Çetinkaya, “Mevsimsel değişiklikler Dersim coğrafyasında ciddi bir şekilde yaşanır hale geldi. Ocak ayında kar göremez olduk. Yapılan baraj ve HES’ler ılıman etkiyle yağışı etkiliyor” dedi.
Çetinkaya, “Küresel iklimin dünya genelinde ve Türkiye’de yaratmış olduğu mevsimsel değişiklikler Dersim coğrafyasında ciddi şekilde yaşanır hale geldi. Ocak’ta bu coğrafyada kar göremez olduk. Bunlar genelde küresel iklim değişikliklerinin; özelde ise bu coğrafya üzerinde o kadar çok baraj ve HES yaptılar ki, su havzalarını, akarsuların önlerine set çekerek ya da dereleri kurutarak borulardan akıtarak buradaki yağış rejiminin değişmesine etki etti bütün bunlar ”dedi.
KEBAN BARAJI’NDAN ÖNCE YAKIN BÖLGELERE ÇOK SIK KAR YAĞARDI
Son yıllarda özellikle son 15 yıl içerisinde tüm Türkiye genelinde olduğu gibi Dersim’de de çok sayıda barajın tamamlanıp faaliyete geçtiğini belirten Çetinkaya, şunları kaydetti:
“Su havzası oluşturan barajların, yakın çevresinde yağışlarla ilgili oluşturduğu etki biliniyor. Buna en bariz örnek olarak yanı başımızdaki Keban Barajı’nı gösterebiliriz. Eskiler de çok iyi bilirler. Keban Barajı yapılmadan önce Elazığ, Pertek, Çemişgezek bölgeleri çok sık bir şekilde kar yağışı alırdı. Fakat Keban Barajı’ndan sonra o bölgelere kar düşemez oldu. 2009 yılında faaliyete geçen Uzunçayır Barajı onun dışında Peri Vadisi üzerinde kurulan barajların da yakın çevresinde yarattıkları ılıman etkiden dolayı kar yağmıyor.”
Çetinkaya,”Dersim’de Keban Barajı dahil 9 baraj faaliyette. Planlamada başka barajlar da var. Dilerim ki bu baraj projeleri iptal edilir” dedi.
“PLANLANAN BARAJLAR YAPILIRSA AKAN NEHİR KALMAYACAK”
Orman ve Su İşleri Bakanı’nın kuraklık hakkındaki açıklamalarına değinen Çetinkaya, şunları söyledi:
“Geçenlerde Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu bir açıklama yaptı. Hem son 44 yıllık yaşanan çok ciddi kuraklıktan, hem de su kaynaklarının öneminden bahsetti. Ama başka bir açıklamasında da Türkiye’de 2023 yılına kadar var olan barajlarla beraber yapılması planlanan baraj sayısının 1484 olduğunu dile getirdi. Birbirine tamamen zıt olan açıklamalardır bunlar.
Orman ve Su İşleri Bakanı sayın Veysel Eroğlu’nun açıklaması da bir taraftan su kaynaklarının korunmasına dair, bunlara dikkat çeken açıklamalar, 44 yıldır en büyük kuraklıktan bahsediyor olması ve yine de bununla birlikte barajlardan bahsediyor olması gerçekten zıt şeyler. Bunlar küresel iklim değişikliğine çok ciddi bir şekilde neden olan olgular.
Türkiye’de son zamanlarda yapılan barajların, orman kesimlerinin, yapılan devasa boyuttaki kentleşmelerin, otoyolların, sahil projelerinin ve bunların birleşimi olan çevre kirliliği ile beraber özellikle küresel iklim değişikliğine çok ciddi bir katkısı var, bunu kabullenmek lazım. Türkiye’de 2023’e kadar 1484 baraj projesi var. Bunlar tamamlanırsa neredeyse akan bir nehir bir dere kalmayacak. Bu anlama gelmektedir.”
