Baro tarafından yapılan açıklamada:
"27.02.2020 tarihinde, sınır ötesi operasyon kararı kapsamında İdlib'te bulunan güvenlik güçleri, Suriye ordusunun saldırılarına maruz kalmış, 36 asker vefat etmiş, onlarca asker ise ağır yaralı olarak hastanelere kaldırılmıştır. Anadolu’nun yoksul gençleri bir kez daha savaşın kayıpları olarak baba evlerine tabutlarla dönmüşlerdir. İdlib saldırısında hayatını kaybeden askerlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
Yayılmacı büyük devletlerin savaş alanına çevirdiği Suriye topraklarında Türkiye askerlerinin varlığı bir kez daha tartışmalı hale gelmiş olup, gelinen nokta itibariyle Suriye savaşının başlangıcından bu yana Türkiye’nin Suriye’de meydana gelen gelişmelere karşı almış olduğu askeri ve diplomatik pozisyonunun da gözden geçirilmesi kanaatindeyiz.
Diğer taraftan Türkiye’de bulunan göçmenlerin Avrupa ülkelerine geçişinin serbest bırakılması sonucu ortaya çıkan gayri insani görüntüler özellikle de herhangi bir güvenlik tedbiri olmadan botlarla denizi aşmaya çalışan kadın ve çocuk görüntüleri vicdanın kabul sınırını çoktan aşmış olup bu durumun uluslararası düzeyde hukuki sorumluluğu gerektireceği de bilinmelidirler. Hak ve özgürlükler birliği diye adlandırılan Avrupa Birliği’nin bir ülkesi olan Yunanistan'ın göçmenlere karşı yürüttüğü politikalar da hak ve özgürlüklerin dünya genelinde nasıl büyük bir tehlike altında olduğunu da ortaya koymuştur.
Bir yanda yitirilen canlar, öte tarafta insanlık dramına sahne olan göçmenlerin durumu, Türkiye’nin bir an önce dış politikasını gözden geçirmeye özellikle de dış sorunlarını barışçıl ve rasyonel yollarla çözme yönelimini zorunlu hale getirmektedir. Şiddet sarmalının hiçbir dönemde çözüm olmadığı, insan hayatının her şeyden üstün tutulduğu bir yönetim anlayışı artık kaçınılmaz olandır.
Türkiye’nin dış politikasını gözden geçirerek insan yaşamının en kutsal bir hak olduğunu hatırlanmasını, sınır ötesi operasyon ve Libya, Suriye gibi ülkelerin hattındaki askerlerin geri çekilmesini ve Suriye, Libya gibi halkların kaderi o halklara bırakılmalıdır. Ülkelerinden çeşitli nedenlerle ayrılmak zorunda kalan göçmenlerin insani dramlarını siyasi koz olarak kullanılmasından vazgeçilmesi gerektiğini hatırlatırız" denildi.