Hastamız acildi. Gecenin bir vaktinde, Acilin yolunu tuttuk. Çokça gittiğimiz, hemen herkesin yolunun düştüğü acil başvuru, tedavi yeridir. Gecenin bir vaktinde, günün herhangi bir saatinde hastası olanların acele koştukları bir sağlık tedavi yeridir. 24 saat sağlık hizmeti veren, şifa dağıtan tedavi merkezidir. Trafik kazalarında, çeşitli kazalarda, kavgalarda yaralananların, attan ağaçtan düşenlerin, ani rahatsızlanan hastaların ambulanslarla, çeşitli araçlarla koştura koştura götürüldükleri acil tedavi yeridir.
Orada, acil hastaların yakınları, telaşlı sabırsız nezaketsizdirler. Hastalarına bir an önce müdahale edilmesi için zaman zaman kabalaşırlar, bağırır çağırırlar. Hastalarının acili yetinden dolayı kendilerini haklı görürler sanki.
Acil servisin doktorları, sağlık çalışanları, 24 saat adeta teyakkuzdalar. Gözleri hep gelecek hastaları gözler. Koştururlar. Karşılaştıkları vakalar o kadar çok çeşitlidir ki, kana, acıya. Sizlerin görmek istemediğiniz acılar içinde kıvranan hastaların yaralarını, soğukkanlı telaşsız temizlemeye, sarmaya alışmışlardır. Vurulurken görmeye tahammül edemediğiniz iğneleri, hastalara batırırken elleri titremez, rahattırlar.
Acil Servisin çalışanları bütün gece uyumazlar. Hasta olmazsa bile yine, olacağını düşünerek uyumazlar. Uyuyup kalkan sağlık personeli yarım uyku ile sağlıklı görev yapamayacağından, buna izin vermezler.
Hastamızın, tahlil sonuçlarını beklerken, girişte başvuruların yapıldığı görevliye gittim. Bilgisayarın başında, gelen hastaların girişini yapıyordu. Saat gecenin 22.00 idi. Merak edip yetkiliden sordum. ‘Bugün bu saate kadar acil servise, kaç hasta başvurdu. ‘Bilgisayardan gözünü ayırmadan, ‘Üçyüzün üstünde.’ dedi. ‘Sabaha kadar beşyüz’ü bulur mu?’ dedim. ‘Belli olmaz.’ dedi. ‘Daha çok hastalar yaşlılar mı?’ diye sordum. ‘Hayır.’ dedi. ‘Daha çok genç hasta geliyor.’ dedi. Şaşkındım. Tekrar sordum. ‘Neden?’ dedim. İlginç bir cevap verdi. ‘Herhalde işsizlikten.’ dedi.
Ovacıkta, ağaçtan düşmüş, kolunu bacağını kırmış bir köylü hastayı sedye içinde koşturarak acil servise soktular. Yakınları telaşlıydı. Girişini yapan genç yakını üzgündü, telaşlıydı. Hastasının sosyal, sağlık güvencesi yoktu. Tedavi giderlerini ceplerinden karşılayacaklardı. Yaralı hastadan çok sağlık güvencesi olmayan hastaya, yakınlarına üzüldüm. Çağımızda, Sosyal bir Hukuk Devleti olan ülkemizde bu bir haksızlıktır. Eşitsizliktir. Milyarderlerin, Para Babalarının Devlet tarafından sağlık güvencelerinin olduğu bir ülkede, köylünün sosyal sağlık güvencesinin olmayışı utanç vericiydi.
Daha öncede gecenin birinde, acil hastamızla acil servise başvurmuştuk. Servis hastalarla doluydu. Adını sonradan öğrendiğim Doktor SEHER Hanım tek başına hastadan hastaya koşturuyordu. Bütün gün yaşadığı yorgunluğu aldırmadan, gelen bütün hastalara yetişmeye çalışıyordu. Birlikte çalıştığı yardımcı sağlık çalışanları ile hastalara şifa dağıtıyorlardı.
Acil Serviste koşuşturma, kaldığımız gecenin geç saatlerine kadar sürmüştü. Tek doktorun yeterli sağlık hizmetini geciktirmeden, acil hastalara vermesinin yeterli olmadığını görmüştük. Gözlemlerimi bu köşede yazarak, Acil serviste bir doktorun yeterli olmadığını, ikinci bir doktorun görevlendirilmesi gerektiğini yazmıştım.
Duyarlılık gösteren Hastane Baş Hekimi, açıklamalarda bulunmuştu. Hastane kadrosunda yeterli pratisyen doktorlarının olduğunu, ancak, hastaneden alınarak ihtiyacı olan sağlık ocaklarında görevlendirildiklerinden, acil serviste 2.ci doktoru görevlendiremediklerini, durumu ilgililere ileterek doktor talebinde bulundukları, açıklamasını yapmıştı. ‘Talebimizin karşılanması halinde, Acil Serviste ikinci bir doktorun görevlendirmesini sağlayacağız.’ demişti.
Ben bir kez daha çağrıda bulunuyorum. Acil Serviste tek başına bir doktor yeterli sağlık hizmetini verememektedir. Ancak, ikinci bir doktorun görevlendirilmesi bu eksikliği giderecektir. Umarım yetkililer çağrımızı, uyarılarımızı dikkate alırlar.
Bir önceki gidişimizde, Acil Serviste Nöbetçi Doktor olan, Tıp bayramında meslektaşları ŞAROĞLU Otelinde eğlenirken, o sabaha kadar Acil Serviste koşturan Doktor SEHER Hanım. Bu gidişimizde de nöbetteydi. Her zamanki nezaketi ile hastadan hastaya koştururken, yorgunluğunu belli etmiyor. Baştan savmadan, herkese zaman ayırarak, Yapılması gereken müdahaleleri, tedavileri eksiksiz uyguluyordu.
Doktor SEHER Hanıma bir kez daha saygı duydum.
Daha önce pratisyen doktor olarak çalıştığı Tunceli’ye, Devlet hastanesine dâhiliye uzmanı olarak dönen Doktor CAN ŞORES KAPLAN’A hoş geldin diyorum. Ne iyi ettin geldin.
Sevindirdin bizi.