DERSİM, özellikle, 1938’de çok büyük bir acıyı yaşadı. Benzer veya daha hafiflerinin başka ülkelerde de yaşandığını biliyorum. Ama şunu da biliyorum:
O ülkeler; çekilen acıların haklılığını savunmadılar. Çünkü, acıları unutturma “duyarlıkları” zaman zaman basına da yansıdı…
Bizde, o duyarlılığı, Dersim için düşündüm; daha doğrusu, araştırdım; sadece İSMET PAŞA’da rastladım.
Paşa’nın; Cumhuriyet’in “bütünü” için anlattıkları var. İki cilt halinde yayımlanmıştır. İkinci ciltte Dersim de yer alıyor.
Paşa’nın; Dersim’le ilgili anlatımlarında, şuna tanık oluyoruz: Adeta, Dersim’liyi “kayıran” bir dil kullanıyor. Örneğin, “Mesele aslında kültür meselesi ve iktisadi mesele idi.” diyor…
Ve Paşa’nın acıları da “tedavi” etmeye çalıştığını okuyoruz. Çünkü şunları söylüyor:
“Biz 1950’de iktidarı bıraktığımız zaman bütün Türkiye illeri içinde İlkmektebi en çok olan vilayet Dersim’di”
Paşa, gönlümüzü de almış:
“Dersim’li vatandaşlar görgülü ve akıllı olarak her yerde Türklere iyi örnek teşkil edecek misaller verir hale geldiler” demiş.
Evet, İsmet Paşa dışında hiçbir siyaset adamımızda Dersim duyarlılığına rastlamadım…
Ama buna üzülmemek lâzım. Çünkü bize özgü Demokraside; duyarlılığın yerini “oy” hesapları aldı…
Ya İsmet Paşa’nın övdüğü kişilere ne demeli?
Yani “Vezir” olan kişilerden söz ediyorum… Bunlar o acılara yabancı. Oysa olup bitenleri mutlaka dinlemişlerdir. Ne var ki, duyarlılıkları “çoraklaşmıştır”. Öncelikle, Dersim insanının yarasına zerre kadar merhem sürmüyorlar…
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı EKREM İMAMOĞLU’nun; bunlara göre, Dersim’lilere daha yakın olduğunu düşünüyorum…
Rıza CAN