2015 Newroz’u Türkiye’de siyasi dengeleri değiştirebilecek kuvvetli mesajlar içermektedir. Yalnızca iktidar cephesinde değil, muhalefet cephesinde de bu durum hissedilecektir. MHP hariç diğer tüm siyasi yapılanmalar, özellikle CHP beklenmedik kıskaç altında büyüme yerine önemli derecede kan kaybına uğrayacaktır. Temel nedeni, Türkiye halklarına yıllardır yeni bir şey vermeyişi ve klasik Kemalist çizgide ısrar etmesindendir. Ya da şöyle diyelim; Atatürk’ü buzdolabından bir türlü çıkarmayıp onu dondurulmuş haliyle öylesine bir noktada işlevsiz hale getirmiş olması, Atatürk’ü daha iyi savunan Perinçek çizgisini güçlendirmiş ve kendisinden bu dönem önemli derecede parça koparır duruma getirmiştir. Gerçekten de Kemalizm’i siyasi ve her yönüyle Perinçek çizgisinden daha anlamlı savunanı bilen varsa söylesin. Öte yandan CHP’den önemli bir parçayı HDP kopartacaktır. Özellikle muhafazakâr ve milliyetçi siyasi yapılanmaları -ki bir zaman MSP, şeriat..vs.; şimdilerde Erdoğan ve AKP-, korkuya dayalı olacak şekilde tabanı kendi siyasi ekseninde tutma aracı olarak kullanması artık anlamalı siyasi argüman olmaktan çıkmıştır. Temel nedeni, alternatif yeni bir sosyal demokrat hareketin çözüm alternatifleriyle siyasi arenada görülebilir duruma gelmesindendir. HDP olarak Halkların Demokrasi Partisi, Türkiye halkları için çatı bir Sosyal Demokrat parti olarak Kazlıçeşme, İzmir ve Amed’de iktidar alternatifi ateşini yakmış, özellikle Avrupa’da ortaya çıkan yeni sol hareketlerin başarı trendinden nasibini alabilecek bir duruma gelmiştir. Dolayısıyla CHP’nin milletvekili seçen parti olma süreci 7 Haziran seçimleriyle birlikte, tarihi miadını doldurarak DP, MHP, GP, AP gibi tarihi kardeş ve yaşıtı partilerle olması gereken noktaya varmış olacaktır. İyi ve dürüst kişiliği ve Alevi inanç çevresinden biri olarak Sayın Kılıçdaroğlu’nun CHP için yapabileceği çok şeyin kalmadığını söylemek durumundayım. Değişmeyenin değişimin döngüsü içinde olabilecek mutlaka bir yeri vardır.
AKP ise merkez liberal sağın milliyetçi-muhafazakâr bir partisi olarak kan kaybına uğrayacağı kesin. Ancak bu kan kaybı AKP’yi merkezden edebilecek miktarda olabilir mi, sanmıyorum, olmayacaktır. Diğer bir değişle 7 Haziran sonrası AKP’nin Türkiye merkez sağ partisi olma süreci tamamlanmış olacaktır. ANAP bunu başaramamıştı. Kendi içinde güç çekişmesini yaşar olsa da bu diğer partilerin lehine yüksek derecede olumlu bir girdi sağlayacağı anlamına gelmemelidir. Batı Hıristiyan demokrat partiler misali Türkiye İslami nitelikte milliyetçi muhafazakâr yeni sağ çizginin temsilcisi olarak siyasi yaşamına devam edecektir. New Public Management-Yeni Kamu İşletimi’nin yani dünya sağ neo-liberal sistemin Türkiye ayağı olarak. Ancak eski gücünü koruyarak değil. Önümüzdeki süreçte, Kürtlerin AKP’den kopuşu gözlemlenecek, ancak bu kopuş çok yüksek düzeyde olacağı anlamına gelmemelidir. AKP’den esas kopuş İslami değerlere bağlı ancak mevcut siyasi sistemi eleştirebilme düzeye çıkmış kesimden olması beklenmelidir. Tabi milliyetçi sağın genç kesimlerinden AKP’ye kayma beklenenin altında olacağı ise ayrı bir gerçekliktir.
HDP’nin Türkiye partisi olarak merkez sola oturabilmesi, kimlik partisi ve bunun ise Kürt kimliği için bir hareket partisi imajından kendisini hızla kurtarmasını gerektirmektedir. HDP, mücadelesinin esasını ezilen Türkiye halkları ve onların demokrasi mücadelesi oluşturduğu kabul görse de, genelde algılanışı halen kimlik eksenli bir yerde durur görünmesindendir. Kürt sorunu Türkiye Sosyal Demokrasi mücadelesinin temelini oluşturduğu, mücadele seyrinde benzer durumda (Türk, Laz, Çerkez, Alevi, Ermeni, Rum, Pomak, Arap, Müslüman..vb) eşitler olduğuna halk inandırılmalıdır. Diğer bir değişle Kürt ve diğer benzer yok ve ötekileştirilen tüm kesimlerin, vb. lerin ortak sorunu demokrasi mücadelesi önüne konulmamalı, aksine demokrasi mücadelesinin temel parçası olarak işlenmelidir. Kürt siyasi hareketinin Türkiye’de meydana getirdiği değişim mutlaka görülmeli ve Sezar’ın hakkı Sezar’a verilmeli. Öte yandan seçim süreci dikkatlice yürütülmeli, Türkiye koşullarında bu sürecin karşı devrimci propagandaya ve bir o kadar da provokasyona son derecede ortam olabilecek hassas dengeler üzerine kurulduğu /oturtulduğu unutulmamalıdır.
Son söz
7 Haziran seçimleri öncesi önümüzdeki günlerde beklenen siyasi deprem, sonrası artçılarıyla devam edecektir. İktisattan, siyasal ve sosyal yaşama, kültürden yeni yapılanacak siyasal sitemine kadar, Türkiye’nin tüm alanlarında. Dışsallıkları da olacaktır. Ortadoğu ülkeleri bu değişimden en çok etkilenecek olanlar olacaktır. Yüzde 10’luk baraj yıllardır önü tutulan ve bir şekilde açılmasını bekleyen baraj kapakları misali özgürleşen suyun(halkın) akışıyla oluşacak yeni bir değişim ve dönüşümün görülür olması gerekir. Bu nedenle aşağıdan yukarıya doğru Türkiye’de ilk kez gelişen bu halk hareketinin seçim sürecinde çok iyi yönetilmesi gerekmektedir. Türkiye’nin aydınlık geleceğinin önemli derecede 7 Haziran’da yapılacak genel seçiminde açılacak baraj kapakları sonrası özgürleşecek suyun doğru yöne kanalize edilmesine bağlı göründüğü hatırlatılarak;
Tüm herkese ve her kesime güzellikler, başarı ve sağlıklar dileklerimle!
Barajın bu aşamada kritik eşik oluşturduğu mutlaka göz ardı edilmemelidir.
Özgür Türkiye, özgür gelecek için hep birlikte..!