‘ Tunceli’ye gönderilenler Tunceli de kalmalıdır.’Yazımızı okuyan ÜNİVERSİTEMİZİN Sayın Rektörü, duyarlılık gösterip beni Ankara’dan telefonla aradı. Yazımda dile getirdiğim konulara katıldığını, paylaştığını ifade ederek dönüşünde bu konuyu daire başkanları ile, benimde katılmamı istediği bir toplantı ile görüşeceklerini ifade etti.
Ankara’dan döner dönmez düzenlediği, bütün daire başkanlarının katıldığı toplantıya bende çağrıldım.
Yazımda Sayın Rektörün yapılan alımlardan haberi olması halinde bu haksız rekabete, tercihe, izin vermeyeceğini ifade etmiştim. Bunda yanılmadığıma Sayın Rektörün daire başkanlarına hitaben yaptığı konuşmada tanık oldum. Konuşmasında Tunceli esnafının içinde bulunduğu koşulları ayrıntılı bir şekilde tahlil eden Sayın Rektör,’Arkadaşlar, Tunceli esnafının desteklenmeye ihtiyacı var. Üniversite olarak Tunceli’ye, Tunceli Halkına karşı sorumluluklarımız var. Devlette Tunceli’nin kalkınmasın için gerekeni yapar. Bizlerde onun için buradayız. Alımlarımızda öncelikle Tunceli esnafını tercih etmeliyiz. Tunceli esnafı biraz farklı fiyatta verse de diğer illerden uzaklığını, farklılığını göz önünde bulundurmalıyız. Önce onlara gideceğiz. Onlarla diyalog kuracağız. Ancak çok büyük farklılıklar gösteren fiyatları kabul etmeyeceğiz.’Diyerek görüşlerini ifade eden Sayın Rektör. Tunceli Esnafının temsilcileri ile bir araya gelerek bu sorunu enine boyuna konuşacakları bir toplantı düzenleyeceklerini ifade etti.
Üniversitemiz bizim bacamız fabrikamızdı. Onun fabrika gibi Tunceli’ye destek olmasını istemiştik. Bacasız fabrikamızın Genel Müdürü Sayın Rektör. Bize hak vermiş. Tunceli’ye destek olacaklarını, onu için Tunceli’de olduklarını duyarlı bir şekilde ifade etmişti.
Kendilerine duyarlılığından dolayı teşekkür ettim.
Aynı yazıyı okuyan esnafta, yolumu kesti,’yaz hocam, biz sorunlarımızı dile getiremiyoruz. Bari siz getirin. Barış oldu diye umutlandık. Hala bir şey yok. Asker hala çarşıya çıkmıyor. Tunceli şehir nüfusunun büyük çoğunluğunu oluşturan asker, polis, bizimle alışveriş yapmıyor. Kendi kantinleri var oradan yapıyorlar. Biz vergiler, masraflar, 50 yere ödeme yaparken, vergi, kira, elektrik su yakıt işçi, ücreti ödemeyen kantinler, bizden ucuz sattıklarından bütün askerler, personeller, alışverişlerini kantinlerden yapmaktadırlar. Bu haksız yarışta biz mağdur olmaktayız. Bu bize yapılan bir haksızlıktır. Bunları da yazın hocam.’Dedi.
Haklılardı. Dertleri büyüktü. Çok sayıda asker,polis memur gelince işlerinin yoluna gireceğini uman esnaf hayal kırıklığına uğramıştı.Asker,polis,,memur kendilerinden alışveriş yapmıyorlardı.Devletin vergi kaynağı olan bu esnaflar beklendiği gibi devletin kurumlarından bekledikleri desteği göremiyorlardı.
Tunceli Sanayi Ticaret Odası Başkanı da esnaftan yana üzgündü.’Devlet kurumları, esnafa gereli desteği vermiyor. Barış süreci başladığında askerin çarşıya çıkarak Tunceli ekonomisine, esnafına katkıda bulunmasını istedik. Esnaf Sanatkârların Başkanı ile birlikte Yetkili Bölge Komutanı ile görüşmek, sorunları dile getirmek istedik. Bölge Komutanı uzun süre geçmesine rağmen bizi kabul etmedi. Bu bizi çok üzdü. Biz ilde önemli bir sivil Toplum Kuruluşunun başıyız. Devletin bir kurumu olan Askeri Bölge Komutanlığı bizimle paylarına düşen sorumlukları çerçevesinde görüşmeli sorunlarımızı dinlemeliydi. Özlenen, gerçekleşen barış ortamında toplumsal olarak asker, sivil el ele vermeliydik.’ Diyerek tepkilerini, düşüncelerini dile getirdi.
