ALEVİ’lik, bir İslami inanmadır. Ama sadece, Hz. Ali’ye bağlılık sanılır!.. Alevi; kendini: ALLAH’ın KULU, Hz. Muhammet’le, Hz. Ali’nin mümin’i sayar…
Alevi bu dünyanın adamıdır. Yaşamın zevki, O’nun için hareketliliktir. O nedenle tarihin her önemli döneminin bir yerinde yeri olmuştur.
Şu sözler, ünlü bilginimiz FUAT KÖPRÜLÜ’ye ait: “ (…) Tahta kılıçlarla (…) düşman ordularını ezen, kal’aları alan, (…) bu mücahit Türk Mutasavvıfları ile tekkelerde sakin ve donmuş bir hayat geçiren Arap ve Acem Mutasavvıfları arasında büyük bir ayrılık vardır. (…)”
Köprülü; o sözlerine, BURSA’nın zaptını “ kanıt” olarak göstermiş gibidir. Çünkü Bursa’nın alınmasında; GEYİKLİ BABA ile ABDAL MUSA, ön saflarda savaşmışlardır…
Biraz berilere gelirsek; PİR SULTAN ABDAL’la karşılaşırız… biraz daha yaklaşırsak; HACI BEKTAŞ’da oluruz…
Evet, MUSTAFA KEMAL PAŞA; Heyet-i Temsiliye ile birlikte, Sivas’tan Ankara’ya gelirken, bir gece DERGAH’ın misafiri olur. Akşam, yenilir, içilir. Yemek; ÇELEBİ CEMALETTİN EFENDİ’nin; “destek” sözüyle lezzet kazanır…
Ayrıca para yardımı da yapılır…
İSMET PAŞA; Demokrat Parti döneminde, Pertek ilçemize de uğramıştı. Orada; Kurtuluş Savaşı’nda Alevi’lerden büyük destek gördüklerini söylediğini iyi hatırlıyoruz…
Onların yeri, “torba” değil, “tarihtir.”…Ayrıca Aleviler azınlık değiller. DERVİŞ’leriyle birlikte, ANADOLU’nun, “ilk” sahipleridirler…
RIZA CAN