• BIST 9129.66
  • Altın 2940.718
  • Dolar 34.4659
  • Euro 36.3751
  • İstanbul 19 °C
  • Ankara 10 °C
  • Tunceli 10 °C

BİZİM İLE KİM HELALLEŞECEK?

YILMAZCAN ŞARE

94’lü yıllarda boşaltılmış bir köyde doğdum ben. O köy Dersim’e bağlı Nazımiye ilçesinin bir köyü. Dokuzkaya / Markasor köyü. Hiç unutmam bir kış kapısıydı. Köye gelen askerler burayı en kısa zamanda terk edeceksiniz diyorlardı. Köylülerimizden Zeynel amca komutanım nereye gideceğiz bu kış kapısında? Devletimiz barınmamız için bize bir yer veriyor mu? Deyince komutan “Onu ben bilemem ama burayı bir an önce terk etmeniz lazım” dedi. Zeynel amca itiraz edip karşı çıkınca komutan hiddetlenerek “kes sesini.” deyip üzerine yürüdü. Köylüler korkudan seslerini kestiler. Onca yaşanmışlıklar, anılar, hatıralar, harcanmış ömürler bir çırpıda komutanın sert sesine çarpıp ateşe düşmüştü. Yeri yurdu olanların verilen bir emir ile yurtsuz kalmalarının öyküsüydü bu. Kolaydı terk edeceksiniz demek. Ama nereye ve nasıl? Ya da suçu neydi bu insanların? Neden göçe zorlanıyorlardı? Bunun bu gün bile hala net bir cevabı verilebilmiş değil. Otuz yıl yasaklı kaldıktan sonra bu yıl yasağı kaldırılan bu köy, komutanın boşaltın baskısından sonra mecburi boşaltılmış, ardından ise uçaklar ile bombalanmış ve taş taş üstünde kalmamış bir köy… Hala ne yolu var ne de elektriği. Bu teknoloji çağında bir utanç abidesi gibi duruyor Dokuzkaya köyü. Bu ülke bizim ve bizler bu ülkenin vatandaşlarıyız. Bu ülkeye vergi verip askerlik yapıyoruz. Otuz, otuz beş yıldır yaşadığımız bu yıkımın hesabını kim verecek bizlere? Hem maddi hem de manevi kayıplarımızı kim ya da kimler karşılayacak? Bizlerden kim ya da kimler helallik isteyecekler? Evlerimiz harabe, bağlarımız, bostanlarımız harabe. Tarlalarımızı çalı çırpı bürümüş. Hala bu çağda araba yolu getirilmemiş, elektrik yok. Devlet imkanlarından zerrece yarar görmemiş bir köy. O yüzden birileri çıksın ya bize; evet bizim vatandaşlarımızsınız kusura bakmayın üzgünüz. Bu köye gerekli hizmetleri getirip yaralarınızı saracağız desin. Ya da yok arkadaş bu köy bizim köyümüz değil. Gidin derdinizi Marko Paşa’ya anlatın desin. Bizler de bilelim ne olduğumuzu. Bu köy aynı zamanda şair Cemal Süreya’nın da köyü. Türk edebiyatında devrim yapmış bir şairin de köyü. Eğer sağ olsaydı ne söyler ne yazardı onu da merak ediyorum doğrusu. Köye ulaşım için tahta bir köprümüz vardı o yıkımdan önce. Kolluk güçleri o köprüyü de kesip ortadan kaldırdılar. Şimdi Pülümür nehrinden karşıya geçmemiz için nehirde suya girerek karşıya geçmemiz gerekiyor. Bunca yıkımdan sonra henüz bir tahta köprümüz bile yapılmış değil. Varın gerisini siz düşünün. Kendinizi bizim yerimize koyun. Empati yapın bakalım. Aynı yıkımı siz yaşamış olsaydınız duygularınız ne olurdu. Biz yine kin gütmüyor, öfke barındırmıyoruz. Tek talebimiz açılan bu yaraların bir an önce sarılması. Sayın Kılıçdaroğlu iktidar olduklarında insanlar ile helalleşeceklerini söylüyor. Peki, bizim ile kim ya da kimler helalleşecek?

Bu yazı toplam 27343 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim