Dersim Barosu tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı; Sezen Aksu, bir şarkısı nedeniyle laiklik karşıtı kesimler tarafından hedef alındı. Bir grubun, Sezen Aksu’nun özel hayatını tehdit edecek şekilde, İçişleri Bakanlığı korumasında evinin önünde açıklama yapılmasına izin verildi. Sosyal medyadan tehdit ve hakaretlerle sosyal linçe tabi tutuldu.
Ankara Melike Hatun Camii İmam Hatibi Halil Konakçı, Bursa’da bir camide verdiği vaazda, Sezen Aksu’yu şarkısı üzerinden hedef alarak hilafet çağrısı yaptı. Tüm bu gelişmeler karşısında, suçu kovuşturmakla görevli Cumhuriyet Savcıları hareketsiz kaldı. Peşinden RTÜK, TV ve Radyolara, Sezen Aksu’nun şarkısını yayınlama uyarısı (yasağı) bildirdi.
Cumhurbaşkanı, bir camide “Hazreti Adem efendimize kimsenin dili uzanamaz. O uzanan dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir” demek suretiyle, şiddet içerecek şekilde açıkça tehdit etti ve hedef gösterdi. Son olarak Sezen Aksu’ya yönelik tehditlere karşı dayanışma açıklamasında bulunan Müjde Ar, aynı grupların tehdit, hakaret ve cinsiyetçi saldırılarına maruz kaldı. Gazeteci Sedef Kabaş, bir TV kanalındaki eleştiri özgürlüğü kapsamındaki sözleri nedeniyle CB hakaret iddiasıyla sosyal medyada hedef haline getirdi, gece saatlerinde evinden gözaltına alındı ve tutuklandı. Anayasanın 2. maddesi “demokratik” “laik” “hukuk devleti” niteliklerini tanımlamaktadır. Bu niteliklerin gereği olarak düşünce, ifade ve inanç özgürlüğü Anayasanın ve Türkiye Cumhuriyetinin imzacı olduğu BM Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri ile koruma altına alınmıştır. İfade özgürlüğü, sanat özgürlüğünü de içerir.
Laik ve demokratik hukuk devletinde, bir dinin veya mezhebin inanç merkezi gibi çalışan Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir kurumun Anayasal bir dayanağı olamaz. Bu kurum, 12 Eylül darbesi ile Anayasal koruma statüsüne alınmıştır. Bütçesi her inançtan ve inançsızlardan yurttaşların vergileri ile finanse edilen Diyanet İşleri Başkanlığının ve onun herhangi bir memurunun, Sünni İslam'ın temsiliyet kurumu olan Hilafet çağrısı yapma özgürlüğü olmadığı gibi farklı inancı veya inançsızlığı nedeniyle herhangi bir yurttaşı tehdit etme yetkisi yoktur. Bu söylem ve eylemlerin tamamı suç teşkil etmektedir. Laik ve demokratik hukuk devletinin yürütme gücünü kullanan Cumhurbaşkanı’nın Anayasal hak ve özgürlüklerin kullanılmasını sağlama görevi vardır. Yürütme gücünü kullanan Cumhurbaşkanının, ifade özgürlüğünü kullanan bir sanatçıyı şiddet içeren bir dille tehdit etme hakkı yoktur. Cumhurbaşkanının, bir dinin misyoneri gibi söz söyleme, inanç temeli üzerinden halkın bir bölümünü diğer bir bölümüne veya bir kişiye karşı hedef göstermesi suçtur, Cumhurbaşkanının suç işleme özgürlüğü yoktur.Bu gelişmeler genel olarak ifade özgürlüğünü, laik devlet ilkesini tehdit ettiği gibi özel olarak da kadınları susturma eylemine dönüşmüş, kadınların eşitlik ve özgürlük hakkını açıkça tehdit eder bir boyut kazanmıştır. Bu ve benzeri söylemler, kadın cinayetlerinin yolunu açmaktadır. Devletin kadın düşmanı politika ve söylemleri, kadına yönelik her türlü şiddet ve ayrımcılığı körüklemektedir. Cumhuriyet Savcılarını kadınlara, Anayasal ifade ve inanç özgürlüğüne, laik devlet ilkesine aykırı eylem ve söylemleri icra edenlerle ilgili soruşturma açmaya çağırıyoruz. Dersim Barosu olarak laikliği, ifade özgürlüğünü ve kadınların özgürlüğünü savunmaya devam edeceğimizi bir kez daha belirtiyoruz.
Kenan Korkmaz