Avukat Cihan Söylemez, Orta doğu ve özellikle Suriye meselesi üzerine önemli açıklamalarda bulundu.
Avukat Cihan Söylemez, Orta doğu ve özellikle Suriye meselesi üzerine önemli açıklamalarda bulundu. ABD ve batı devletlerinin Suriye meselesindeki rolünü değerlendiren Söylemez, El kaide’ye ve Suriye’de rejime karşı savaşan diğer örgütlere nasıl destek verildiğini de açıkladı. Son günlerde Suriye’de yaşanan alevi katliamına da dikkat çeken Cihan Söylemez, Türkiye’nin Suriye’deki savaştan nasıl rol aldığını da anlattı.
EL-Kaide ise, Emevi Dinin ve hakimiyetinin günümüz temsilcisidir
İslam, sözcüğü barış ve teslim olmak anlamlarına gelir. Fakat İslam Tarihine bakıldığında aslında bunun hiçte kelime anlamıyla özdeşir bir yanı olmadığını görmekteyiz. Zira bugün dünyada yürürlükte olan İslam, Emevi İslamıdır ve Emevi Dinidir.
EL-Kaide ise, Emevi Dinin ve hakimiyetinin günümüz temsilcisidir. Dikkat edilecek olursa Sovyetlerin olduğu, dünyanın bir yarısının Sosyalist Rejimlerle yönetildiği dönemlerde Arap Coğrafyasında El-Kaide veya benzeri güçlü bir yapıyı görmek imkansızdır.
ABD-Suudi Krallığı – İsrail’e hizmet eden bir görev üstlenmiştir
El-Kaide’nin temelini ABD, Sovyetlerin Afganistan işgali sırasında atmış, Yeşil Kuşak Denen ABD projesiyle El-Kaide 1980’lerden bu yana gittikçe güçlenmiş ve ABD-Suudi Krallığı – İsrail’e hizmet eden bir görev üstlenmiştir.
Arap Coğrafyasında Ulusalcı ve Sosyalist Rejimlerin zayıflamasıyla El-Kaide daha da güçlenmiş ve Dünya’daki en büyük terörist örgütlenme olmuştur.
Bugün İslam artık El-Kaide ile tüm dünyada anılır olmuştur. Zaten böyle olması da ABD ve Batılı devletler tarafından da istenmiştir. Arap ülkelerinin çoğunun uzun yıllar süren İngiliz, Fransız, İtalyan işgalinden kurtulmasından sonra ortaya çıkan yeni rejimlerin Anti-Emperyalist olması ve laik olması karşısında Batılı Devletlerde boş durmamıştır.
ABD-İngiltere-Fransa-İtalya eski sömürgeleri olan Arap ülkelerinde ki anti-emperyalist-ulusal ve sosyalist rejimleri yıkmak için bilinçli ve planlı olarak El-Kaide ve benzeri İslami Terör Örgütlerini desteklemişlerdir.
Arap coğrafyasının tek laik ve tüm dinlere saygılı rejimine sahip olan Suriye’dir
Avrupa ve ABD’nin Arap Coğrafyasında aslında ilgilendiği insan hakları, demokrasi, hak ve özgürlükler değil tam aksine ekonomik çıkarlardır.
Meseleye Suriye yönünden bakıldığında ise bizleri şaşırtan bir durum yoktur. Zira Avrupa’nin göbeğinde Bosna’da sadece Müslüman oldukları için on binlerce Boşnak öldürülmüş, ne Almanya ne Fransa ne İngiltere ne de ABD’nin deyim yerindeyse gıkı çıkmamıştır. BM ve NATO kararıyla Bosna’da ki Sırp İşgaline ve vahşetine dur denildiğinde ise artık çok geçti.
Aynı tablo Suriye’de tezahür etmektedir. Arap coğrafyasının tek laik ve tüm dinlere saygılı rejimine sahip olan Suriye’ye ABD-İsrail-El-Kaide-AKP-Suudi Kralığı , Katar Şeyhliği ve Fransa amansızca saldırmaktalar.
