Munzur Vadisi Milli Parkı’nın da içinde bulunduğu Munzur Havzası’nda toplam olarak 43 bin 350,87 hektarlık bir sahanın 4’üncü maden sahası olarak belirlendiğini aktaran Çetin, özellikle tarım ve hayvancılığın çok olduğu bu alanlarda doğa talanın yaşanacağını vurguladı. Üretim krizinde olan ülkelerin doğa talanına açıldığını söyleyen Çetin, Salda Gölünü örnek vererek iktidar eliyle millet bahçesi yapılamaya çalışıldığını belirtti. Munzur Gözelerinde 8 milyonluk bir yatırım ile peyzaj projesinin yapıldığını ifade eden Çetin, sit alanı olmasına rağmen bu çalışmaların yapıldığını dile getirdi.
‘PROJELERİ İNSANLAR İNCELEMELİ VE DAHA İYİ GÖRMELİDİR’
Çetin, maden sahalarının daha çok Ankara Maden İşleri Genel Müdürlüğünün yapmış olduğu saha kapatmaları ve şirketlere peşkeş çekmekle ilgili olduğunu vurguladı. Bir çok alanın çayırlık, yayla ve mera alanı olduğunu belirten Çetin, küçük baş hayvancılıkla bin 200 ailenin yaşam sürdüğünü dile getirdi. Maden projelerinin insansızlaştırmaya sebep olacağını ifade eden Çetin, “Küçük çaplı aş ve iş veriyoruz’ diye birilerine sigorta veya başka bir şey diye insanları emek ve onurlarıyla karşı karşıya getirecekler. Biz buradan çok net söylüyoruz. Bu projeleri insanlar daha iyi görmeli ve incelemelidir. Her şey ticaret değildir. Doğa Munzur dağları, bu alanlar aslında lal olan, gerçekten canlı insan statüsünde olan ama kendini ifade edemeyen, dağlarımız, ovalarımız, platolarımız Munzur Gözlerimiz bizleri vasi olarak görüyor. Biz onlar adına konuşa bilmeli görebilmeliyiz. Geleceği görmeliyiz. Buda var olan durumu kavramakla olur. Birçok arkadaşımız sadece projenin yüzeyini görmüş olsa bile altında neler var görmemiştir. Oradaki mimari, eko sistem nedir? Bunun endemik durumu nedir? Bu noktada Dersimliler, gençleri ve kadınlarına avukatlarına bütün meslek guruplarına seslendiğimiz şudur. Bunu gerçekten kolektif bir algıyla tartışmak, mühendisi, mimarı şehir planlayıcısıyla, özellikle peyzaj mimarlarıyla inşaat ve diğer mimar mühendisleri ile birlikte inanç önderleriyle birlikte tartışmak en doğrusudur. Dersimin tarihi kültürü inancı bunu gerektirir. Bu anlamda doğamıza yapılan saldırılara karşı durmakta ancak birlikte mücadele etmekle olur” dedi.
‘KÖYLÜLER HUKUKİ SÜREÇ BAŞLATSIN’
“Cudi Dersimin kardeş dağıdır” diyen Çetin, Cudi dağları yanıyorsa Dersim’den de ses çıkarmanın önemli olduğunu söyledi. Yağmaya, talana ve orman yangınlarına karşı en yüksek duyarlılığı nasıl Dersim’de gösteriliyorsa diğer bölgelerde de mücadele etmek gerektiğini söyledi. Maden projelerine karşı hukuki süreci başlatmak için köylülere çağrı yapan Çetin şöyle konuştu: “O köylerimiz hızlı bir şekilde baromuza başvuru yaparak hukuki süreci bizimle birlikte takip etmesi gerekiyor. Bugün evet nüfusu 8’de 5 oranda Dersimli varsa 3’ü diğer illerden gelen insanlar olmasına rağmen kalanlarda dünyanın en büyük çevre mitinglerini yapmışlardır. Dersim’in dik duruş sergileyeceğini, onurlu duruş sergileyeceğini kurumları, çevre örgütleri, siyasi partileriyle duyarlı tek tek bireyleri ile sanatçı, yazarlarıyla buna karşı duracağına inanıyorum”
Kaynak:Perperik