BÜYÜKDAĞ, DERSİMLİ ünlü bir işadamımızın soyadıdır. Soyadı gibi Tunceli Halkının, yakından tanıdığı, Tunceli Halkına yakın, bir iş adamıdır. Onun gibi, zengin olan çok DERSİMLİ çok iş adamı vardır. Bunlardan Ali BÜYÜKDAĞLA, Kazım GÜNTAŞ, Selçuk BOZKURT, Tunceli’yi, Tuncelileri unutmayan ünlü iş adamlarımızdır. Bu üç iş adamı, sürekli Tunceli ile diyalogunu sürdüren, Tunceli’nin sorunları ile ilgilenen, hatta çözen, iş adamlarımızdır. Ali BÜYÜKDAĞLA, Kazım GÜNTAŞ, iş adamları, birçok yoksul ailelerin üniversitelerde okuyan çocuklarına burs vermektedirler. Yaptıkları, inşa ettikleri okullarda yüzlerce örgenci eğitim görmektedirler. Kazım GÜNTAŞIN, yaptırdığı, Tunceli halkına hediye ettiği Kütüphanede bir okul kadar eğitime, topluma, yayarlı büyük bir tesistir. İş adamlarımızdan, Selçuk BOZKURT ta, kurduğu tekstil atölyesi ( küçük fabrikamız.) ile istihdam ettiği çalışanları ile 200 e,yakın aileye ekmek kapısı olmuştur.
Bu iş adamızın dışındaki, Tunceli, kimliğini taşıyan iş adamları, Tunceli’yi, Tuncelileri, tanımayan, Tunceli, Halkına, uzak iş adamlarıdırlar. Doğup büyüdükleri, yurtlarına sırtını dönen, bencil iş adamlarıdır. Tuncelili olduklarını bile inkâr eden iş adamlarıdırlar. Onun için Tunceliler bunları tanımazlar.
Ali BÜYÜKDAĞ, köyünü, köyünün mezarlıklarında yatan yakınlarını unutmamış. Onların adına onların anısına, doğup büyüdüğü köyüne, Bir CEM EVİ ile bir kültür evi, çeşme, inşasını başlatmış. Milletvekilimiz, Hasan GÖYÜLDAR, aradı.’Sayın BÜYÜKDAĞIN, inşasına başladığı cem evini, kültür evini, çeşmeyi, merak ediyorum. Gidip görelim.’Dedi.’Olur. Bende merak ediyorum. Gidip görelim.’Dedim.
Hasan Bey, esi, meslektaşım NURAY Hanımla birlikte, yola çıktık. Gittiğimiz yer, Tunceli Pertek, Elazığ karayolunun, kıyısında, kenarında, eski ismi SORPİYAN, yeni ismi YOLKONAK olan Tunceli’ye yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta, geçmişte, karayolu kenarındaki lokantası ile ünlü, büyük köylerimizden biriydi. İlkokulu bittirdiğimde yatıl okul sınavlarına Tunceli’de katılmak için köyden yaya olarak SORPİYAN Köyüne gitmiştik. Orada Elazığ’dan gelecek arabaları, Akşama kadar beklemiştik. Lokantada yemek yiyecek kadar paramız yoktu. Dışarıda kokusunu alarak dolandık. Durduk. Araba akşam karanlığında gelmişti. Gelen Kamyondu. Açık kasasına binerek Tunceli’ye gelmiştik. Hasan Beyin Eşi Nuran Hanımda İlk Okulu bu köyde, öğretmen ablası Zeki ERKANLININ, yanında okumuştu. Gitmeden gidip köyün içinde okuduğu okulu, kaldıkları evi gezerek gördük. Nuran Hanım, anılarını tazeleyerek, yaşadı.