Oda seçimleri sonrası ilk toplantısını yapan Tunceli Sanayi Ticaret Odası Başkanlığı, toplantı sonrası doğaya zarar veren baraj yapımlarına karşı mücadelelerini, itirazlarını sürdüreceklerini, yerli üreticilerinin desteklenmesi için kalkınma ajanslarına projeler sunacaklarını, KENDİ İLİNDE ALIŞVERİŞ YAP kampanyası düzenleyerek esnafa yardımcı olacaklarını karar altına almışlardı.
Aynı duyarlılığı başka kurumların da göstermesi, esnafımızı sıkıntıdan kurtaracağı gibi ilimizin kalkınmasına da katkı sağlayacaktır.
DOĞRU SÖYLEMİŞ
Tunceli Cem Evi Dedesi Ali EKBER DEDE,’GOLE ÇETUYU yıkmak KABEYİ yıkmakla eş değerdir.’Demiş. Atasözüdür.’Doğruya ne demeli.’
GOLE ÇETU, Dersim Halkının, Alevi inancının, Kutsal KABESİ gibidir. DERSİM Halkı, o mekânı, HIZIR ALEYSELAMIN mekânı olarak kutsal bilir.
Baraj canavarının şehri işgal etmesi sonrası HIZIRIN kutsal mekânı, sular altında kalmıştı. Dersim Halkının değerlerine saygı duyan, taleplerini önemseyen Sayın TAŞKESEN VALİNİN desteği, Belediye Başkanlığı ile LİMAK şirketinin ortak çalışmaları sonucunda kutsal mekânın sular altında kalmasına izin verilmemiş. Şehrin en büyük en güzel parkı olarak yeniden Tunceli Halkına kazandırılmıştı.
Son günlerde GOLE ÇETU Parkının mahkeme kararı ile yıkılacağı haberleri, Tunceli Halkını şaşırttığı gibi ayağa kaldırdı. Baraj yapımlarına karşı sürekli direnen Dersim Halkı, GOLE ÇETU için daha büyük bir direnmeye hazırlanırken Valilik makamı aracılığı ile gelen, parkın eski haliyle kalacağı açıklaması, yüreklere su serpti.
Biz, aynı baraj gölünün üzerinde GOLE ÇETUNUN bir üstünde, daha büyük bir GOLE ÇETUNUN kurulması, yapımı, için belediyeyle, yıllardır çaba sarf ederken, yıkım haberi bize espri gibi geldi
Belediye Başkanlığının parkın bu günkü haline gelmesinde, bakımında korunmasında büyük payı oldu. Şehrin, park ve bahçelerinden sorumlu bir kurum olan belediye, bu parkın sahibidir. D.S.İ Genel Müdürlüğü açtığı davadan vaz geçip bu parkı belediyeye, sahibine devretmesi, doğru olanı, yasal olanıdır.
Sayın Valimizin bu konu için bizzat Ankara’ya kadar gitmesi İlgili Bakanla bu konuyu görüşmesi, umarız sorunu çözer. Parkın gerçek sahiplerine verilmesini sağlayarak, yeni Gole Çetu Parkının yapımına izin çıkarır.
Sayın Valimizin, bunun yanında Devrim sayılacak, tarihe geçecek projelerin, doğal gazın, tren hattının, Tunceli’ye gelmesini sağlamak için girişimlerde bulunması bizi ziyadesiyle sevindirmiş. Umutlandırmıştır.
GOLE ÇETU Dersim Halkının kutsal ortak malı, KABESİDİR. Müslümanların, kutsal KABENİN yıkılmasına izin vermeyeceği gibi Dersim Halkı da kutsal mekânı GOLE ÇETUNUN yıkılmasına asla izin vermezdi.
