• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • İstanbul 12 °C
  • Ankara 15 °C
  • Tunceli 10 °C

HAFTANIN İÇİNDEN

Fikri TAŞ

MUHARREM AYI

    Muharrem Ayı dini kutsal aylarımızdan biridir. Dersim Halkı, bu kutsal ayı büyük bir inançla kutlar. Bu ayda, Cem evi, her akşam düzenlenen iftar yemeklerine, cem törenlerine, ev sahipliği yapar.
   Muharrem Ayının 10 cu günü, ayın kutsal sayılan günüdür.
   Sayın Valimiz bu kutsal günde Cem Evinde iftar yemeği verdi. Yemeğe katılım çok büyüktü. Devlet erkânı, Üniversitemizin Rektörü, Emniyet Müdürü, Jandarma Alay Komutanı, kurum müdürleri bir bütün halinde yemeğe katılırken halktan çok sayıda insan katılmıştı.
   Cem Evi Dedelerinin okuduğu dua sonucu halkla birlikte iftar yemeğini açan Sayın Valimiz, bu büyük katılıma çok sevinmiş, yaptığı konuşmada,’bu katılım, birlik ve beraberliğimizin güzel bir örneğidir. Bu birlik ve beraberliğimizi korudukça, pekiştirdikçe, aşamayacağımız, zorluk, yokuş yoktur. Bu birlik ve beraberliğimizi, inançlarımızı, kültürümüzü, değerlerimizi, korudukça devlet olarak sizin yanınızdayız. Sizin için her türlü fedakârlığı yapmaya hazırız.’ konuşmasının sonunda kutsal değerlerimize olan sevgilerini ifade ederek katılanlara teşekkür etti.
   İftar yemeği âdete Devletle, Halkın, buluşması sarmaş dolaş olması gibiydi. Yıllar sonrası gözlenen bu fotoğraf gelecekten yana büyük umutlar taşıyordu.
  Yemek sonrası yemeğe katılan vatandaşlar tarafından cem evi çevresinde yakılan mumlar,matem ayının kutsallığını gösteren meşaleler gibiydi.
   Tanrı, Sayın Valimizin, halkımızın, hayrını kabul etsin.
 
 +  +  +

   YURT DIŞINDAN GEMİŞTİ
    Siyasi yoğunluğun, ayrışmanın yaşandığı yetmişli yıllarda, siyasi düşüncelerinden tercihlerinden, dolayı hakkında soruşturmalar açılmış, Ülkesini terk etmek zorunda kamış. Bir dostumdu, bir komşumdu.
   Almanya’dan gelmişti. Yoğunluğun yaşandığı, yaz mevsiminde değil, yoğunluğun yaşanmadığı daha sakin bir mevsimde Dersime gelmeyi tercih etmişti.’Dersimin, yaprakların döküldüğü mevsimini, yeni kar düşmüş, tepesi beyaz, dağlarını, severim.’Diyordu.
  Uzun yıllar gelemediği Dersimi merak etmiş. Gelmişti. Uzun yıllar yaşadığı, Avrupa’nın kültürüyle, değerleriyle gelmişti. Yaşadığı kültürün izlerine Dersimde rastlayacağını ummuştu. Yol kenarına atılmış boş pet şişelerini, kirlenen doğayı, Seyit RIZA Parkındaki yeşil alan çimenlere serpilmiş pet, bira şişelerini, kirliliği görmüştü.
  Üzüntüsünden kızgındı.’Keşke gelip bunları görmeseydim.’Diyordu. Çarpık yapılaşmaya tepkiliydi.
  Gezdiği kafeteryalarda, alanlarda, gençliğin kültürünü, davranışlarını, beğenmemişti. Sorumsuzluklarını anlayamamıştı.
   Elinde kitap olanları, okuyanları, görememişti. Hâlbuki Diyordu.’70’li yıllarda haftada bir kamyon kitap gelirdi. Yinede talebi karşılayamazdı. Otobüste, bekleme salonlarında elinde kitap olan birine rastlayamadım. Bu büyük bir eksiklik.’Diyordu.
   Küçüklerin, çocukların, doyumsuzluğunu, bencilliğini, hatta şımarıklıklarını görmüştü. Onlara da üzülmüştü.
   Şehrin kenar mahallelerinde, temizlik kıyafetleri ile çevre temizliği yapan kadınlı erkekli geçici temizlik işçilerini görmüştü. Biraz teselli olan gurbetçimiz, geçici olduklarını örgenince üzülmüştü.
  ‘Bir daha ne zaman gelirim bilemem ama umduklarımı bulamadım. Tepesi beyaz dağları özlemle büyük bir heyecanla seyredemedim.’Diyerek
   Vedalaştı.

  +  +  +

   DENİZ MAVİSİ GÖZLERİ, ALTIN SARISI SAÇLARI VARDI.
  Onu iki yıl önce, VAN Depreminde kaybettik. Adı CEMDİ. Gazeteciydi. Yaşamın Baharındaydı. Baharı yaşamadan deprem canavarı onu gecenin birinde aramızdan aldı.
  Gazeteci gibi gazeteciydi. Haberin doğruluğu, için çalmadığı kapı gitmediği yer yoktu. Onun için gitmişti. Vanlıların yaşadıkları felaketi yerinde görmek bütün dünyaya duyurmak için gitmişti.
 Deprem canavarı Vanlılara acımadığı gibi ona da acımamıştı.
Ölüm yıldönümünde, meslekdaşı gazeteci arkadaşları, mezarının başındaydı. Onu unutmadıklarını, onu özlediklerini, söylemek için gitmişlerdi.
 Yattığı yerden arkadaşlarını duyan sarı saçlı mavi gözlü gazeteci CEM, ebedi uykusunda, bir o kadar rahat uyudu.
  Güldüğünde yalnız geniş yüzünde değil engin mavisi gözlerinde de güller açan CEMİ unutmadık.
  Yakında kaybettiğim, onun gibi gazetecilik yapan sevgili oğlum GÜRAY’I, onu hep sevgi ile anacağız. Özleyeceğiz.
Altın sarısı saçları, deniz mavisi gözleri vardı.

+   +  +

  GÖKYÜZÜ ONLARLA BEN BEYAZDI.
  Gökyüzü, onlarla, beyaz martılarla, ben beyazdı. İki nehrin birleştiği alanın üstü, gökyüzü, Dersimi mekân etmiş, o, beyaz deniz kuşları tarafından bir beyaz bulut gibi örtünmüştü. 
   Bir gösteri şöleni gibiydi. Kanat çırpmadan cem törenlerdeki gibi dönüp duruyorlardı.
   Balkondan onları seyreden Deniz,’Büyük Baba, bu kadar çok beyaz kuşu hiç görmemiştim. Bunların evleri, yuvaları nerede? ‘Diye soruyordu.
  Büyük bir gürültüyle, üstlerinden alçaktan uçan savaş uçakları, şehirde korku estirirken, onları, beyaz kuşları, korkutmamıştı. Gökyüzünde, salınmaya devam ediyorlardı.
  Bizim çöplerimizde beslenen o beyaz kuşlar,
  Romanlara,şiirlere ilham kaynağı olan kuşlardı.  
 
      
        Fikri TAŞ

*Sitemizde yayınlanan köşe yazılarının sorumluluğu yazarlarına aittir.
Bu yazı toplam 649 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim