Büro Emekçileri Sendikası Tunceli Temsilciliği tarafından yazılı bir açıklama yapıldı.
Yapılan açıklamada şunlar kaydedildi:
Geçtiğimiz yıl 7 Ağustos tarihinde AKP’nin iktidarda olduğu 12 yıl boyunca hormonlu bir şekilde büyütülen Memur Sen’le AKP arasında tarihe bir ibret vesikası olarak geçen bir toplu sözleşme imzalandı. Bizzat Başbakanın talimatı ile bayram öncesi memurlara müjde olarak sunulan toplu sözleşme, tarihimiz açısından ilklerin yaşandığı bir süreci de beraberinde getirmiştir.
İmzalanan toplu sözleşme iki yılı kapsamaktadır, enflasyon farkı ödenmesi mutabakatta yoktur, 2014 yılı için seyyanen 123 TL zam yapıldığından ilk defa kamu emekçileri 2014 Temmuz ayında zam alamamaktadır, 2015 yılında verilecek yüzde 3+3 zammın bir yılın enflasyon farkını bile karşılamayacağı ortadadır. Yine iki yıl için imzalanan toplu sözleşmede kamu emekçilerinin maaş artışı dışında hiçbir sorunu ve talebi gündeme bile getirilmemiştir. Memur Sen hükümetin teklif ettiği artışın daha da altında bir artışa imza atarak sendikal mücadelede kara bir leke olarak tarihteki yerini almıştır.
Oldu bittiye getirilerek imzalanan toplu sözleşmeye karşı Konfederasyonumuz KESK öncülüğünde İnsanca Yaşam Demokratik Türkiye talibe ile 4 koldan başlattığımız Anakara yürüyüş, Ankara sokaklarında emniyet güçlerinin tazyikli su ve gazlı saldırısı ile bozulmak istenmiştir. Her fırsatta tekli iş sözleşmesi ve satış sözleşmesi olarak ifade ettiğimiz toplu sözleşme sürecine karşı 19 Aralık 2013 tarihide satış sözleşmesini kabul etmiyor, bütçeden hakkımızı istiyoruz talebi ile yüz binlerin katıldığı grevi hayata geçirdik. Devam eden süreçlerde bordro yakma eylemleri, basın açıklamaları vb etkinliklerle tepkimizi ve taleplerimizi hep sıcak tutmaya çalıştık.
Türkiye bu gün bir ilki yaşıyor, evet tarihte ilk defa Temmuz ayında kamu emekçilerine zam yok! Kamu emekçilerine 2014 yılı için verilen 123 TL seyyanen zam yılın ilk altı ayında enflasyonunu altında kalmasına rağmen enflasyon farkı da yok. Enflasyon hesaplamalarının emekçilerin hayatının gerçekler ile örtüşmediği ve vergi adaletsizliğinden kaynaklı gelir kayıplarımızı da göz önüne aldığımızda kamu emekçilerinin gelir kayıplarının görünenden daha çok, daha fazla olduğu gün gibi ortadadır.
Gelir düzeyimizin yoksulluk sınırının altında yer aldığı bir süreçte AKP iktidarı tahammül sınırlarımızı zorlamaya devam etmektedir. Bugün TBMM genel kurulunda görüşülen adı torba içeriği zorba olan yasa ile ülkemiz bir bütün taşeron cumhuriyetine dönüştürülmekte, doğanın talan edilmesinin önü açılmakta, özelleştirme uygulamalarının önündeki yargı engelleri ortadan kaldırılmalıdır. Cumhurbaşkanlığı seçimi ile Türkiye hızla tek adam rejimine doğru sürüklenmektedir.
Kamu hizmetlerinin hızla piyasalaştığı, sosyal devletin yerini, hayırsever devletin aldığı ve toplumun kutuplaştırıldığı bir süreçte kamu emekçileri olarak sadaka değil insanca yaşanabilecek bir ücret ve iş güvenceli talebimizi bir kez daha ifade ediyoruz.