Suriye, Arap coğrafyasında kendine özgü bir ülke.
Bugün ne yazık ki Suriye her geçen gün harabeye dönen, güçlü devletlerin birbirlerine karşı kozlarını paylaştıkları ve insan ölümlerin dinmediği bir ülke.
Suriye, Arap coğrafyasında kendine özgü bir ülke. Suriye Savaşı başlayıncaya kadar pek çok kimse bilmezdi ki Suriye’de Alevi ordu komutanları haricinde Hristiyan ordu komutanları var. Veya bilinmezdi ki Suriye’de Sünni inanca mensup insanlar devletin her kademesinde var. Günümüzde Demokrasi ve Laiklik kavramları birbirine sıkı sıkıya kenetlenmiş kavramlardır , siz şayet bunları birbirinden koparırsanız ortaya demokrasi değil insan oğlunun görmüş olduğu en büyük barbarlıkları görürsünüz. Ve Suriye’de bu barbarlığı El-Kaide ve El-Kaide’yi destekleyen devletler ve rejimler yapıyor.
“ İnşallah Şam’da Emevi Camiinde namazımızı yakında kılacağız. “
ABD ve Batı, her daim İslam coğrafyasında Emevi Dinini hortlatmayı , Emevi Dinini hakim kılacakları iktidarda görmeyi seviyor. Çünkü Emevi Dini mensupları hiç kuşku yok ki ABD ve Batı Emperyalizminin en büyük ekonomik ortakları ve iş arkadaşlarıdır.
İslam Peygamberi ve Ailesini yok eden, ortadan kaldırmaya çalışan, İslam’ı vahşet ve sömürü dinini haline getiren, akılcılığı , hümanizmi , çok renkliliği ve hoş görüyü sevmeyen kökünü kurutmaya çalışan Eski Emevi’nin mirasçısı günümüz Emevi Rejimleri AKP, Suudi Krallığı , Katar Şeyhliği ve El-Kaide ABD ve Batı Dünyası için vazgeçilmez bir nimettir.
Ben ona Türkiye değil, AKP başbakanı diyorum. Recep Tayyip Erdoğan ne diyordu , hafıza tazeleyelim : “ İnşallah Şam’da Emevi Camiinde namazımızı yakında kılacağız. “
Ne diyordu Reyhanlı’da ki saldırılarda ölen vatandaşlarımız için : “ 57 Sünni Vatandaşımız öldürüldü “
ABD ve Batının Suriye’ye bakışı ahlaki ve insani değil tamamen ekonomiktir
Fransa’nın Sarkozy’e rahmet okutan yeni devlet başkanı ve sözde sosyalist Holland’ın ilk işi ne oldu? Bu çiçeği burnunda yeni Fransa Devlet Başkanının ilk işi Suriye’de ki Emevi Gruplarına silah ve mühimmat sağlamak , eski sömürgesinde tekrardan ekonomik rantını genişletmekti..
Dolayısıyla da ABD ve Batılı Devletlerin, Suriye’ye bakışı ahlaki ve insani değil tamamen ekonomiktir.
Suriye aynı zamanda Hristiyan Dinin ilk yayıldığı coğrafyalardan biridir. Bugün El-Kaide Suriye’de Hristiyan halka karşı da insanlık suçu işlemektedir. Kiliseleri yıkmakta , rahiplerin kafasını kesmektedir. En son da bir kilise de bulunan onlarca Rahibeyi esir almış durumdadırlar.
ABD ve Batı unutmamalı ki Suriye’de kazanan El-Kaide olursa, kendi elleriyle büyüttükleri bu canavar yakın zamanda kendi ülkelerini de yakıp-yıkacaktır. Bu yüzden Suriye’de birincil görevin El-Kaide ve benzeri terör gruplarının etkisiz hale getirilmesidir.Bunun için barbar dış politikalarını revize etmeliler ve daha fazla barbarlık yapmamalıdırlar.