“MERKEZDE KAR YOK İLÇELERDE 15 SANTİMİ GEÇEMİYOR”
“Şu anda Munzur Vadisi Milli Parkı bölgesinde bu mevsimde kar olmaması mümkün değildi eskiden” diye konuşan Çetinkaya, “Bu bölgeye uzun yıllardır yoğun kar düşmüyor. Bulunduğumuz bölgeye 1 m kadar kar yağardı. Ovacık’a 3-4 metre kar yağardı. Bunun çokça haberleri yapılırdı. Şu an Ovacık’ta kar kalınlığı 15 santimi geçemiyor. Buralarda hiç kar yok” ifadelerini kullandı.
Çetinkaya, “Şu an kar düşmemesi ve ardından gelecek olan yağışların yeterince olmaması ister istemez su kaynaklarını besleyen gözelerin, membaların akmamasına neden oluyor. Eskiden Munzur suyunun akışı bu şekil değil daha coşkun akardı, su miktarı daha çoktu. Ne yazık ki artık öyle bir döneme girdik ki Munzur suyunun gözeleri bugüne kadar görülmemiş en düşük seviyelerinde” şeklinde konuştu.
Doğayı Koruma Gönüllüleri’nden aynı zamanda Dersim’in doğasına dönük çok sayıda çalışması bulunan Haydar Çetinkaya, Dersim’in son 4 yılda gösterdiği mevsim değişikliğini ve baraj haritasını sosyal medya hesabından şu fotoğraf ile paylaştı:
İNSANLAR, YABAN HAYATI VE BİTKİLER
Çetinkaya, su kaynaklarının azalmasının yol açacağı olumsuz etkileri de şöyle anlattı:
“İnsanların sağlıklı bir içme suyuna erişimi açısından sıkıntı yaratıyor. Şehirlerde ve büyük şehirlerde çok ciddi su sıkıntıları meydana gelebiliyor. Bu coğrafyada dağlarda, yaylalarda birçok su kaynakları bulunmaktadır. Fakat son yıllarda yağışların az düşmesi nedeniyle o alanlardaki sularda da yok olma, çekilme durumu var. Bu durum da ister istemez coğrafyada yaşayan canlılar üzerinde, yaban hayatı üzerinde de olumsuz etkiler yaratmaktadır. Yaban hayatı o bölgeyi terk etmek zorunda kalmaktadır.
Mevsimsel değişikliklerin sonucunun bir örneği olarak Ana Fatma Ziyareti’ni gösteren Çetinkaya, “Ana Fatma’da bulunan göze mutlaka baharda yeni yağmurlarla birleşir tekrardan su akardı. Fakat Ocak ayındayız ve yıllardır bu aylarda kurumaya başladı. Olumsuz bir örneğidir su kaynaklarının azalmasıyla ilgili” dedi.
2017 KÖMÜRÜN TÜRKİYE’DE ZİRVE YAPTIĞI YIL
Birleşmiş Milletler’in İklim Raporu’na da değinen Çetinkaya, şunları kaydetti:
“2017 yılında İklim Raporu’nda küresel ısınmanın vardığı olumsuz boyutlara dikkat çekilmiş ve bu konuda önlemler alınması gerektiği belirtilmişti. Bundan sonraki süreçte fosil yakıtların özellikle kömür gibi yakıtların termik santrallerde kullanımının az olması yönünde politika izlenecek dendi. Türkiye’de özellikle 2017 kömürün sevdirildiği, kömürün zirve yaptığı bir yıl olarak geçti. Kömüre dayalı termik santrallerin sayısının da arttırılacağına dair çok ciddi çalışmalar içine girileceği belirtildi. Bunlar gerçekten zıt şeyler. Hem mevcut durumu görmek hem de Birleşmiş Milletler İklim Raporu’nun sonuçlarını görmek.”
Hüseyin Yaşar SEZGİN