Ülkenin yaşadığı, tarihi süreçte, barışı istemek, barıştan yana olmak, insan olmanın erdemidir. İnsanı sevmektir. Ölümlere karşı olmaktır. Anaların gözyaşlarının akmasına engel olmaktır. Dahası ülkesini sevmek, ülkesinin birlik ve bütünlüğünü istemektir. İnsan hak ve özgürlüklerinden yana olmaktır.
Yaklaşık otuz yıldır süren kardeş kavgası, bütün ülkeye büyük kayıplar, zararlar, verdirirken, DERSİM, dâhil, Güney Doğu illerini harabeye çevirdi. Bunun acılarını çokça çekmiş, sol, sosyal demokrat, düşüncenin ağırlıklı olduğu DERSİM Halkı, barışı en çok isteyen, savunan, bir halktır.
Bu köşede, Sosyal demokrat olduğunu bildiğimiz, sosyal demokrat bir partinin Genel Başkanı, DERSİMLİ, hemşerimiz KILIÇDAROĞLUNUN, BARIŞI ISRARLA İSTEMESİ GEREKEN KİŞİ olmasını konu alan bir yazı yazmıştım.
Bu yazım, bu çağrım üzerine, yazımı okuduğundan emin olmadığım, CHP’nin Tunceli İl Başkanı Kemal BOZKURT tarafından bir bildiri kaleme alınmış, dağıtılmış. Bildiride, karalamaya devam ettiğim yazılmış.
Sosyal demokrat bir partinin genel başkanı olarak tarihi süreçte, kendinden beklenilen, barıştan yana olması çağrısında bulunan DERSİMLİ Aydınlar gibi bende KILIÇDAROĞLU, hemşerimizden, barışa destek olması çağrısında bulunmuş, Dersim Halkının değerlendirmelerine, düşüncelerine, yer vermiştim. Sayın İl Başkanına göre bu yapıcı uyarım, çağrım, beklentim, karalamakmış.
Sayın il başkanı, Alevi sorunundan bahs ettiğimi yazmış. Ben yazımda Alevi sorunundan hiç bahs etmedim. KILIÇDAROĞLUNUN, Alevi, Kürt, kökenli olduğunu, Alevileri, Kürtleri inkâr eden ulusalcı CHP’Yİ, Sosyal Demokrat kimliğine kavuşturacağını, geçmişte ‘İstanbul’u Alevilerden temizlemekle övünmüş eski CHP Genel Başkanının, Alevileri, sosyal demokratları, CHP’DEN temizlemekle ünlü olduğunu yazmıştım. Her halde İl başkanı, ya yazımı okumamış, ya gözünden kaçmış. Veya kendine göre benimle ilgili başka imalarda bulunmak, için herkesin bildiği hatırlatmamı, alevi sorunu gibi yorumlamış.
Sayın İl Başkanı, bana ‘YAZIK.’ demiş. Asıl YAZIK, yapıcı, uyarıcı, barış çağrılarını, karalama olarak nitelendirenlere, başkalarını, basın unvanlarını, basını, küçümseyenlere, Alevi sorunu, diye ayırımcılığı ima edenlere, anlamayanlara, denmelidir.
Sayın İl Başkanı; ‘Bizlerin KILIÇDAROĞLUNU, hiç sevmediğimizi, onun demokrasi ve insan hakları, özgürlük, eşitlik ve kardeşlik söylemlerinden korktuğumuzu, ileri sürmüş. Biz onun bu değerleri önemsediğini, taşıdığını, düşünerek, hemşerimiz olduğu için, kendimize yakın gördüğümüz için, ortak değerleri paylaştığımıza inandığımız için çağrıda bulunmuştuk. Onun, bu değerleri taşımadığına inanmış olsaydık. Ona, bu çağrıyı yapmazdık. Basın ve düşünce özgürlüğüne saygılı olduğuna inandığımız Sayın Genel Başkan, yazımızı okumuş olsaydı, İl başkanının gösterdiği tepkiyi göstermezdi.
Yazımı okuyan CHP’lilerden olumlu tepkiler alırken, CHP İl başkanının, sosyal demokrat değerlerle örtüşmeyen, ön yargılı, yazı ile ilgisi olmayan açıklamaları, benden çok CHP’lileri şaşırtmış. Üzmüş olmalıdır. Bu peşin, önyargılı, suçlayıcı, tepkiler, yaklaşımlar, partiye kazandırmaz aksine kaybettirir.
Karalama yapmadığım halde beni karalama yapmakla, Alevi sorunundan bahs etmediğim halde Alevi sorunundan bahs etmekle, Çağrıda bulunanları, Dersimli aydınları, ırkçılıkla, ayırımcılık, partizanlık, yapmakla suçlayan, çağrılara, basına, tahammülsüz, barış istediğimiz için, barışa destek olmalarını, istediğimiz için bize kızan,
İl Başkanı, sonuçta kendisi de çağrılarımıza katılmış. Bizim istediğimiz, gibi herkesi kucaklayan, özgürlükleri getirecek barışa EVET demiş.
Fikri TAŞ
[email protected]
*Sitemizde yayınlanan köşe yazılarının sorumluluğu yazarlarına aittir.
