri bozabilir. 
9) Dengeli beslenme önemli: Bazı besinler DEHB’nin etkilerini tetikleyebilir, bazıları ise birçok sıkıntının kolay atlatılmasına destek olabilir. Daha fazla bilgi için tıklayın. 
10) Yeşildeki huzur: Doğaya çıkmak kime iyi gelmez ki? Araştırmalar, doğada vakit geçirmenin DEHB’li çocuklar için faydalı olduğunu, beton zeminde oynamak yerine, bol ağaçlı, çimen zeminde oynamanın DEHB’nin belirtilerini azalttığını gösteriyor. Bol bol parklara, bahçelere gitmeniz hem çocuğunuza hem de size taze bir soluk aldıracaktır. 
11) Ona nasıl arkadaşlık kuracağını öğretin: Dürtüsellik, sosyal becerilerinin yeterince gelişmemiş olması, zamanı yönetememesi, planlamadaki eksiklikler gibi sebeplerle DEHB’li çocuklar arkadaş edinmede zorlanabilirler. Daha doğrusu diğerleri, onu arkadaş grubuna almakta isteksiz olabilirler ya da alay konusu yapabilirler. Halbuki kim komik, eğlenceli, yaratıcı bir arkadaş istemez ki? Çevresindeki potansiyel arkadaşlara bu kuvvetli yönlerini gösterebilmesi için fırsatlar yaratın. Kimlerin gerçek arkadaş, kimlerin olamayacağını anlatın.
Sosyal becerilerini geliştirmesine destek olun: Arkadaşlık kurabilmenin yolu sosyal becerilerini geliştirmeden geçiyor. Topluluk içinde nasıl davranmalı, sosyal kurallar nedir, başkalarının vücut dilini nasıl okur, başkalarının söylediklerini dinlemek neden önemlidir…
Çocuğunuza yumuşak bir üslupla ancak dürüstçe sıkıntılardan ve bunları nasıl aşabileceğinden bahsedin.
Karşılaşabileceği senaryolar için evcilik oynar gibi canlandırmalar yapın. Arada rolleri değişin. Çok eğleneceğiniz garanti.
Arada sırada bazı arkadaşlarıyla bir araya getiriyorsanız, bir arada olduğu çocukların onunla gerek fiziksel özellikler gerekse dil açısından aynı gelişim seviyesinde olmalarına özen gösterin.
Hemen birçok çocuğun arasına sokmayın, başta birebir arkadaşlık kurmasına fırsat verin. En başlarda gözlemleyin, sonrasında davranışları hakkında onunla konuşabilirsiniz.
Vurma, itme, bağırma gibi şiddet içeren davranışlara müsamaha göstermeyin.
Oyun oynaması, sosyal ortamlara girmesi, deneyerek öğrenmesi için fırsatlar yaratın. İyi davranışlarını teşvik edin.
 
12) Çocuğunuza bunları söylemekten vazgeçin: Düzelmeyen davranışlardan, yapılmayan ödevlerden, kaybolan eşyalardan, unutmalardan yorulmuş olabilirsiniz. Ama DEHB günlük hayatını normal sürdürebilmesi için onun önünde bir engel, tabii siz yol göstermezseniz.  DEHB’nin getirdiği onca sorun yetmezmiş ön yargılı eleştirilerinizle yaklaşmayın çocuğunuza. DEHB’li çocuğunuza söylememeniz gerekenler için tıklayın.
 
13) Çocuğunuzu, akıllı seçimler yapmaya teşvik edin: Çocuğunuzun birçok seçenek içerisinde, hangisini seçeceğini bilmeden takılıp kalmasını istemiyorsanız, seçenekleri sınırlayın. Örneğin birçok ödevi varsa ve nereden başlayacağını bilmiyorsa “Önce matematik ödevini mi, Türkçe ödevini mi yapmak istersin?” şeklinde sorduğunuzda 2 seçenek arasından kolaylıkla, tercihini belirleyip ödevini yapmaya başlayabilecektir.  Bu seçenekleri çocuğunuzun yapması gerekenlere belirlerseniz hangisini seçerse seçsin sonunda bir sorumluluğunu yerine getirmiş olur.
 
14) Bırakın fikirlerini söylesin, tepki versin: Sizin söylediğiniz bir yönteme itiraz ettiğinde onu susturmayın. Bırakın kızgınlığını, tepkisini ifade etsin, düşüncesini dile getirsin. Bir hayal kırıklığı yaşadıysa, terbiye sınırları içerisinde, size cevap vermesinden, tartışmasından, bunu size söylemesinden daha doğal ne olabilir ki? Hem böylece ona uzlaşma becerisini kazanabilecek fırsatlar yaratırsınız.
 

 

 

 

 

ÖZEL YETENEĞİNİ FARK EDİP DESTEKLEMEK GEREKİR

Yetenek doğuştan mı gelir? Yoksa sonradan edinilir mi? Öyle ya da böyle yetenek; tutku, çaba ve azim olmadığı sürece saklı kalmaya mahkumdur. Araştırmalar, çaba gösterilmediği sürece yeteneğin kendini göstermediğini ortaya koyuyor.
 
Çocuğunuzu gözlemleyin, öğretmeniyle görüşün, onunla sohbet edin… Yapmaktan mutlu olduğu şeyler bir bir kendini gösterecektir. Bu yönlerini geliştirmek için çaba harcar, motive olur ve doğru yönlendirilirse harikalar yaratması işten bile değil. Elbette ki tüm çabasına rağmen her çocuğun bir Da Vinci ya da Mozart olmasını bekleyemeyiz ama yeteneklerini sergilemesini ve onları geliştirmesini beklemek oldukça yerinde olacaktır.
 
Yapılan son araştırmalar, kendilerini yetişkin birer “müzisyen” olarak gören çocukların kendilerini böyle değerlendirmeyen çocuklara göre 400 kat daha başarılı olduğunu ortaya koymuş. Başarı genlerimizde gizli değil, motivasyonumuzun gücüne bağlı aslında. “Onlar gibi olacağım!” demek ise en önemli tetikleyici. DEHB’li bir çocuk “onlar gibi olacağım” sözünü cesaret ile söyleyemeyebilir. DEHB’yi önünde en büyük engel olarak görebilir. DEHB’li çocuğunuza, bazı ünlülerin ve başarılı iş adamlarının da DEHB’li olduklarını söyleyebilirsiniz. DEHB’nin bir engel değil, yepyeni kapılar açan muhteşem bir “farklılık” olduğunu vurgulayabilirsiniz.
 
Vazgeçmek yok!
 
Yeteneğimiz konusunda ne kadar çok kendimizi zorlar, hata yapar ve hatalarımızdan ders alırsak o kadar çok yeteneğimizi geliştiririz. Her hatada vazgeçmek yerine, yeteneğinin üstüne giden çocuklar yeteneklerini tam ortaya koyabilirler. Onun olumlu özelliklerine odaklanın. Sorun yaratan durumlar için onunla birlikte taktikler ve yöntemler geliştirin.
 
Yavaş yavaş…
 
Acele etmeden öğrenmek, gelişmenin en iyi yoludur. Çünkü hatalarınızı anlar, onları düzeltir ve yeteneğinizi geliştirmek için neler yapabileceğinizi görürsünüz. DEHB’liler için günlük hayatındaki sorumlulukları bile küçük parçalara ayırmak gerekirken, yeteneğini geliştirmesi için acele etmemesi en doğrusu olacaktır.

Çabayı takdir edin, yeteneği değil!
 
Çocuğunuzun zekasını, yeteneğini takdir ederseniz, ona yeteneği olmadan bir yere varamayacağı mesajınızı verirseniz. Ama çabasını takdir ederseniz çalışarak harikalar yaratabileceği mesajını vermiş olursunuz. “Çok iyi futbol oynuyorsun” dediğiniz çocuk çalışmasa da iyi futbol oynayacağını düşünür. Oysa “Çok çalıştın ve bugün maçta çok iyi defans yaptın” dediğiniz çocuk çabaladıkça daha da iyi olacağını düşünür. Onun yeteneğini öldürmek istemiyorsanız, çabasını takdir edin. Özellikle her an yapamadıkları şeyler için eleştirilen DEHB’li çocuklar için gösterdikleri çabanın takdir edilmesi daha da önemli.
 
Taklit etmek, yeteneğine giden yoldur…
 
Bebekler, büyükleri taklit ederek öğrenmez mi? Bir yeteneği kazanmanın ilk adımı, onu yapmaktır. Yani iyi bir tenis oyuncusu olmak istiyorsanız, tenis şampiyonlarından birini seyredip onun yaptıklarını yapmaya çalışabilirsiniz. Tek başına elbette yeterli değil. Ama tekniği öğrenirken o tekniği kullananları taklit etmek, yeteneğe giden yolu kısaltabilir.
 