AKP’nin başkanı Tayyip Erdoğan aslında bir Neo-Osmanlıcıdır
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin nitelikleri arasında “ Laik” olduğu yazar ama bu niteliğin velinimetini biz Aleviler yaşayamadık. Bugün ise 12 yıldır iktidarda olan ve Cumhuriyet Tarihinin en mezhepçi iktidarı bulunmaktadır.
AKP hükümeti, Kemal KILIÇDAROĞLU’nun Cumhuriyet Halk Partisine genel başkan olması sonucunda hem iç politikada hem de dış politikada siyasetini Alevifobi üzerine inşa etmiş, Alevi düşmanı tarihsel figürleri siyasette kullanarak Alevi Düşmanlığını arttırmaya çalışmış ve çabalamaktadır.
AKP’nin başkanı Tayyip Erdoğan aslında bir Neo-Osmanlıcıdır. Gayesi eski Osmanlı coğrafyasına tekrardan egemen olmak ve baş aktör olmaktır. Bunun içinde AKP iktidarı ve Türkiye’de ki İslamcılar, Mısır’da ki Mursi Rejimini coşku ile karşıladılar.
AKP ve İslamcılar tekrardan Ortadoğu’da Osmanlı Nizamı kurmak istemektedirler
Dikkat edilecek olursa Recep Tayyip ERDOĞAN’da, Yavuz Sultan Selim hayranlığı vardır. Bu hayranlığının dış politika ile de çok ilgisi vardır. Zira Suriye-Lübnan, Filistin ve Mısır ülkeleri Yavuz Sultan Selim dönemimde Osmanlı mülküne katılmışlardır.
İşte Mısır’da Mursi’nin ve Müslüman Kardeşlerin iktidara gelmesi, Gazze’de Hamas’ın iktidarı, Lübnan’da Sünni blokun ve başbakanı ile kurulan ilişkiler ve yine Mursi ve Hamas Liderinin AKP Genel Kongresine davet edilmeleri , Suriye’de El-Kaide ve benzeri terör gruplarının desteklenmesi göstermektedir ki AKP ve İslamcılar tekrardan Ortadoğu’da Osmanlı Nizamı kurmak istemektedirler.
Peki bu nizamı alem hayallerine ne oldu ? AKP’nin dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Ortadoğu’da ki mezhepçi politikaları iflas etmiştir. Bugün AKP ve onun genel başkanı, Suriye-Lübnan,Irak ve Mısır’da nefretle anılmaktadır.
Türkiye’de de durum böyledir. Tayyip Erdoğan, Yavuz Sultan Selim hayranlığını köprü isimlerine taşımış, Heron uçaklarına Çaldıran ismi verilmiş, parklara Ebu Suud’un heykelleri dikilmeye başlanmıştır. Böyle bir iktidarın böyle bir anlayışın ne Mısır’daki demokrasi savunuculuğu samimidir ne de Suriye’de ki mazlum edebiyatı.
Suriyeli çocukların vebalı Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetindedir
Tayyip Erdoğan’ın iyi bir hatip olduğuna kuşku yok, Hitler’de onun gibi kendi yandaşlarını etkileyici bir hatipti, fakat her ikisi de insanlığın başına çok büyük belalar getirdiler, getirmeye de Tayyip Erdoğan devam ediyor.
Bugün kaç bin yıllık yakılan-yıkılan Halep şehrinin bir numaralı sorumlusu Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetidir. Reyhanlı’da ölen vatandaşlarımızın vebali, Suriye’de ölen yüz binlerin vebali, İstanbul sokaklarında dilenen Suriyeli çocukların vebalı Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetindedir.
Suriye’de Esad giderse Aleviler ve Hristiyanları soykırım bekliyor” .