Zorba yasa ile özellikle vergi ve SSK primlerine yönelik çıkartılacak afla AKP hükümeti sermaye kesimlerine ve yandaşlarına bir çok imtiyaz ve mali menfaat getirirken, büro işkolunda bir çok kurumumuzu 3 yıl sürecek yoğun bir ilave iş yükünün altına sokmaktadır.
2012 yılında çıkarılan 666 sayılı KHK ile ortaya çıkan gelir kayıplarımız ortadadır. Kayıplarımıza ilişkin Anayasa Mahkemesi kararları dahil yargı kararlarını uygulamamakta, direnen siyasi iktidar, iş yandaşlarına ve sermaye kesimlerine gelince torba dolusu yasayı çıkartmaktan geri durmamaktadır.
Bugün büro emekçileri olarak tüm illerde iş bırakarak alanlara çıktık. AKP’nin 12 yıllık iktidarında kamuda yarattığı eşitsizliklere, ayrımcılığa, kadrolaşmaya, güvencesizliğe, hak kayıplarına, istihdam belirsizliğine, baskı, sürgün ve cezalara bir kez daha hayır demek için alanlardayız.
Kamuda en düşük ücret yoksulluk sınırı rakamı olan 3772 TL’ye çıkarılmalıdır.
Açlık sınırı rakamları vergiden muaf tutulmalı, yoksulluk sınırı en düşük vergi diliminden vergilendirilmelidir.
2014 yılı için enflasyon farkı verilmeye başlanılmalıdır.
Enflasyon hesaplamaları hükümetten bağımsız kuruluşlarca hesaplanmalı sendikalarda bu süreçlerde etkin rol almalıdır.
Taşeron çalışma yasaklanmalı, güvencesiz çalışanlar kadroya geçirilmelidir.
Torba yasada kamu emekçilerinin hukuki süreçlerini kısıtlayan maddeler çıkarılmalıdır.
Ek ödemeler emekliliğe esas aylıklara dahil edilmelidir.
Ücret adaletsizliği giderilerek eşit işe eşit ücret verilmelidir.
Kamu alacakları ile ilgili yeniden yapılandırmanın yasallaşması durumunda büro işkolunda yer alıp bu süreçte ilave iş yükü oluşacak kurumlarda 3 yıl boyunca 3 aylık dönemlerde bir maaş ikramiye ödenmelidir.
666 sayılı KHK ile ilgili Anayasa Mahkemesi’nin kararları uygulanmalı, SGK ve İş Kur emekçilerinin ikramiyeleri ödenmelidir.
Mobbing uygulamalarına ve kamuda her türlü ayrımcılığa son verilmelidir.
Kadrolaşmaya son verilmeli, görevde yükselme sınavları adil olmalı mülakat uygulaması kaldırılmalıdır.
SGK’da yıllık, hastalık, refakat ve doğum izinlerinde ek ödemelerde kesinti yapılmasına son verilmelidir.
İş ve meslek danışmalarının kadroya geçişlerindeki ücret kayıplarının tamamı karşılanmalı ve tüm İMD’lere eşit olarak uygulanmalıdır.
İşkolumuzda istihdam açığı kapatılmalıdır.
Yardımcı hizmetli ve mübaşir kadrosunda çalışanların genel idari hizmetler kadrosuna alınmalıdır.
Sendikal faaliyetlerimize yönelik idari ve adli soruşturmalara son verilmelidir.
İl içi ve il dışı sürgünler geri alınmalı, açığa alınan üye ve yöneticilerimiz bir an önce işe başlatılmalıdır.
Kamu binalarının tamamının deprem etütleri yapılarak, depremde risk içerecek binalar bir an önce boşaltılmalıdır.
Engelli personelin çalışma koşullarının iyileştirilerek, engel durumlarına uygun işlerde çalıştırılmaları sağlanmalıdır.