Yaşlılık, yaşam sürecinin; çocukluk, gençlik, erişkinlik gibi doğal ve zorunlu bir çağıdır. Birçok kaynak yaşlılık sınırı olarak 65 yaşı kabul etmektedir. DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) yaşlılığı, ‘Yaşamsal fonksiyonların sürekli azalması, tüm organizmanın verimliliğinde görülen düşüş, çevresel faktörlere uyum sağlayabilme yeteneğinin azalması’ olarak tanımlar ve genç (65-74), ileri (75-84) ve çok ileri (85 ve üzeri) yaşlılık diye kronolojik bir sıralama yapar.
Yaşlanma, biyolojik, ekonomik, sosyal ve psikolojik boyutlar içinde etkileşen karmaşık olayların toplamı olarak tanımlanabilir. Normal yaşlanma; zamanın geçişine bağlı olarak, hastalık söz konusu olmaksızın ortaya çıkan anatomik yapı ve fizyolojik işlev değişikliklerini tanımlamaktadır. Biyolojik yaşlanma ise tüm yaşam boyu süren bir olgudur. Yaşlanma sürecinin ulaştığı evrede etkili olan birçok parametreden biri olan kronolojik yaş ise geçen zamana göre bir yıllık birimler esas alınarak yapılan yaşlılık tanımıdır. Yaşlanma; biyolojik bir süreç olup, bireysel farklılıklar da içerir. Toplumda marjinalize edilen yaşlılar; negatif ayrımcılığa tabii tutulmaktadır. Toplumsal değişme ve gelişme sürecinde yaşlı nüfus giderek artmaktadır. Yaşlılık, bir sosyal sorundur. Yaşlılara koruyucu, önleyici ve destekleyici nitelikli sosyal hizmetler verilmelidir. Günümüzde yaşlı sağlığının en önemli konusu olan başarılı yaşlanma kavramı, yaşlılıkta en doğru sağlık yaklaşımını, o toplumun kültür özelliklerini göz önüne alarak belirler. Toplumumuza uyarlanan “Geriatride Yaşam Kalitesi” yaklaşımı yaşlı sağlığı kavramının ülkemizde de çağdaş çizgisini göstermesi açısından oldukça anlamlıdır. Yaşlı sağlığı için en temel unsurun yaşlıların yaşam haklarının korunması ve iyi yönde geliştirilmesi olduğu unutulmamalıdır. Gün geçtikçe dünyada hem toplam nüfus içerisindeki yaşlı oranı artmakta hem de yaşanan sosyo-ekonomik gelişmelerle birlikte yaşlı nüfusun sorunlarında bir artış olduğu görülmektedir. Bu durum birçok disiplinin yaşlılık konusuna olan ilgisini arttırmaktadır. Son yıllarda yaşlı sağlığı gelişimi ve iyileştirilmesi açısından yapılan çalışmalarda yaşlılığın fiziksel, psikolojik ve toplumsal boyutuyla değerlendirilmesi gereken bir süreç olduğu vurgusu yapılmış ve de yaşlılıkta görülen belirtilerin her bireyde farklı olabileceği belirtilmiştir. Bunun yanı sıra sosyal açıdan yaşlılık, bireylerin yaşadıkları toplumdaki sosyal yapıya ve bu yapı içerisinde yaşlılığın konumlandırılış biçimine göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Psikososyal açıdan değerlendirildiğinde, başarılı bir yaşlılık sürecinin geçirilebilmesi için öncelikle yaşlı bireylerin aile ve yakın çevresiyle olan ilişkilerinin canlı tutulması yönünde stratejiler geliştirilmesi gerektiği söylenebilir.
Halk Sağlığı Müdürlüğü olarak yaşlı vatandaşlarımıza sağlık hizmetlerini yaygınlaştırmak, hizmet kalitesini artırmak, sağlık hizmetine erişilebilirliği sağlamak, bu bağlamda sağlık hizmetine ulaşmakta zorluk çeken, yatağa bağımlı yaşlı hastalarımıza evde bakım hizmeti vermek, yeni alternatif sağlık hizmetleri geliştirmek en önemli görevlerimizin başındadır. Ayrıca hizmet alımları sırasında, kamu kurum ve kuruluşlarında yaşlılarımıza öncelik tanınmaktadır. Unutulmamalıdır ki fizyolojik ihtiyaçlar kadar, insanı hayata bağlayan, toplumca kabul ve değer görme gibi psikolojik yaşamsal ihtiyaçlar da mevcuttur. Yaşlılarımızın Dünya Yaşlılar Haftasını kutlar, sağlık ve huzur içinde uzun ömürler geçirmelerini dileriz.
TUNCELİ HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