Suriye’de yaşanan katliamlara Uluslar arası Hukuk “dur” demek zorundadır. Suriye’de Alevileri ve Hristiyanları büyük bir soykırım beklemektedir. Bunu Suriye Kürtlerinin Lideri Salih Müslim birkaç ay önce şöyle ifade etmişti : “Suriye’de Esad giderse Aleviler ve Hristiyanları soykırım bekliyor” .
Salih Müslim, bu olumlu beyanatıyla tüm dünyayı uyarmıştır. Bakınız, Cenevre Görüşmeleri Sürerken El-Kaide militanları Alevi köylerini basmaya ve katliam yapmaya başladılar. Bu durum yakın zamanda tırmanışa geçebilir. Ortadoğu’daki mezhep savaşının kazananı yine ABD ve Batılı devletler olacaktır. Bu durumun önlenmesi için BM aktif olarak devreye girmelidir.
AKP hükümeti TBMM kararı almadan Suriye’deki savaşa müdahil olmuş
Bugün AKP ve onun lideri Recep Tayyip ERDOĞAN, Suriye’de ki El-Kaide ve benzeri terör gruplarının bir numaralı destekçisidir. AKP hükümeti TBMM kararı almadan Suriye’deki savaşa müdahil olmuş ve El-Kaide dahil terör gruplarına milyon dolarlık silah sevkiyatı yapmıştır. Açıkça Anayasal bir suç işlenmiştir. Lakin AKP hükümeti ülkede hukukun “ h” sini bırakmadığından, yargıyı tamamen kendine bağladığından bu suçlar soruşturulmamaktadır.
BM Güvenlik Konseyi kararları da Akp hükümeti tarafından hiçe sayılmıştır.
Sadece Anayasal hükümler değil, iç hukuk mevzuatı değil, BM Güvenlik Konseyi kararları da Akp hükümeti tarafından hiçe sayılmıştır.
BM Güvenlik Konseyinin 1373 sayılı Kararı ile “ terörizmin mali kaynaklarının kurutulması, terörist eylemlerin hazırlık aşaması da dahil olmak üzere her düzeyde önlenmesi, üye ülkelerin terörizmle mücadele için aralarında yoğun bir işbirliği gerçekleştirmeleri, terörist eylemlere girişenlerin ağır suçlu olarak yargılanmaları, teröristlere mülteci statüsü tanınmaması, BM üyesi ülkelerin terörizmle mücadele için uluslararası işbirliği “ hususunda BM üyesi ülkeler mutabakata varmıştır.
1373 sayılı kararla “ tüm devletlere, terörizmle bağlantılı kişi ve kuruluşlara aktif veya pasif destek verilmesinden kaçınma, teröristlere ve terör örgütlerine, doğrudan veya dolaylı olarak mali kaynak yaratılmasını engelleme, terörle bağlantılı kişi ve kuruluşlarla doğrudan veya dolaylı olarak ilgisi bulunan mal varlıklarını dondurma yükümlülüğü “ getirilmiştir.
Akp hükümeti, BM Güvenlik Konseyinin 1373 sayılı kararını kabul etmesine rağmen, karara aykırı eylemler içerisinde olmuş ve halende 1373 sayılı kararı ihlal eden eylemleri işlemeye de devam etmektedir.
AKP, El Kaide, El Nusra, İŞİD ve ÖSO’nu faaliyetlerine izin vermektedir.
AKP hükümeti; Suriye Devleti ile savaş halinde olan El Kaide, El Nusra, İŞİD ve Özgür Suriye Ordusu adlı terör gruplarına MİT aracılığı ile silah yolladığı, bu hususun cumhuriyet başsavcılıkların soruşturmaları ile ortaya çıktığı aşikardır.
Akp hükümeti, Suriye’de savaşan El Kaide, El Nusra, İŞİD ve Özgür Suriye Ordusu adlı terör gruplarının Türkiye Cumhuriyeti Devleti topraklarında rahat hareket etmeleri, ekonomik ve silahlı destek ile insan desteği bulmasına yardımcı olmaktadır. Nitekim Van Cumhuriyet Başsavcılığının yürütmüş olduğu soruşturmalarla bu durumda ortaya çıkmış ve AKP hükümeti, bu soruşturmaların üzerini kapatmaya çalışmıştır.
AKP hükümeti, Suriye’de savaşan El Kaide , El Nusta , İŞİD ve Özgür Suriye Ordusu adlı terör örgütlerine Türkiye topraklarında iltica hakkı tanımakta , bu terör örgütlerinin mülteci olarak Turkiye’de faaliyetlerine izin vermektedir.
AKP Hükümeti BM Güvenlik Konseyinin 1267 sayılı Kararını da ihlal etmektedir
BM Güvenlik Konseyinin 1267 sayılı Kararı ile “ El-Kaide ve Usame Bin Laden’le bağlantılı olan, terörizmin finansmanına destek sağlayan kişi ve kuruluşların faaliyetlerine engel olunması amacıyla BM Güvenlik Konseyi’nin BM Şartı’nın 7. Bölümü uyarınca aldığı 1267, 1333, 1390, 1455, 1526, 1671 (2005) ve 1735 (2006) sayılı kararları çerçevesinde faaliyet gösteren BMGK Yaptırımlar Komitesince tüm ülkeleri bağlayıcı nitelikte listeler yayınlanmaktadır. Anılan BMGK kararları tüm ülkelere, söz konusu listelerde yer alan kişi, şirket ve kuruluşların tüm hak ve alacakları ile mal varlıklarının dondurulması, ülkelere girişlerinin ve topraklarından transit geçişlerinin yasaklanması, doğrudan veya dolaylı olarak silah ve askeri malzeme temini, satışı ve transferinin önlenmesi yükümlülüğü getirmektedir.”AKP Hükümeti BM Güvenlik Konseyinin 1267 sayılı Kararını da ihlal etmektedir.
Anadolu’da ya El-Kaide sıçrayacak, ardından Balkanlara ve ardından Avrupa’ya.
AKP’nin Yasil El Kadı başta olmak üzere El Kaide ile bağlantılı bir çok şahıs ile ekonomik ilişkiler içerisine girdiği, MİT aracılığı ile Suriye’de ki terör örgütlerine silah ve patlayıcı madde yollamakta olduğu durumları nazara alındığında AKP hükümetinin BM Güvenlik Konseyi Kararlarına uymayarak uluslararası bir suç işlediği ortadadır.
Bu bakımdan BM Güvenlik Konseyinin AKP hükümeti ve onun genel başkanı hakkında soruşturma savcısı atayarak, soruşturmaya başlaması elzemdir. Zira şayet BM Güvenlik Konseyi, AKP’nin El-Kaide ve benzer terör gruplarına desteğini önlemezse ne yazık ki 21. yüzyılın ilk yarısında Anadolu’da ya El-Kaide sıçrayacak, ardından Balkanlara ve ardından Avrupa’ya.
Neo-Osmanlıcı değil Hümanist bir Türkiye özlemi ile…
Umarım Dünya bir gün bu Emevi Dininden ve onun teröründen kurtulur. Zira biz Alevi toplumu olarak Hz. Fatima’dan bu yana bu terörden çekiyoruz ve hümanizmi şiar edinen bir Ortadoğu olmadığı sürece de çekmeye devam edeceğiz.
Sözlerimi bağlarken şunu ifade etmek istiyorum, Türkiye ne böyle anayasal ve uluslar arası suç işleyen iktidarı hak ediyor ne de iç politikada mezhep siyasetini. Türkiye’nin , Ortdaoğu’nun ve Dünyanın hak ettiği hümanizmdir. Neo-Osmanlıcı değil Hümanist bir Türkiye özlemi ile teşekkür ediyor, başarılar diliyorum.