Türkiye bir kez daha seçime kilitlenmiş durumda. Cumhurbaşkanlığı seçimi temel olarak halkın gündemine girmiş değil. Seçimler yaklaşmasına rağmen ciddi bir seçim atmosferi oluşmaması çeşitli sebeplere bağlanabilir. Bu konuda en büyük gerekçe ise halk bu göstermelik demokrasiyi samimi bulmuyor. O yüzden de yaşanan cumhurbaşkanlığı seçimini kendisi açısından değerli görmüyor.
Birbirinden farkı olmayan Tayyip Erdoğan ve Ekmelledin İhsanoğlu seçeneğinden umudu kesen halklarımız açısından heyecan yaratan tek aday ise ezilenlerin, ötekileştirilenlerin, yok sayılanların adayı olarak ortaya çıkan Selahattin Demirtaş oldu. Türkiye’de değişimin ve yenilik umudunun adayı olan Demirtaş halkın geniş teveccühünü kazanmış durumda.
Halkın seçimlere ilgisizliğine ve egemenlerin göstermelik demokrasi anlayışına rağmen, cumhurbaşkanlığı seçimi ilericiler ve devrimciler açısından önemlidir. Egemenlerin göstermelik burjuva demokrasinin açığa çıkardığı bu durumu devrimciler, ilericiler siyasette etkinleşme ve halkla güçlü bağlar kurma noktasında bir fırsatta dönüştürebilir.
Var olan tabloya bakıldığında seçimler aslında iki güç arasında geçmektedir. Bir yanda birbirinden farkı olamayan aynı siyasal güçlerin temsilcisi olan Erdoğan ve Ekmelledin ,diğer yanda ise halklarımızın değişim ve barış umudunun, yeni yaşam ve siyaset arayışının temsilcisi olan Selahattin Demirtaş.
Seçimlere gidilirken egemenler cephesinde alışıldık taktikler kullanılıyor. erdoğan tek adam diktatörlüğüne giden süreci milliyetçi-muhafazakâr bir çizgi ile sürdürüyor. saldıragn bir üslup ile kutuplaştırdığı siyaset ile sonuç alma peşinde.
Erdoğan’ın bu kirli siyasetine karşı muhalefet iddiasındaki CHP ve MHP ise ortak bir İslamcı aday çıkararak aslında Erdoğan ile aynı zeminde siyaset yaparak kazanmaya çalışıyorlar. CHP,MHP,BBP ve diğer milliyetçi faşist partiler Ekmelledin İhsanoğlu ile Erdoğan’ı devireceklerini sanırken Erdoğan’ın kutuplaştırma siyasetini besliyorlar.
Erdoğan ve CHP-MHP koalisyonun ortaklaştıkları noktalar ise Kürt, devrimci ve Alevi düşmanlığı üzerinden gelişiyor. Bu milliyetçi-muhafazakâr cephenin karşısında ise Selahattin Demirtaş var. Dolaysıyla seçim aslında üç aday değil iki aday üzerinden geçiyor, zira Erdoğan ve Ekmelledin aynı zihniyetin temsilcileridir.
Devrimciler bu iki güç arasında tutum almak ve duruş gösterme kabiliyetine sahip olmalıdır. Siyaseti etkili kullanma, halklarımıza ulaşarak devrimci siyaseti güçlendirmek için Demirtaş’ın desteklenmesi yerine boykot kararı siyasetten doğru bir yerde durmuyor. Boykot kararı alan kimi devrimci dostlar bu tavrını ideolojik duruş ile açıklarken bazı dostların gizli Kemalist ve sosyal şoven gerekçeler ile boykot demeleri maalesef inandırıcılıktan uzaktır. Boykot kararını siyasi müneccimliğe soyunup AKP gericiliğinin destekleneceği açıklaması da siyaseten bir başka gariplik içeriyor. Oysa devrimciler muhatabının açıklamasını esas alır ve somut durum içerisinde karar verir.
Devrimciler, Selahattin Demirtaş’ı destekleyerek cumhurbaşkanlığı seçiminde geniş halk kitlelerine politikalarını taşıma, egemen anlayışı teşhir etme, kendini anlatma şansına sahiptir. Bu fırsat doğru değerlendirilirse alınacak iyi sonuç halkların hanesine başarı olarak yazılacaktır. Dolaysıyla devrimciler bu seçimlerde Sayın Demirtaş’ın yanında yer almalı halkların özgür, eşit, demokratik birlik zeminini güçlendirmelidirler.
Seçimler konusunda direk tavır alması gereken diğer önemli bir demokrasi gücü ise Alevilerdir. Aleviler CHP siyasetinin ırkçı, faşist partiler koalisyonu ile kendine dayattığı İslamcı Ekmelledin İhsanoğlu seçeneğine mecbur değildir. Eline Alevi kanı bulaşmış kesimler ile ortaklaşarak ortak aday çıkaran CHP adayına sadece aleviler değil CHP içerisindeki özgürlüğe,demokrasiye inanmış vicdanlı CHP ’lilerde tepki gösterecektir.aleviler bu dayatmaya karşı Selahattin Demirtaş’ı destekleyerek kendisine dayatılan bu ırkçı,faşist işbirliğine anlamlı bir yanıt verecektir.
Bu seçimler bu anlamıyla Kürt, alevi, ermeni, Süryani vb tüm yok sayılmış, katledilmiş etnik ve inançsal kesimlerin “bizde varız” diyebilme sansını yaratmıştır. Sayın Demirtaş’a verilecek her oy aslında cumhuriyet tarihi boyunca yaşana katliamlara da verilen bir yanıt olacaktır.
Türkiye ve Ortadoğu’da siyaset yeniden dizayn edilirken devrimciler ilericiler, Kürtler aleviler, emekçiler, çevreciler şimdi rol almalıdır. Aktif bir şekilde Selahattin Demirtaş etrafında kenetlenmeli ortak demokratik iradeyi açığa çıkarmalıdır. Halklarımızın geleceği açısından çok önemli olan bu demokrasi ve özgürlük iradesi geleceğimizi etkileyecektir. O zaman hiç tereddüt etmeden sandığa gidelim ve oyumuzu Selahattin Demirtaş’a verelim.