Üniversiteyi okumak için gelmişlerdi. Tunceli Üniversitesini, Tunceli’yi tercih etmişlerdi. Çıkıp geldiler. Kaydoldular. Tunceli’ye ilk kez gelmişlerdi. Gelmeden çok merak ettikleri kenti heyecanla gezdiler. Gezip gördükçe şaşkınlıkları arttı. Gazetelerde okudukları, kulaktan duydukları kentte benzemiyordu. İki akarsuyun içinden geçtiği kent bir doğa harikasıydı. Kıyısına serpilmiş çay bahçelerinde oturup, Munzur Dağlarından gelen Munzur Suyunun çevresine yaydığı serinlikte söylediği şarkıları dinlediler.
Akşamın serinliğinde Seyit RIZA Parkındaki özgürlük ortamında Seyit RIZA ile hatıra resmi çektirdiler. Parktaki ziyaretçilerle dost olmuş parkın kalıcı sakinleri, bizim aşağıladığımız insanlar için kullandığımız adı taşıyan sevimlilerle tanıştılar. Onlar, parka gelen her yabancıyı, kendi duyumları ile algıladıklarından hemen tanırlardı. Uzaktan bakarlardı. Kendileri için iyi sinyaller alırlarsa yanaşırlar. Koklayarak, ‘hoşgeldin.’ derlerdi.
Avrupa benzeri modern toplum, modern yaşam şaşkınlıklarını artırmıştı. Adeta bir mozaik toplumu ile karşılaşmışlardı. Her renkten, her giyim kuşamdan insan ve yaşam onları büyülemişti. Kültür zengini bir kentte geldiklerini anlamışlardı. İsabetli bir tercih yaptıklarına inanıp sevinmişlerdi.
Kalacakları yer aramaya çıktılar. Yurt bulamadılar. Kalacak ve kiralayacak ev bulamadılar. Özel yurt bulamadılar. Başvurmadıkları ve çalmadıkları kapı kalmadı.
Okumak için gelmişlerdi. Kalacakları yerleri yoktu. Sürekli otellerde kalacak paraları da yoktu. Çaresizlerdi. Başvuracakları yer ve yapacakları bir şey kalmamıştı.
Okumak için geldiği kentte, yanı başlarında sayılacak kadar yakınlarında bombalar patlamıştı. Korkmuşlardı.
Okumaktan vazgeçip bırakıp gideceklerdi. Öylede yaptılar.
Bırakıp gittiler.
+ + +
Yanında Tunceli Üniversitesini kazanmış. Kalacak yerleşecek yer bulmadığı öğrencilerle yanıma gelen okurum. Deyim yerindeyse üzüntüsünden burnundan soluyordu. Yüksek sesle ‘minareyi çalan kılıfını uydurur. Arkadaş.’ diyordu. ‘Üniversitemize 4000 öğrenci kayıt yaptırıyor. Yarısı açıkta kalıyor. Kalacak yer bulamıyor. Kaydedeceğin öğrenciyi açıkta bırakmayan, çekip gitmelerine izin vermeyen hazırlıklarını yap ve tedbirlerini al. Neden hala yetecek yurtlar yapılmıyor. Neden İlin ileri gelenleri, Vali, Belediye Başkanı, Üniversitenin Rektörü, Sanayi Ticaret Odası Başkanı, Sivil Toplum Örgütlerinin temsilcileri, İşadamları, biraraya gelip bir çözüm bulmuyorlar. Sizden rica ediyorum bu söylediklerimi yazınız. Bu çağrımı yapınız. Bu çocukların perişanlığı bizi de perişan etti.’ diyerek tepkisini dile getirdi. Söz verdiğim gibi söylediklerini aynen yazdım.
Bir başka okurum, Üniversite ilgili bir yazım için internette yazmış. YURTKUR Genel Müdürlüğüne başvurarak Tunceli’de niçin öğrenci yurdu yapılmadığını sormuş. Aldığı cevapta 500 kişilik yurt için gerekli arsanın temin edildiğini, ihale aşamasında olduğu cevabını almış. Hala yapımına başlanıp başlanmadığını merak etmiş.
Bir başka okurum, ‘Üniversitesi olmayan ilçelere bile yurt yapılırken, bizim Üniversitesi olan ilimize neden yurt yapılmaz.’ diye sormuş.
Bir başka okurum, ‘İşadamlarımız kolayından çok para kazanmak istiyorlarsa yurt yapsınlar.’ diyor.
Bir başka okurum, ‘Bizim bu Dersimli İşadamlarında hiç Dersim sevdası yok mu? Birazda Dersim için bir şeyler yapsalar zarar mı ederler.’ diyerek onlara Dersimde yurt yapmaları için çağrıda bulundu.
Bir başka okurum, Tunceli Belediye Başkanlığına Cenaze arabası alıp gönderen TUNCELİLER DESTEK EĞİTİM VE SAĞLIK VAKFI arsa sağlanması halinde bir öğrenci yurdu yapıp bağışlamayı teklif etmiş. Teklif, bir başka ile atanan eski valimizle, Üniversitemizin Rektörüne yapılmış. Teklife çok sevinen eski Valimiz Arsa bulunamadığı için olacak ki, bu güzel teklife olumlu cevap verilememiş. Eğitim Öğretime önem veren, eğitim, öğretim konusunda oldukça duyarlı olan yeni Valimizin, bu önemli sorunumuzun çözümünde gerekli desteği vereceğine inanıyoruz. Var olan belediye arsaları geçmişte yağmalandığından böyle hayırlı bir iş içinde arsa bulunamamış. Şehrimiz, çevresini kuşatan ormanlara doğru yayıldığından, şehrimizin içindeki orman alanları, şehrimizin arsaları konumuna gelmiştir. Böyle hayırlı bir teklif için Orman İşletme Müdürlüğümüz eğitim öğretim için tereddütsüz gerekeni yapmalı. Öğrenci yurdu yapmak isteyen hayırseverlere, kurumlara arsa tahsis etmelidir.
Onlar, bizim bacasız fabrikamızın işçileriydi. Şehrimize zenginlik katmak için gelmişlerdi. Fabrikanın yeterli lojmanları, kalacak yerleri olmadığından,
Geldikleri gibi gittiler.
+ + +
Yazıma noktayı koymak üzereydim ki. Tanıdık bir yüz geldi. ‘Hocam: “Üniversitemize kaydını yaptırmış 3 kızımız var. Kalacakları bir yer bulamadık. Bize yardımcı ol.’ dedi. Acı acı güldüm. Çünkü hemen hergün aynı çaresiz öğrencilerle karşılaşmam beni ziyadesiyle üzmekteydi.
Bizim konuşmamızı dinleyen bir başka okurum: “Üniversiteye kaydolmuş kalacak yer bulamayan öğrenciler çok zor durumda. Bunu fırsat bilenler pansiyon adı altında bir odayı 4 kişiye bölüp bin liraya vermişler. Fahiş fiyatla öğrencilere kiraya verenler var. Bunları önlemek için mutlaka yeterli kapasitede yurt yapılmalıdır.’ diyerek hemen herkesin paylaştığını dile getirdi.
Tanıdık yüzün kiralık bir yer aradığı kızlara yer bulunamazsa onlarda, bırakıp gidenler gibi
Bırakıp gideceklerdi.
Fikri TAŞ
*Sitemizde yayınlanan köşe yazılarının sorumluluğu yazarlarına aittir.