Baharın gelişini müjdeleyen, NEVROZ, bu kez barışın müjdecisi oldu. Baharla birlikte barış’ı müjdeledi.
Bu müjde, 30 yıldan fazla beklenen, bütün bir ülkenin, anaların, beklediği beklenen özlenen müjdesiydi.
Bu müjde, akan kanın duracağı, anaların bundan böyle ağlamayacağının müjdesiydi.
Köşe yazarının köşesinden müjdelediği,’korkulu eşiğin aşıldığı,’müjdesiydi.
Baharın bir başka müjdecisi olan, beyaz giysileriyle barışın simgesi olan, LEYLEK’ TEN barışın müjdesini almak için, DENİZ’LE birlikte köye gittik.’Mart’ın 15’ine kalmam diyen LEYLEK, henüz gelmemişti. Köylü, yazlık komşularını, dört gözle bekliyorlardı. Geciktiği için endişeliydiler. Uzun yoldan, ta NİL’DEN gelmiş olacaktı. Kaza geçirmiş olabilirlerdi. Leyleği görmesi için götürdüğüm DENİZ, leyleği görememişti.’ Büyük Baba, hani leylek yok.’Diyordu.
Biz yuvasına yakın bir yerde bunları konuşurken, Baharın beyaz giysili müjdecisi üstümüzde kanatlarını çırparak, süzülerek bize el sallıyordu.15 ‘ine kalmam diyen LEYLEK, tam da 15’inde, yuvasının üstünde uçuyordu. Sevinçle bizde ona el salladık. Deniz gözlerine inanamamıştı.’Büyük Baba, leylek, uçak gibi uçuyor.’ dedi. Deniz, gün boyu leylekleri sordu. Bende onları, leylekleri, masallarıyla, anlattım. Ona.
Hayvanlar dünyasının en sadık ailesi olarak bilinen leylek ailesinin merak edilen ikici üyesi, eşi, bir gün gecikmeyle gelebilmişti.
SEYİT RIZANIN, karargâh kurduğu, adını verdiği, eski kışla meydanı, NEVROZ Bayramında bir kez daha tarihi bir gün yaşamıştı. Barış çiçeklerinin açtığı meydanda, ilk kez özgürlüklerin özgürce paylaşıldığı, yaşandığı, bir gün yaşanmıştı.
Müjdeli günde, barışla birlikte gelen özgürlükler, yanalız DERSİME gelmedi. Bütün yurda geldi. Barış, özgürlük çiçekleri yalnız seyit rıza Parkında açmamıştı. Bütün yurtta açmıştı. Anneler, müjdeli haberi almak için ilk kez korkusuzca bebelerini alıp meydanlara koşmuştu.
BDP. Milletvekili AYLA AKAD, DERSİMDE, SEYİT RIZA Parkında, barışın geleceğini müjdelerken, BDP. Genel Başkanı SELAHATTİN DEMİRTAŞ, İstanbul’dan bütün ülkeye çağrıda bulunuyor. Barış istiyordu. Bütün yurtta, meydanlarda, barışın geleceği ortak bir dille müjdeleniyordu.
Barışı istemeyenler, kanın akmasını isteyenler, ülkenin birlik ve beraberliğini, iyiliğini, istemeyenler, İstanbul’da, barış isteyenlere, barışın müjdelendiği meydanlardan dönenlere, saldırmışlardı.
DİYARBAKIRDA toplanan, ülkenin aydınları, yazarları, akademisyenleri, bizim Sanayi Ticaret Odası Başkanımız, Yusuf CENGİZ’ İNDE, aralarında olduğu, sanayi Ticaret Odası Başkanları, iş adamları, hükümet adına Başbakan Yardımcısı, BEŞİR ATALAYIN, ortak barış çağrıları, ülkenin her tarafında eserek, büyük bir sevince, umuda yol açmıştı.
Bütün yurtta esen barış rüzgârları, beraberinde barış gibi yıllardır özlenen özgürlük rüzgârlarını da estirdi. Meydanlarda, kavga yoktu. Emniyeti, güvenliği sağlamakla görevli emniyet görevlileri yoktu. Barış içinde barışçıl birlikteliğin, şiddetten uzak, barışçıl gösterileri vardı.
+ + +
Müjdeli günden bir gün önce toplanan CHP, Parti Meclisinin, bütün yurtta esen barış çağrılarına katılacakları, Sosyal Demokrat bir parti olmanın tarihi sorumluluklarını yerine getirecekleri, KILIÇDAROĞLUNUN, hemşerilerinin çağrılarına olumlu cevap vereceği, beklentileri, yine boş çıktı. Deyim yerindeyse yine İPE UN SERİLDİ.
+ + +
Güneşli bir gündü, GOLE ÇETU, Parkına, anneleriyle birlikte gelmiş çocuklar, koşturup sevinç çığlıkları atarken, yanı başlarındaki Munzur Kıyısında, gözünde yaşlar akan anne, feryat ediyordu. Kabarmış, coşku içinde akan MUNZUR’A, yalvarıyor. Barışın müjdelendiği gün, Demir Köprünün orada, aldığı çocuğunu, OZANINI, kendisine, geri vermesini istiyordu.
Fikri TAŞ
[email protected]