Bir adım geride durun
 
Siz ne kadar zorlarsanız zorlayın, çocuğunuzun içinden gelmiyorsa herhangi bir şeyi yapması, yeteneğini geliştirmesi mümkün değil.  Sizin yapmanız gereken sadece,
 
Çocuğunuzun gerçekten gönlünden geçeni bulabilmek,
Çabasını takdir etmek.
 
Kısacası, gönlünü neye kaptırdığını bulun ve tüm çabasını buna harcaması için ona destek olun. Yeteneği, bir süreç olarak görmelisiniz. Tutkusunu keşfettiğinde, hayatı da gerçek anlamda değişir. Küçük küçük adımlarla ilerlemesi için yönlendirin. Her bir küçük adım, çaba gösterdikçe daha iyisini yapacağının bir kanıtı olacak. Hatalar olmazsa, mükemmele ulaşmak neredeyse imkansız.


ÖĞRETMENLER

Öğrencinin DEHB’li Olduğunu Nasıl Anlarsınız?

Herhangi bir öğretmen sınıfın düzenini sağlamak için öğrencilerden ne bekler?
 
• Hareket etmeden oturmaları,
• Dikkatle dinlemeleri,
• Söylenenleri yerine getirmeleri,
• Konsantre olmaları.
 
Peki tüm öğrencileriniz bunları gerçekten, isteseler bile yapabilirler mi? Öğretmenseniz mutlaka şöyle öğrencileriniz olmuştur:
 
• camdan dışarı bakan,
• matematik dersini dinlemek yerine, kuş resmi yapan
 
Bu öğrencilerinizin zekasından şüphe mi ediyorsunuz? Yoksa dikkatini toplamakta zorlandığını mı düşünüyorsunuz? Onlar sürekli kıpır kıpırken ve içlerinden geldiği gibi kuralsızca hareket ederlerken, siz onlardan adam olmayacağını mı düşünüyorsunuz? Tabi ki tüm bunlar sınıfın düzenini bozar ve söz geçirmede zorluklar yaşayabilirsiniz. Evet bu öğrenciler, bir öğretmenin işini kolaylaştırmaktan çok zorlaştırırlar. Peki ya bu öğrencilerinizin beyninin işin içinde olduğunu (ya da olamadığını) hiç düşündünüz mü?
 
Sınıfınızda, aşağıdaki davranışları sergileyen bir öğrenciniz varsa aile terbiyesi almadığından, saygısızlığından, umursamazlığından ya da düşündüğünüz başka bir olumsuz sebepten değil sadece DEHB’li oldukları için öyle davranıyor olabilirler.
 
• Parmak kaldırmadan konuşur,
• Ders sırasında sınıf içinde tur atar
• Söylenenleri yapamaz
• Öğrenmekte zorlanır
• Ödevlerini not etmeyi unutur
• Ödevlerini yapmayı, yapsa bile getirmeyi unutur
• El yazısı düzgün değildir (çünkü motor hareketleri yeterince gelişmemiştir)
• Birden fazla adımda gerçekleştirilecek görevi destek almadan tek başına yerine getiremez
• Uzun dönemli projeleri yapmakta zorlanır
• Grup içinde çalışıyorsa, o grubun işini zorlaştırır
 
İşte tüm bunlar; dikkat eksikliği, hipeaktivite, dürtüsellik olarak kendini gösteren DEHB’nin birer sonucudur. Ve DEHB’li öğrenciler, DEHB’nin bedelini ağır öderler… Düşük notlar, cezalar, azarlanmalar, alaylar, öz saygı ve özgüvenini kaybetme ile… Tabi eğer siz onları anlamaz ve destek vermezseniz.
 
Siz de biliyorsunuz ki, onlar da en az sınıf arkadaşları kadar zekiler ancak öğrenme, bilgi edinme süreçleri diğerlerinden farklı. Böyle bir durum tespit ettiğinizde okul yönetimini bilgilendirmeniz ve aile ile temasa geçmeniz, onlarla koordineli ilerlemeniz çok önemli. Peki ama bir anne-babaya çocuğunu DEHB’li olduğunu nasıl söyleyebilirsiniz?

Öğretmenlerin Anne Baba İle İletişimi

Anne-baba ile yapılacak görüşmelerde dikkatli olmak çok önemli. Bu görüşme öncesinde, kendinizi onların yerine koyun. Söyleyeceklerinize tepki verebilirler. Zira, çocuklarıyla ilgili olumsuz yorumlar duymaktan yorulmuş olabilirler. Onlar da, belki sizden daha uzun süredir, bu sorunlu davranışlarla uğraşıyor olabilirler.
 
