Diyanet İşleri Başkanlığı, Tunceli İl Müftülüğü’ne iki ayrı yazı göndererek “Nevruz ve Hıdırellez Görevlendirmeleri” adı altında toplam 12 kişiyi Avrupa’ya gönderdiğine dair belgenin yayınlamasının ardından İmam Rıza Ocağı pirlerinden Garip Dede Dergâhı Başkanı Celal Fırat konuya dair yazı kaleme aldı.
Pir Fırat, “Gri Pasaportlu Alevi olmayan Dedeler” başlıklı yazısında, “Alevilerin yaşam şekli ve inanç biçimi her yönüyle İslam’ın öz biçimi denilerek Sünni İslam’a zorlama devam etmekte” dedi ve yazının devamında şu ifadelere yer verdi:
“Son yıllarda (özellikle son onbeş yılda), Türkiye halkının din eğitimine talebinin olduğunu, din eğitiminin kurumsallaştırılarak din okullarının sayısının artırılması ve dini eğitim ve öğretimin projelendirilerek her vatandaştan alınan vergi ile laiklik ilkesine ters bir şekilde bir mezhebin din problemlerini çözmeye dönük rapor ve tekliflerine harcanması, dinin iktidar aracı olarak kullanıldığını net olarak göstermektedir. Net bir şekilde yapılan bu haksızlık yaşamsal yeni problemler ve kaosu da beraberinde getirmiş, ülkede yaşayan tüm farklı inançtaki insanların özellikle biz Alevilerin yaşam şekli ve inanç biçimi her yönüyle İslam’ın öz biçimi denilerek Sünni İslam’a zorlama devam etmekte.
Örneğin medyada yapılan yorumlar, cevaplanan sorular ( Hocam Müslüman, Alevi biriyle evlenir mi? sorusuna hocanın evet bir Müslüman bir Müslüman’la evlenebilir) demesi karşısında Alevi önderlerinin basın açıklamasında İslam’ın özü biziz demesi bu projenin hedefine ulaştığını göstermektedir.”
Amacın, din eğitimi ile toplumsal ve bireysel ahlak ilkelerinin tek tipleştirilmesi sonucu insanların ‘terbiye’ edilmek istendiğine dikkat çeken Pir Fırat, “Hatta her mezhep ve inanç biçimini içine alacak dini projeler geliştirilerek, sözde toplumsal barış hedefleri ileri sürülmüş, tarihsel, politik, değerler gün yüzüne çıkarılarak resmi eğitim sisteminin değiştirilmesi gerektiğine toplumun büyük bir kısmı da sözde kardeşlik projelerine ikna edilmiştir” dedi.
“SÜNNİLİĞE DÖNÜŞTÜRMEYE ÇALIŞIYORLAR”
“Alevilik, gerçeklik ve evrenselliği savunur” diyen Pir Fırat şöyle devam etti:
“Alevilik-Sünnilik meselesi bizim meselemiz değil, asıl mesele bizim Alevi olmamız, bunu kendine sorun edinenler içimizden seçtiklerini sahneye alıp, Alevilik yorumuyla telkin ediyor ve bu telkin yoluyla Sünniliğe dönüştürmeye çalışıyor. Sünni ahlak ilklerini Alevilikle karşılaştırmak bireye baskı yaparak onu vicdanına hapsetmektir. Bu müfredat da bunu kapsıyor. Alevilik inancı yaşamsal tecrübeyle kazanılmış hal ve hakikatlerdir bunu formalara, bazı aşamalarının örgün eğitim içinde çocuklara verilmesi mümkün olmayacağından dolayı sadece okuma parçası olarak kalacaktır. Yani planlı programlı ve amaçlı bir şekilde verilecek bir metot değildir. Alevilik yaşanması gerekir yani terakki ( kişinin o alanda ilerlemesi ) ve tekamül ( kamil olmayı) yaşamda ayırmaz bireyselleştirmez. Bu nedenle mezhep mensubu veya mürit yetiştirmez, onun yerine iyi insan olmayı hedefler. Sonuç olarak; bilimden giderek uzaklaşan toplumlar din eğitimi ve öğretimi alanında bağnazlaşarak, bu eğitimleri kendi okullarında ve diğer kurumlarda kendi metinleri üzerine din anlayışı yaratarak ideoloji eğitimine dönüştürür ve bunun için Alevi dedeleri seçilir.”
Kaynak:PİRHA