Hasan Beylerle, köye yaklaşmıştık. Merak ettiğimiz inşaat, yolun alt kısmında gözükmüştü, uzaktan tarihi bir eser görüntüsündeydi. Gidip yakınında park ettik. Görkemli, tarihi yapıların kapısına benzer, yuvarlak, kemerli bir kapı girişi, kapı tamamen beyaz taşlardan yapılmış heybetli güzel bir kapıydı. İnşaatta çalışan işçiler çoktu. İçlerinde tanıdığımız biri yoktu. Hemen hepsi Güney Doğu illerinden gelmiş işçilerdi. İçlerinden biri bizi alıp inşaatı gezdirdi. Cem Evinin giriş kapısı oldukça görkemliydi. Cem yapılacak geniş bir alanı vardı. Ziyaretçilerin rahat edebilecekleri her türlü mutfak yemek salonu, tuvaletler, lavabolar vardı. Arka kısımda her türlü kültürel faaliyetlerin, sergileneceği, alanların, kütüphanenin, olduğu Kültür evi vardı. Kaba inşası yapılmıştı. Mühendisler, çalışanlar, toplam 30 kişilermiş.
Cem Evinin ön cepheden görünüşü, tam bir tarihi yapı gibiydi. Duvarlar tamamen taştan örülerek yapılmıştı. Kemerlerde, süslerde, giriş kemerli kapıda, çeşmede kullanılan beyaz taşlar, Mardin MİDYAT ilçesinden işlenerek, şekil verilerek, getirilmişti. Çalışanlar, usta uzman mühendislerden ve işçilerden oluşuyordu. Yapılanlara, Onlarca milyonlar, harcanmıştı. Daha, o kadarının, hatta fazlasının, da harcanabileceğini söylüyorlardı.
Giriş kapısının arkalı önlü çevresinde, ünlü tarihi saygın isimlerin sözleri vardı.
Giriş kapısının başında HACI BEKTAŞ VELİNİN ünlü sözü yazılıydı. BİLİMDEN GİDİLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR.’Diyordu. Kapının al tarafında köşede peygamberimiz, Hz Muhammedlin sözü yazılıydı. YOKSULLARI, MAZLUMLARI SEVİN. ONLARIN YANINDA OLUN. ONLARIN HAKKINI SAVUNUN.’Diyordu. Hz. Âlinin,’BEN BANA KÖTÜLÜK YAPANLARADA İYİLİK YAPARIM. KÖTÜLER KÖTÜLÜK YAPMAKTAN VAZ GEÇMEZLER DİYE BEN NİYE İYİLİK YAPMAHTAN VAZ GEÇEYİM.’Diyordu.
Sayın BÜYÜKDAĞ, soyadına yakışır büyüklükte, doğup büyüdüğü aile mezarlığının olduğu köyde, toplumun hizmetine sunulacak tarihi yapılar, eserler, CEM EVİ, KÜLTÜR EVİ, ÇEŞME, inşa ediyordu.
DERSİMLİ İŞ ADAMI kimliğini gururla taşıyan Sayın BÜYÜKDAĞI içtenlikle tebrik ediyorum.
İyi ki varlar.
+ + +
SEVİNDİRİCİ HABER
Geçen yazımda, üniversite öğrencilerinin yurt sorununu dile getirmiştim.Belediye Başkanımız Sayın MAÇOĞLUI ile görüştüm..Başkan,’Öğrenci yurdu yapmaya belediyemizin olanakları el vermiyor..Yinede 40 kişilik bir kız yurdu yapmanın hazırlığı içindeyiz.’Diyordu.Cem evine yakın bir yerde 40 kişilik bir örgenci yurdu, porejesini hayata geçireceklermiş.
Başkandan aldığım sevindirici haber, Tuncelili olup başka illerde okuyan, dar gelirli yoksul, 400 üniversiteli örgenciye, aylık Bin liradan Dokuz ay burs verecekleri haberiydi. Hayat pahalılığının çekilmez hale geldiği bu günün ağır koşullarında, belediyenin yaptığı bizleri sevindiren güzel bir yardımıdır. Fedeklarlığıdır.
Başkana teşekkür ettim.