Komünist Başkan olarak bilinen Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, kendisinden önce belediyeyi yöneten kayyıma yüklenerek "Belediye 2 yıl durdurulacak şekilde borçlandırılmış, hareket edemiyoruz. İşçi maaşlarını, çalışanların özlük haklarını verecek durumda değiliz" dedi.
Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, kayyımdan sonra belediyeyi çalışamaz hale getiren borçlarla karşı karşıya bırakıldıklarını belirterek, "Belediye 2 yıl durdurulacak şekilde borçlandırılmış, hareket edemiyoruz" dedi. Maçoğlu geleceğe dönük ise "Biz yapmadan bir şeyi yapacağız demeyiz. Önce yapıp sonra konuşacağız" diye konuştu.
31 Mart yerel seçimlerinde Türkiye Komünist Partisinden (TKP) Dersim Belediye Başkanı seçilen ve 'Komünist Başkan' olarak bilinen Maçoğlu Cumhuriyet'ten Tuğba Özer'e konuştu.
Belediye Başkanı olarak göreve gelmenizin ardından neler yaptınız?
Halkla belediye arasındaki ilişkilerin gelişmesi adına duvarları, x-ray cihazlarını ortadan kaldırdık. Bu mesele değerliydi bizim için. İşçilerin geçmiş süreçte üzerlerinde yaratılan korku, kaygı yavaş yavaş ortadan kalkmaya başladı. İl özel idaresine devredilen birkaç park ve belediyeye ait olan mülklerin meclis kararıyla geri alınması sağlanmaya başlandı. Sokak hayvanları için ihtiyaç olan araçlar temin edilmeye başlandı. Mahallelerde kadın, gençlik ve kent etik komisyonları oluşturuldu. Bu komisyonlarla halk meclislerimizi oluşturarak gelecekle ilgili planlamalarımıza bir iki ay içerisinde başlayacağız. Tabii bu süreç içerisinde diğer bütün belediyelerin yaptığı temizlik, su kanalizasyon gibi işler de yapılıyor.
Ovacık modelini Tunceli'ye de taşımayı düşünüyor musunuz?
Ovacık'ta olduğu gibi, toprakları ve doğayı koruyarak ekolojik planlar doğrultusunda üretim alanlarımızı da geliştirmeye başladık. Önümüzdeki dönemle ilgili de bu planlamalar kooperatif üzerindeki üretim güçlendirilerek devam edecek. Bizim bundan vazgeçmeyeceğimizi söylemek istiyorum. Burada da bu üretim ilişkileri gelişecek. Tarıma dayalı çalışmalar olacak. Kuru meyve yapılmasına kadar, bu şehirde üretilen pekmez, reçel, kuru dut gibi 15-16 çeşit ürünün değerlendirildiği ve tüketim kooperatifleri ile pazara sunulduğu bir üretim aracından bahsediyoruz. Artık İstanbul, İzmir, Ankara'nın dışına çıktık. Adana, Mersin, Eskişehir, Bursa, Antalya'da da mağazalar açmaya başladık. Bizim üretimle ilgili politikamız biri kazanırken bir başkasının sömürülmesi şeklinde olmayacak. Biz doğal üretimden vazgeçmeyeceğiz. Bu hem üreticinin hem tüketicinin yediği sağlıklı gıdanın güçlendirilmesi anlamına geliyor. Aradan tefeci ve tüccarı çıkararak çok fazla kar marjı koymadan tüketiciye de biraz daha ucuza sağlamak adına da bir çalışma olacak.
Yerel seçim sonuçları hala konuşulmaya devam ediyor. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye halkı vicdanlı bir halk. Bir belediye alındı ya da kaybedildi diye ülkenin kurtulamayacağını biliyoruz. Ama bunlar toplumun, yönetemeyenlere, üstten bakanlara ve tekçi anlayışta olanlara verdiği bir mesaj. Bu anlamıyla belediyeleri almak değerlidir. Ben yerel seçimlerdeki bu sürecin birkaç ayağının olduğunu düşünüyorum. Türkiye halkının ekonomik kaygıları derinleşti, işsizlik sorunu toplumu artık bunalttı. Sınıf çelişkilerinin derinleştirmesinin bir sonucu olarak görüyorum yereldeki seçim sonuçlarını.
Göreve geldiğinizde belediyenin 68 milyon lira borcu olduğunu açıklamıştınız. Bu borç sizi nasıl etkiliyor?
Gerçekten de kayyımdan sonraki yönetimi çalışamaz hale getiren borçlarla karşı karşıya bırakıldık. Sadece kayyım döneminde 33 milyon lira borçlanmaya gidilmiş. Bu bile belediyenin çalışma alanının engellenmesi ve çalışamaz hale getirilmesi anlamına geliyor. Kayyımlar tarafından yapılan yerlere baktığınızda çok fazla sokağa dokunulmamış, yol yapılmamış. Bazı yerlere park, bahçe yapılmış. Borçlanma da zaten bunlar üzerine.
Başka kamu kurumlarının yapması gereken işler belediye tarafından yapılmış. Örneğin karayollarının ışıklandırılmasının belediye tarafından yapılmış olmaması lazım. Belediye 2 yıl durdurulacak şekilde borçlandırılmış, hareket edemiyoruz. Bırakın onları işçi maaşlarını, çalışanların özlük haklarını verecek durumda değiliz. Ama biz buna dair birkaç çalışma planlıyoruz. Önümüzdeki günlerde bunları açıklayacağız. Özellikle dayanışma üzerinde bir çalışma yürütmek istiyoruz. Belediyenin de üreteceği projelerle bu iki yılı hareket ettirme gibi bir çabamız var.
Bir de tartışmalara neden olan tabela meselesi var. Bu konuda son durum nedir?
Bu süreç meclisimizin iradi çalışmasıydı. Türkiye kamuoyunda Dersim meselesine dokunulduğunda gözlerden ateş çıkıyor. Bu bizi birbirimizden uzaklaştıran bir anlayışa götürür. Tersine biz sosyalistler dünyadaki ülkelerin sınırlarının kalkmasını istiyoruz. Dünya haklarının birlikte yaşamasını istiyoruz. Bir halk kendisini inancıyla, diliyle, kültürüyle yaşadığı şehrin ismiyle nasıl görmek istiyorsa aslında böyle bakmaz lazım. Uzakta durup eleştirerek olmayacağını hepimiz biliyoruz. Bu mesele de böyle biraz, halkın genel talebi. Kamuoyunda farklı yerlere çekmeye çalıştılar ama bu oyunlara gelmeyeceğimizi söylemek isteriz.
Son olarak yakın zamanda hayata geçirmeyi planladığınız başka projeler var mı?
Belediye kendi işlerini zaten yapacak. Kent estetiğini, kültürel çalışmalarını yapacak. Bu zaten belediyenin görevi. Biz belediyenin yapması gereken asli çalışmalar dışındakileri önemsiyoruz. Ve onu da kendi göreviymiş gibi görmesini. Bu anlamda önümüzdeki dönemi göreceksiniz. Biz yapmadan bir şeyi yapacağız demeyiz. Önce yapıp sonra konuşacağız.