“Alayına tiyatro” söylemiyle tiyatro cephesindeki yerini alan Janti Tiyatro’nun oyunu “Yollu”, barış gelini Pippa Bacca’nın ölümüne sebep olan alt fotoğrafı kadrajlıyor Hazırsanız, bu ‘kederli komedi’nin işaret ettiği dünyaya açılıyoruz!memisbetul@gmailcomŞimdi nereden başlasam da mevzunun çorap söküğü gibi söküleceği ilmiğini bulsam ve akabinde önünüze ser(ebil)sem!? Bu yaşaya yaşaya bitiremediğimiz evrende, cümleye varınca küfre düşülen, yapılınca da adeta seyre dalınan manalar-eylemler-konular var Bilirsiniz işte… Bunlardan sadece bir tanesiyle Nisan ayını, Mayıs’a bağlamak istedim (ki pek manidar zamanlardayız, iki cihanı da kurtaralım derken, batıyoruz mu ne?!), bahar rehavetine kapılıp da insanlığımızdan çıkmayalım niyetine!Hadi üşenmeyelim de beyin loblarımızı biraz olsun çalıştıralım Can-ım memleketimde, diğer tüm yaşanmışlıklar gibi, birazdan anlatacağım bu mevzuda manşetteki yerini aldı ve sonrasında pek hızlı tüketimimizden olsa gerek, yerini sıradakilere savdı ve unutuldu Yahut acıyı derininde yaşayanlar unutmadı, unutamadı da bizler önümüze konan lokmalara daldık, diyelim Bir üstadın da deyimiyle unutulan sadece bu konu değildi ki, bununla birlikte, dünya barışı ve insan haklarıydı bir bakıma… Hoş, bizler bugüne kadar neleri es geçmiş ve ertelemiştik dimi ama?!(Ne diyordu üstat -Sezai Karakoç-; “İri buğday tanelerinin trenleri yürüttüğünü bilmeyiz / Biz yangında koşuyu kaybeden atlarız…”)PİPPA BACCA…“Pippa Bacca olarak bilinen İtalyan sanatçı Giuseppina Pasqualina Di Marineo ve sanatçı arkadaşı Silvia Moro, 8 Mart 2008’de, Milano’dan barış ve güven mesajı vermek amacıyla gelinlikle yola çıkmıştı İki sanatçı, Balkan ülkeleri ve Türkiye üzerinden karayoluyla otostop yaparak Tel Aviv’e ulaşmayı hedefliyordu 31 Mart’ta İtalya'daki arkadaşına cep telefonundan kısa mesaj göndermesinin ardından Bacca'dan haber alınamamıştı Bacca’nın cesedi, Gebze ilçesi, Tavşanlı Köyü Ballıkayalar Mevkii’nde, birlikte görüldüğü hırsızlık suçlarından sabıkalı Murat Karataş’ın yer göstermesi üzerine çıplak ve toprağa gömülü olarak bulunmuştu”YARASI OLAN GOCUNUR!Hatırladınız değil mi?! Son model modernliğimize ve teknolojimize rağmen, sol yamaçta, iki dirhem bir çekirdek çırpınan cevheri hissedebildiniz mi bari?! Kusuruma bakmayınız, aklı her daim başında olan, sadece tiyatroda dikize yatıp, hayatı dikizlemeyi değil de yaşamayı onurlu gören pek kıvamında okur, bundan sonra söyleyeceklerim veya yutkunmalarım ilk önce kendimedir, sonrasında zaten yarası olan gocunur… Şimdi sıralayacağım tanımları – mevzuları – fenalıkları, ‘kimler yapıyor bunları, şaşırıyorum’ diyenlerdenseniz, reca edicem silkeleniniz ve kendinize geliniz! ‘Ben, sen, o, biz, siz, onlar’ değilse?! Bunları yapanları geçtim hadi, izleyenler kim öyleyse?!‘Tecavüz’, ‘şiddet’, ‘cinsiyet ayrımcılığı’ ve insana dair her varsa, kısaca aklınıza saçma yahut tuhaf gelen her şeyde, “cık cık”lamalar, “ayıplama”lar, “olur mu ama”lar, hele ki “sizi gibi ahlâksız”lar gibi diyalogları, pek bir rahat ağzından çıkararak nidalananlar… TV yahut internette (araştırma raporları ortaya koyuyor; internette en çok neleri takip ettiğimizi, pek de belgesel hafızı olduğumuz söylenemez) gösterilen tüm bu jargonların eyleme düşmüş hallerini, en ön safhada izleyenler (Bu nasıl bir yürektir?! Usta, hadi gel de sol yamaçta çırpınan cevheri karaya bağlama?!) Dünyada ne için yapıldığını adımız gibi bildiğimiz kanlı savaşları, ırk-cinsiyet-din ayrımcılığında katledilen insanları, bebeklere-çocuklara tecavüz edenleri, 13 yaşında bir çocuğu 70 yaşında bir adama peşkeş çekenleri, TV başında yahut yazılı mecmuada, çekirdek çitleyerek okuyanlar-izleyenler, her katıksız vukuatta en önde eyleme koşanlar (bir de kendini devrimci yahut mücahit olarak servis edenler var, onlara hiç girmiyorum bile…) ve sokakta vuku bulan trafik kazasını, son sürat, son teknoloji cep telefonuna çekenler… Hasır altı edenler, el birliğiyle ört bas edenler, göz yumanlar, ses etmeyenler kısaca sadece İZLEYENLER… Yıl 2012 ama, ‘1984’ ve ‘Cesur Yeni Dünya’ arasında bir yerde, araftayız gibi?! Nedersiniz? (Es notu Üstadın (Ferhat Uludere) sözünü dinliyorum üç noktalı bırakıyorum tüm cümlelerimi-anlaması kolay, tüketimi pek bi temiz olsun niyetine!)YOLCU MUYDU, YOLLU MUYDU?!İnsanoğlu olarak, ‘izlemek eylemi’nde uzun süredir konuşlandığımıza göre, yolculuk başlangıcında, internet sitelerinden “Beraberimizde yolculuk boyunca üzerinde birikecek tüm kirlerle birlikte götüreceğimiz tek elbise beyaz gelinlik olacak” diyen Pippa Bacca’nın Türkiye ayağında bir kamyoncunun tecavüzü ve boğması sonucu son bulan hazinli hikâyesini, “alayına tiyatro” mottosundan seyreylersek de pek ayıp etmiş olmayız sanırım Tüm dünyaya haykırmaya çıkmışlardı dünya barışını ve o dünya barışı bu topraklarda yok mu sayılmıştı?! Yoksa zaten bizim hâlâ gözlerimiz açılmamış, kafalarımız ayılmamış mıydı?! Bacca, “yolcu muydu, yoksa yollu muydu?” İşte Pippa Bacca’nın ardından tiyatroya yansıyan hüznü…ALAYINA TİYATRO – JANTİ‘Alayına tiyatro’ söylemiyle yola çıkan Janti Tiyatro ekibinin “Yollu” isimli oyunu, tecavüzü yaratan koşulları ‘barış gelini’ne tecavüz eden ‘kamyoncu’ üzerinden görünür kılmaya çalışmış “Yollu” anlamının alt metnini ise “hem bir yola sahip olma, hem de bir yoldan sapmış olma” sözleriyle açıklayan Ali Ömür Ulusoy'un yazdığı, Bülent Çolak’ın yönettiği oyun, kendi tabirleriyle “kederli bir komedi” ortaya çıkarmışAli Savaşçı, Bülent Çolak, Serap Matyaş, Volkan Keleş ve Çiçek Acar'ın rol aldığı oyuna Fırat Tanış, Ahmet Kaynak ve Ömer Uğur da sesleriyle eşlik ediyor Kıvamında oyunculuklara diyecek bir sözüm yok, eyvallah! Hele ki Ali Savaşçı ve Serap Matyaş’ın performansıyla oyunun limiti biranda yükseliyor Gerçek bir hikâyenin bu şekilde sahnede cereyan etmesi, hafifinden katmerleşen faniliğinizi yormuyor da değil… Böylesine utanç bir konunun sahnede, bu şekle büründüğünde, gülmek durumu insana fena dokunuyor (Hayat devam ediyor demek saçma, insanlığımdan utandım bu derece! Bir fani olarak “kamyoncu”nun sonuna da üzülmedim dersem yalan olur!)Sadece erkek söylemin yahut bir cinsin diğer cinse tecavüzü değil oyunda anlatılan, toplumsal bilincimizi ve belki de acıdır, ikiyüzlülüğümüzü Pippa’ya tecavüz eden kamyoncu üzerinden göstermeye odaklanıyor Üstelik tecavüzü, mağdurun gözünden değil, doğrudan tecavüzcünün gözünden gösteriyor “Avın avcıya, avcının ava dönüşümü Erkeğin kadına, hayvanın insana dönüşümü”ACI BİR KAHKAHA“Aslında bizim anlattığımız ne Pippa Bacca ne Ortadoğu’da olanlar, bu iki durumun tecavüz gerçekliğinde benzer olması… Tecavüzün sadece bir cinsin diğer cinse değil, toprağa, bedene, düşünceye kadar hayatın her noktasında olabileceğine dair… Kendimizi kayırmadan el birliğiyle toplumsal cinsiyeti nasıl yarattığımızı göstermeye çalışıyoruz… Oyundaki karakterler ise bir vücudun organları gibi düşünülmüş Kamyoncu ise bu vücudun cinsel organı, yani penisi oluyor Tecavüz, Kamyoncu aracılığıyla işlenmiş toplumsal bir suç olarak çıkıyor karşımıza Bizim penisimiz olarak” Diyor ve ekliyor Janti ekibi; “Olayı trajikleştirip ajitasyon yapmak yerine, insan varoluşunu sorguluyor ve dünyadaki ‘kadın’ ve ‘barış’ kavramlarını tartışmaya açıyoruz Absürd, grotesk, fantastik bir açılım bu Varoluş komedisiyle dolu, acı bir kahkaha! Biz hâlâ bir şeylerin değişebileceğine inanıyoruz Bu yüzden bir değişim hikâyesi anlatıyoruz Ve bunu da değişik bir yöntemle anlatıyoruz Çünkü dünyanın değişmesini istiyoruz” Eğer çok istersek, değişir dünya ve dünyalarımız, neden olmasın! “İri buğday tanelerinin trenleri yürüttüğünü bilmeyiz / Biz yangında koşuyu kaybeden atlarız…” dese de üstat, şimdilik üstadın “Şadamar” şiirinin fonunda, Janti’nin “Yollu’sunun güzergahında devam!Oyun programı için http//wwwjantisanatcom/
Biz yangında koşuyu kaybeden atlarız…
Haberturk.com kültür sanat yazarı Betül Memiş yazdı...
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Kahraman Kardeşler’den “Denizde Boğulan”Metin-Kemal Kahraman’ın “Sümbülteber” isimli albümünün dördüncü şarkısı “Denizde Boğulan” dinleyiciyle buluştu.
Sancaktepe Belediyesi iftar sofrasını deprem bölgesinde de kurduSancaktepe Belediyesi, "asrın felaketi" olarak nitelenen Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen Malatya’nın Doğanşehir bölgesinde kurduğu iftar sofrası ile depremzede vatandaşlara iftar yemeği ikram etti.
Depremzedelere moral tiyatrosuEmekli astsubaylar deprem bölgelerinden Samsun’a getirilen depremzede aileler için moral tiyatrosu düzenledi.
Ağrı’da 59.Kütüphane Haftası etkinliklerle kutlanıyorBu yıl tüm Türkiye’de olduğu gibi Ağrı’da da 59. Kütüphaneler Haftası ‘Kütüphaneler İyileştirir’ teması ile kutlanıyor.
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim