DERSİM, şimdiki “ Mülki İdare” değildir. Bu idarenin bir bölümüdür. Yani; Çemişgezek, Pertek Dersim tarifi içinde yer almazlar. Bunlara, Çarşancak nedeniyle, Mazgirt’i de eklemek mümkün.
Eldeki kaynaklara göre Dersim; Kalan, Pülümür, Nazimiye (Kızıl Kilise), Hozat ve Ovacık’tan oluşan bir coğrafyadır.
O nedenle bu yerlerin topluluklarından söz edeceğim.
Bu yerlerin, hangi tarihi olaylar nedeniyle “ iskan” edilmiş olabileceği üzerinde duracağım. Konuyla ilgili olarak “tarih’e” bağımlı olacağım.
O tarihi savaş, 1071’de cereyan etti.
Bizans İmparatoru Romen Diyojen, Selçuklu tehlikesini bertaraf etmek için büyük bir ordu ile Doğu Anadolu’ya hareket ediyor. Selçuklu Sultanı Alparslan, kendisini Muş’un şimdiki ilçesi Malazgirt’te karşılıyor.
Bizans ordusu yenilmiştir ve imparator esir alınmıştır.
Malazgirt Savaşı’nda, Alparslan’ın gücünü bazı “beyler” oluşturuyor. O beylerin toplulukları ile birlikte HORASAN ve civarlarında yaşadıklarını tahmin ediyorum. Ama savaşta Alparslan’ın yanında yer alan Kürt beyler, Malazgirt ve civarının beyleridirler.
Savaşın o komutan beyleri, savaştan sonra, Doğu Anadolu’yu paylaşmışlardır sanki… Yani beyliklerini Doğu Anadolu’ya taşımışlardır.
Örneğin; Saltuklu Beyliği, Demleç Beyliği, Artuklu Beyliği ve Mengücük Beyliği kuruluyor.
Bir de Moğolların kovaladığı Harzemiler var.
Dersim halkının, o beyliklerin kavgaları ve Selçuklu sultanlarının fetihleri nedenleriyle, kaçıp Dersim’e sığındığını düşünüyorum.
Dersim halkı, o beyliklerin halkıdır demek istiyorum…
Dersimlinin; Dersim’e sığınmadan önceki halini bilmiyoruz. Ama Dersim’deki halini biliyoruz:
Çok çetin bir yaşamı var.
Önce; vadilerde, yamaçlarda ve doruklarda tabiatla savaşmış…
Sonra; bir hayli geç olarak Osmanlı ile tanışmış. Ama hep “ hasım” olmuşlar. O nedenle, sık sık, Osmanlı’nın askeri seferlerine muhatap olmuş…
Daha sonra; 1937 ile 1938 yaşanıyor.
Celal Bayar’ın ifadesiyle: Taranıyor.
Öyle bir tarama ki; Dersim hemen hemen, “ baykuşlara” tek ediliyor…
Evet, çoook, çoook yorgunuz.
Artık dinlenmeye ihtiyacımız var. Bunun için de, “siyasal” yaşamımız dahil, BAĞIMSIZ bir tutumu benimsememiz gerekiyor. Böyle bir tutumun kalkınmamıza da yararlı olacağını düşünüyorum.
Bu yazı iyi bir zamana denk geldi.
Tunceli’deki herkesin yeni yılını içtenlikle kutlar, sağlık ve esenlikler dilerim.
Rıza CAN