Anne-babalar bu tarz görüşmelerde, üç farklı tepki verebilir. Aslında bu kadar basite indirmek doğru olmasa da anne-babaları anlamak açısından üç genel tavırdan bahsetmek mümkün.
 
Kendi endişelerini başkasından da duyduğu için rahatlayanlar… Bir şeylerin ters gittiğinin onlar da farkındalar.
Kafası karışmış, emin değil, korkmuş ve endişeli olanlar… Sorunlu davranış kötüleşebilir, ciddi bir sorunun ayak sesleri mi?
Reddetme eğiliminde olanlar… Muhtemelen öfkeli, söylediklerinize tamamen karşı, çocuklarının evde herhangi bir sorunu olmadığını düşünüyor, hatta sorunun sadece okulda olduğuna inanıyor.
 
Anne-babanın tepkisi ne olursa, öğrencinize ve ailesine yardımcı olabilmeniz için görüşmede aşağıdakilere dikkat etmelisiniz:
 
Etkili iletişim kurmalısınız,
Dürüst davranmalısınız,
Ailenin endişelerini anlamalısınız,
Sebeplere değil, elde edilebilecek sonuçlara odaklanmalısınız,
Bundan sonraki adımları tanımlamalısınız (siz, okul, aile ve öğrenci için)
Öğrencinin durumunun gizliliğine verdiğiniz önemi vurgulamalısınız.
 
Siz henüz öğrencinizin davranış sorununu fark edemeden, görüşme aile tarafından talep edildiyse iyi bir dinleyici olmanız en önemlisi. Rahatsız edilmeyeceğiniz, anne-babanın endişelerini sizinle bölünmeden paylaşabilecekleri bir yerde, yeterli sürede (en az 1 saat) görüşmelisiniz. Anne-baba size çocuğuyla ilgili bir sorun paylaşıyorsa bunu mutlaka dikkate almalı, onların gözlemlerine güvenmelisiniz.
 
Aile, çocuklarının sorununun farkında değilse ve görüşme talebi sizden geldiyse, işler biraz daha zorlaşabilir. Görüşmenin başında, tarafsız bir şekilde görüşmenin amacını anlatmalısınız. iyi bir dinleyici olma zamanı. Sorunu hemen dile getirmeyin ya da detaylara, görüşmenin hemen başında girmeyin. Bu, görüşmenin bir monoloğa dönüşmesine neden olabilir. Kimse, çocuğu hakkında olumsuz şeyler duymak ya da bir sorunu olduğunu öğrenmek istemez.
  
DEHB’li Öğrenciye Nasıl Davranılmalı?

DEHB’li bir öğrencinin içinde bulunduğu anı yaşadığını, kurallar ve davranışlarının sonuçlarını tartamadığını söylemek yanlış olmaz. Dürtülerini kontrol edemediği sürece bu böyle olacaktır. Bu nedenle basit açıklamalara, yargılamayan olumlu bir tavra her zaman ihtiyaçları vardır. Bir öğretmen olarak dikkatini toplayamayan, sınıf düzenini bozan, aslında “sorun” olarak görebileceğiniz DEHB’li öğrencinize nasıl davranmalısınız?
 
İşe, onun “SORUN OLMADIĞINI” kabul ederek başlamalısınız. Sonrasında…
 
Sınıf kurallarını öğrenmesine yardımcı olun.
 
En basit kural olan “parmak kaldırarak konuşmak” bile onun akıl edemeyeceği bir konu. Sınıf kuralları bu kadar detaylı olarak listeleyin. Hepsini anlayacağı şekilde açıklayın.
 
Davranışının sonuçlarına o an katlanmalı
 
Hatalı bir davranışının karşılığını anında vermelisiniz. Okul çıkışı evde yapacağı bir şey değil, ertesi gün katılamayacağı bir aktivite değil. DEHB’li bir çocuk sonradan yaşayacağı bir şeyi o anki davranışı ile ilişkilendiremez.
 
Uygun davranışlarını ödüllendirin
 
Çevresindeki çoğu kişi gibi olumsuz davranışlarına yoğunlaşmak yerine olumlu her davranışı fark ettiğinizi belli edin, bu çabasını takdir edin. Öğrenciniz sözlü takdir edilmekten utanan biriyse sırtına veya omzuna dokunarak gülümseniz bile ona yetecektir.
 

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim