Bir daha roman yazmayacağını açıklayan Tuna Kiremitçi, “Selanik’te Sonbahar” ile yeniden buluştu okurla “Hikaye tarafından ayartıldığı” için kendi yasağını delen Tuna Kiremitçi ile “Selanik’te Sonbahar”ı ve romanın konusu gereği siyasi atmosferi konuştuk GAZETE HABERTÜRK / ÜMRAN AVCISunuşta “Yazı hayatımın en farklı deneyimlerinden oldu” dediğiniz hikâye nasıl çıktı ortaya? 90’ların ortasında üniversitede öğrenciyken şair ve tiyatro adamı Tarık Günersel’in İstanbul Bienali’ne sunulmak için hazırlanan kısa bir metnini okumuştum Mustafa Kemal’i kimsenin hatırlamadığı bir gelecekte geçiyordu metin Mustafa Kemal’in hatırlanamayış sebebi bilinmeyen bir etkenden ötürü 16 Mayıs günü Samsun’a hareket edememesiydi O zaman çok merak etmiştim, ne olmuş olabilir ki Bandırma Vapuru’na binemesin Sonra bu orada kaldı, bir hikâye haline getiremedim Unuttuğumu zannettim zaman içinde ama zihnimde yaşamaya devam etmiş 2000’li yılların başında Osmanlı’nın “cihanşümul” rock yıldızı Atilla karakteri aklıma geldi Bu iki nokta arasında bir evren kuruldu birdenbire Biraz da benden bağımsız bir şekilde gelişerek kendi ayrıntılarına ve karakterlerine kavuştu Daha önce böyle bir yazı deneyimi yaşamamıştım Romana veda etmiştiniz Aslında roman yazmayı düşünmüyordum uzun bir süre için Bunda samimiydim de Yani roman yazmak gibi bir düşüncem yoktu Fakat bu öykünün gelişimini durduramadım açıkçası Ben de hikâye tarafından ayartılarak oturup yazmaya başlamış buldum kendimi Daha önceden “artık yazmayacağım” demek sizi rahatsız etti mi? İnşallah kimse hatırlamaz diye düşünüyordum ama sormuş olduğunuz için teşekkür ederim O dönemde öyle düşünüyordum Onun da kayıtlara geçmiş olmasında bence mahsur yok Kaldı ki, romancılığa geri dönüp dönmediğimi de bilmiyorum açıkçası Bu romanı yazdım ama bu çok özel şartlarda yazılmış, biraz beni baştan çıkarmak suretiyle yazılmış olan bir roman Şunu da bir kez daha anladım ki, gerçekten kendimi mutlu hissettiğim anlar benim roman yazdığım anlar Kitap insana “Atatürk oldu da ne oldu?” sorusunu sorduruyor Hatta Paşa’nın mektuplarını herkes kendisine bırakılmış hissiyle okuyor Biraz onu yaratabilirse kitap, derdimi anlatmışım demektir aslında Evet 1923 Cumhuriyet’inde yaşamıyoruz 2002’de yeni bir Cumhuriyet konsepti kuruldu Önemli olan benim yakın tarih içerisindeki konumumun farkına varışımdı birdenbire Artık kapanmış bir dönemin artığı olduğumu fark ettim Ve bu daha önce olmayan bir tarih bilincine yol açtı Bu öyküyü yazma motivasyonunu da biraz ordan aldım Ama neticede bunlar için yazılmaz bir roman Bir roman bence bir aşk öyküsü olduğunda yazılır Benim için de bu bir aşk romanıdır Bugüne kadar “aşk romanlarının yazarı” denilmesine, “hayır ben aslında siyasi roman da yazarım” çıkışı da olabilir mi bilinçaltınızda? Bence “Yolda Üç Kişi” bundan daha siyasi bir kitaptı Ama demin bahsettiğim döneme denk geldiği için kimse üstünde durmadı Aşk romanı yazmaktan bir şikâyetim yok Hatta diyebilirim ki, bu benim yazdığım ilk aşk romanı Gerçekten Bugüne kadar yazdıklarımın aşk romanı olduklarını ben hep başkalarından öğrendim Ama ilk defa romantik bir şey yazmak, kasten romantik olma maksadıyla yazdığım ilk roman “Selanik’te Sonbahar”dır Romantizmi bir mesele haline getirmek istedim Kitapta romantizmin artık gözden düştüğünden dem vuruyorsunuz Yani tarih öncesi bir varlıkmış gibi davranılıyor Ben romantik olmalıyız diyorum Mustafa Kemal de o romantizmin simgesidir zaten 1923 ruhu o romantizmle yaratılmıştır ve biz o ruh sayesinde bugün hâlâ bütün sorunlarımıza rağmen Türkiye olarak ayaktayız Bugün çok maddiyatçı bir dünyada yaşıyoruz Nefes nefese koşturup dururken de kimsenin romantik olacak hali kalmıyor Bu da bizi egoistleştiriyor ve içimizde bir boşluk doğuyor 'YAZMAK BİR TERAPİ DEĞİLDİR'“Romanlarda bile asıl olaylar, roman karakteri arasında değil yazarla okuyan arasında geçer” diyorsunuz Her roman yazarla okur arasında bir oyundur Yazarların yazarken bunu unutmamaları gerekir Çünkü yazı yazmak bir terapi değildir Yani ruhsal sorunlarımızı çözmek, zaman geçirmek, içimizi dökmek için yazamayız Özgün ve başkasının söylemediği bir söze sahipsek yazmalıyız kitabı Ve kitabı sevgilinize ithaf ettiniz Kitabı yazma konusunda yüreklendiren o oldu Türkiye tarihi konusunda detay da bilmemesine rağmen bir romancı olarak konuyu çok ilginç buldu Ve bunu mutlaka yazmam gerektiğini, bunu yazarsam mutlu olabileceğimi söyledi Beni cesaretlendirdi Ben de ona ithaf edebileceğim kadar güzel bir roman yazmaya çalıştım 'BENİ KADINLAR BÜYÜTTÜ' Sizi en çok hayatte ne büyüttü? Aşk, baba olmak, yazarlık? Kadınlar büyüttü Yazı da bunun seyir defteridir aslında “Çocukluk kokudur” diye bir cümle vardı kitapta Eskişehir sokaklarındaki at tezeği kokusu, Porsuk kıyısında bisiklete bindiğimiz zaman duyduğumuz zaman toprak kokusu ve yatılı okulun yatakhanelerindeki rutubet kokusu Roman kahramanı rock yıldızı, “Gösteri dünyasında kadınlar seni seviyorsa olay bitmiştir” diyor Yazı dünyasında sizin kemik okur kitleniz kadınlar mı? Roman 19 yüzyılda kadınların okuması için geliştirilmiş bir tür Haliyle bütün dünyada kadınlar tarafından okunması çok normal 'ÂŞIK OLMADAN SEVİŞENLER' Bir eleştiriniz var, gezegende âşık olmadan sevişenlere bulaşan bir virüs olduğundan bahsediyorsunuz romanda Yalnızlık Evet yalnızlığın kendisi böyle bir virüs Bugün seks bir jimnastiğe dönüşmüş durumda insanlar arasında Romantizm çocuksu bir saflık olarak algılanıyor Aslında buna duyulan ihtiyacın kimse ne olduğunu fark etmiyor Bence Mustafa Kemal bir romantizmin eseridir Türkiye Cumhuriyeti bir romantizmin eseridir Ve bunu kaybettiğimiz için pek çok şeyi kaybettiğimizi düşünüyorum
'Bu benim yazdığım ilk aşk romanı'
Edebiyat Söyleşileri: Tuna Kiremitçi
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Kahraman Kardeşler’den “Denizde Boğulan”Metin-Kemal Kahraman’ın “Sümbülteber” isimli albümünün dördüncü şarkısı “Denizde Boğulan” dinleyiciyle buluştu.
Sancaktepe Belediyesi iftar sofrasını deprem bölgesinde de kurduSancaktepe Belediyesi, "asrın felaketi" olarak nitelenen Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen Malatya’nın Doğanşehir bölgesinde kurduğu iftar sofrası ile depremzede vatandaşlara iftar yemeği ikram etti.
Depremzedelere moral tiyatrosuEmekli astsubaylar deprem bölgelerinden Samsun’a getirilen depremzede aileler için moral tiyatrosu düzenledi.
Ağrı’da 59.Kütüphane Haftası etkinliklerle kutlanıyorBu yıl tüm Türkiye’de olduğu gibi Ağrı’da da 59. Kütüphaneler Haftası ‘Kütüphaneler İyileştirir’ teması ile kutlanıyor.
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim