Dersim’de inanca göre herşeyin Wayır (Sahip) adı verilen bir tanrısı vardır. Hiçbir şey sahipsiz olmadığına göre deniz, derya, çay, su kaynağı, köprü, göl ve geçitin de bir sahibi vardır.
Dr. Daimi CENGİZ
Arapça’da ‘hadra’(yeşil) anlamına gelen Hızır, oldukça geniş bir coğrafyada örneğin Lazkiye sahillerinde yelken açan gemicinin, Fırat ırmağındaki kelekçinin, yola düşmüş gurbetçinin, bıçak altındaki hastanın, fırtınayla boğuşan yolcunun ve taşınır-taşınmazını ardısıra emanet bırakan mal ve mülk sahibinin dilinde telaffuz edilen ortak sözcüktür.
Hızır kültü, Nuh Tufanı’ndan Kur’an ve Tevrat’a, Sümer Gılgamış Destanı’ndan Yunan mitolojisindeki Glankos Efsanesi’ne kadar birçok antik kültür ile Anadolu ve Orta Asya Türkleri, Kürtler, Zazalar (Kırmanc), Fars, Afgan, Hint, Arap, İbrani vb. birçok halkın epopesinde yer alır. Ahmet Yesevi’den Pir Sultan Abdal’a, Memê Alan Destanı’ndan Dersim şairi Sey Qaji’nin kılamına kadar geniş bir yelpazenin halk edebiyatında karşımıza çıkar.
niaz
Hızır kültü; ‘Hızır’ adı ile başka pek çok ad ve sıfat altında örülen inançsal koddur. Koruyuculuğun, kollayıcılığın, kurtarıcılığın, yaratıcılığın, bilgeliğin ve ölümsüzlüğün simgesidir.
Burada Dersim yöresinde Hızır (Xızır) adı altında olusmuş halk beklentileri ve bu kültün simge olarak halk kültür ve inancında taşıdığı mesajlardan söz edeceğiz.
a) Denizlerin başı olarak Hızır:
Deniz kabarmalarında, sel ve su baskınlarında, nehir taşkınlarında, kelek ve gemi kazalarında, dere ve çayların zorlu geçitlerinde ilk imdada çağrılan Hızır’dır. Su ile ilişkili bu alanlarda Hızır önemli yetkilerle karşımıza çıkar. Dersim’in Kırmancki (Zazaca) dilinde bu tasvir bir temenni duasıyla şöyle dile gelir:
“Xızır tı melemê derd u ğemuna Hızır, sen dert ve gamların melhemisin
Serê derya u denguzuna Deniz ve deryaların
Kelek u gemiuna Kelek ve gemilerin
Golek u chemuna Göl ve ırmakların
Pırd u gavanunê çhetununa”[1]. Köprü ve çetin geçitlerin başısın (kılavuzu/gözeteni).
Hızır, Dersim Kırmanciye İtikatında “Ya Xızır’ê serê derya u dengızu!” çağrısında Hızır Reis, ve “Ya Xızır’ê serê kelek u gemiu!” çağrısında bir kılavuz ve adeta bir tanrı rolündedir.
Dersim’de inanca göre her şeyin Wayır (Sahip) adı verilen bir tanrısı vardır. Hiçbir şey sahipsiz olmadığına göre deniz, derya, çay, su kaynağı, köprü, göl ve geçitin de bir sahibi vardır. O da Hızır’dır. Ondandır ki; Irmak ve çayların bir çok durgun ve derin kesimlerinin ya da yüksek dağların başındaki bazı krater göllerinin adı‘Gole Xızıri’dir. Kırmızı Köprü’de ki ‘Pırdê Xızıri’ de Hızır Köprüsü’dür. Pek çok dar geçit ‘Gavanê Xızıri’(Hızır Geçidi) adını alır. Yine bir çok kapalı mekân da ‘Mekanê Xızıri’(Hızır Mekânı) adını alır. Pülümür-Tasni Köyü’ndeki “Bonê Tosniye”de Mekanê Xızıri (Hızır Mekanı) dır. Pek çok su kaynağı da “Çhımê Xızırı”(Hızır Gözesi) adını alır.
İnsanın su tehlikesi ile karşı karşıya olduğu her yerde Hızır, ‘Ya Xızır! denilerek imdada çağrılan, dardaki, zordaki insana kol-kanat geren ve tehlikeyi bertaraf eden kurtarıcıdır.
b) Karaların Hızır’ı:
Özellikle su ile ilişkilendirilen Hızır’a, Dersim’de karada da kutsallık atfedilir. Dersim’de “Xızır golde ro, Duzgı kemerde ro”(Hızır göldedir, Düzgün kayadadır) özdeyişine rağmen, Hızır karadaki toplumsal yaşamın zorluklarında da sık sık karşılaşılan öğedir.
“Nawoke yeno Ostoro Qır’o Şu gelen kır attır
Şuariye seri Khalo, Xızıro”[2] Sırtındaki suvarisi Ak Sakallı, Hızır’dır
Yukarıdaki dizede at sırtında cara yetisen, aksakallı, suvari ve bilge kişi olarak betimlenen mitolojik Hızır, aşağıdaki Pir Sultan dizesinde dündülün sırtında cara yetişen zülfükar kuşanmış Hz. Ali tiplemesi ile ayni roldedir:
“Dündül eyerlendi, zülfükar kuşan
Ali’m ne yatarsın car günün geldi”.
Hızır; beyaz donlu, yaşlı ve aksakallı kıyafetli bilgedir. Tez elden dar yerine varması ve tehlikeyi savuşturması gerekir. O’nun atı Köroğlu’nun kıratı gibi ak köpüklerden çıkma, delişmen, rüzgar hızında suratlıdır. Beyaz donlu ve beyaz (kır) atlı Hızır tipi barışın da sembolüdür. O Sıpêla (Ak), Khal (Yaşlı Bilge), Khalo Kokım (Aksaçlı Yaşlı/Bilge) görünümü ile şeffaflığı, bilgeliği ve barışı çağrıştıran sıfat ve isimlerle anılır:
“Xızır mordemo de bilano Hızır yaşlı bilge kişidir
Xızır mordemo de gırano” Hızır ağırbaşlı/oturaklı kişidir
Dersim’in aksakallı, yaşlı, bilge şairi ve seyidi Sey Qaji’de 1938 öncesi Dersimliler’in beyaz donlu kıyafetlerini ve konuştukları İran coğrafyasının en kadim inanç dillerinden biri olan Kırmancki dilini Hızır ile ilişkilendirerek bir mani ile dile getirir:
“Zonê ma zonê Xızır’i yo Dilimiz Hızır dilidir
Thonê ma thonê Xızır’i yo”. Donumuz (kıyafetimiz) Hızır donudur.
Dersimliler de dil ve kıyafetlerini Hızır’la ilişkilendiren Hızır sılüetli bilge şair ve seyitleri Sey Qaji’ye bir mani ile cevap verirler:
“Zonê Sey Qaji zonê Xızır’ı yo Sey Qaji’nin dili Hızır dilidir
Thonê Sey Qaji thonê Xızır’i yo” Sey Qaji’nin kıyafeti Hızır kiyafetidir.
Hızır’ın sıfatlarını çoğaltmak mümkündür:
“Xızır wayırê bext u mırodiyo” Hızır baht ve murat sahibidir
“Xızır wayırê ram u comerdiyo” Hızır rahman ve cömerttir
“Xızır şerjiyo, Xızır xeverciyo” Hızır şahittir/tanıktır, Hızır habercidir
c) Konuk Hızır:
Karada genellikle kırat sırtında görülen Hızır, inanca göre değişik insan kıyafetinde, bazen yaşlı, fukara, dilenci, yolcu ve gurbetçi kılığında yol-yolaklarda görülür. Hanelere ve hanlara ansızın konuk olur. Ümmetini gözetler, vicdanları sınar, gönülleri yoklar. Yol-yolakları kollar. Kervan güzergâhlarını gözetler. Ansızın hanelere mihman olarak çıka gelen Hızır’a şu yakıştırılır:
“Xızır meymanê sata bê gumano Hızır beklenmedik anın misafiridir
Xızır qonağ u xanurê meymano” Hızır konak ve hanların misafiridir.
Hızır’ın farklı kıyafetlere bürünerek ümmetini sınadığı ve merhametsizleri cezalandırdığı inancına, şair Sey Qaji’nin Koê Jivani (Zigana Dağı) ağıtında rastlarız. Dersimli 12 gurbetçi İstanbul’dan sılaya dönerken 1932 yılı şubat ayında Gümüşhane ili Torul ilçesi Zigana Dağı mevkiindeki Barutçu Han’da konaklarlar[3]. Sey Qaji’nin ağıtında rivayete göre fukara kılığında yaşlı bir adam akşam vakti konaklamak için hana gelir. Parasının olmadığını, gurbetçilere han parasını vermelerini rica eder. Hızır olduğu rivayet edilen bu fukaranın han parasını ödemeyen gurbetçilerin ve hancılardan birinin başına çığ felaketini getirdiği şöyle anlatılır:
“Ameyme sewtimalê Xanê Jivani Vardık yanası Zigana Hanına
Khal amo çever vano: Aksakallı kapıya geldi
Sıma Estemol’ra amê Diyor: Siz İstanbul’dan gelmişsiniz
Kês xatırê Haqi’ra dı u nêm mı vera Allah aşkına kimse iki buçuk kuruş
Xan pereşiya mı nêdano Benim için han parası vermiyor
Khal thawa nêaseno Aksakallı hiç görünmüyor
Xancı vano: Mı nê zonake Hancı diyor: Bilmedim ki
Xızır Ali’ye Selamio”[4]. (O) Hızır Ali-i Selam idi.
Hızır’ın değişik kıyafette gezip vicdanları yokladığı, olumsuzluklar karşısında içini daralttığı ve ani hüküm verdiğine Dersim inanç manilerinde sıklıkla karşılaşılır:
“Xızır Khalo, Khalo Kokımo Hızır bilgedir, yaşlı bilgedir
Eve budağ u dalo, pêsın hukımo” Dal-budak sahibidir, peşin hükümlüdür.
Hızır kulak verendir ve aşikardır:
“Xızır gosdaro” (Hızır kulak veren/ duyandır).
“Xızır ho keno eskera” (Hızır aşikardır). Hızır’ın duyarlılığı ve olaylar esnasında insan suretinde aşikar olduğu inancı yaygındır. Hızır’ın adil ve değişik kıyafetlerle insan suretinde aşikar olması tasavvuru Dersimliler’in batıni kızılbaş inançlarına da pek uygundur. Yine bu Dersimliler’in tanrının insan-ı kamil suretinde tecelli etmesi inancına da uygundur.
Hızır’ın diğer bir sıfatı da her yerde ve her olayda hazır olmasıdır:
“Xızır hazır u nazıro” (Hızır hazır ve nazırdır).
ç) Yol-yolakta yoldaş Hızır:
Gurbete, askere, yola ve cepheye uğurlanan kişiye;
“Xızır tode olvoz vo.” Hızır sana yoldaş olsun.
“Xızır’o Khalo, rau welağude hevalo.” Hızır ak saçlı bilgedir, yol-yolakta yoldaştır.
“Xızır ra u welağu serowo.” Hızır yol-yolak gözleyendir.
Riskli işe (ticaret, savaş, nehir geçişi, deniz yolculuğu vb.) “Ya Hızır!” denilerek, ya da “Hala hazır, ya Xızır!” denilerek başlanır. Çığ tehlikesinin başladığı yerde “Ya Hızır!” denilerek geçilir. Şimşek çakınca ha keza… Sel ve suda boğulma esnasında Hızır el atılan bir dal parçası, çığda sığınılan kayanın oyuğu, ağacın kavuğu ve evin üst eşiği (server) olup tehlikeyi savuşturandır. O, araba kazasında direksiyona uzanan gizli el, savaşta göğsünü siper eden er, kuşatmayı yaran aksakallı kıratlı öncüdür. O, bir Dersim manisinde kıyıma uğrayanlar, feryat edenler ve imdat bekeyenler için hayırlı haber getiren, dara yetişen kılavuzdur (Qılawıze sata tenge):
“Wo ke xeverdarê xevera xêro O ki hayırlı haberi iletendir
Gêreke tenga made gamê rew bero”. Gereki darımıza bir adım tez yetişe
d) Emanetçi, koruyucu Hızır:
İnanca göre O; darda olanın yanında, hastanın başucunda ve korumasızı kollayan, gözleyen Hızırdır. İnsana kendisinden daha yakın duran Hızır’dır.
“Xızır tı ca u berje dera Hızır sen basucundasın
Berge u perje dera” Yakın çevre ve çeperdesin
Hızır hep yakın korumada hissedilir. O bireyin can ve mal emniyetini sağlayan sigorta görevi görür. Yol-yolakta, ameliyatta, savaşta ve doğal afetlerde yakın korumada olduğu gibi, sahipsiz hayvanların, terkedilmiş evin ve tahılın da emanetçisidir. Örneğin yola salınmış insan ve dağa salınmış hayvan için “Tağır amaneta Xızır’ia” (Hızırın koruması ve emanetindedirdir) denilir. Dağa salınmış sahipsiz hayvana saldıracak kurt, ayı vb. yabaniler için “Xızır feke deyi gire do” (Hızır onun ağzını bağlasın). Hatta yayla vakti geçici terkedilen ev bile “Emenata Xızır’ia”(Hızır’a emanet) diye terkedilir.
Hızır hastanın, ameliyatta olan ve yaralanan kişilerin başucundaki beyaz kıyafetli cerrahtır. Kundaktaki kırklık bebeğin başucundaki kollayıcıdır:
“Xızır gavanê çhetunu dero. Hızır dar geçitlerdedir.
Berjenê newes u dırvetınu dero. Hasta ve yaralıların başucundadır.
Bejenê domonê çhewreşi dero”[5]. Kırkındakı bebeğin başucundadır.
“Sırrê Xızır’i” (Hızır’ın Sırrı) denilen bir yemin vardır ki gizliliği ifşa etmemek için iki kişi arasında verilen söz ve içilen yemindir. Ölene kadar ifşa edilmez. Ayrıca Dersim’de Hızır koruma ve kollamanın yanısıra ekek çocuklara ad olarak verilen, adına kurban kesilen, niyaz dağıtılan, yemin edilen, oruç tutulan, and içilen, ikrar verilen ve samah dönülen kutsal şahsiyettir. Adı bu kadar kutsala çıkarılanın mercii, tanrının mercii ile eştir.
e) Dara yetişen Hızır:
Dara düşme esnasında Dersimliler Ya Haq! (Ya Allah!) yerine evvela Ya Xızır! (Ya Hızır!) derler. Çünkü onlara göre ‘Xızır mordeme sata tengo’ (Hızır dar anın adamıdır). Bundan ötürü şu maniyi de dillendirirler:
“Sata tengede vaze ya Xızır Dar anda ya Hızır de
Derdest wıza beno hazır” Anında orda hazır olur
Bir başka iki mısralı benzer anlamlı dize de şöyledir:
“Ya Xızır! Tı esta ke esta Ya Hızır sen varsın ki varsın
Sata tengede resta” Dar anda yetişensin
Bugün pek çok şehir ortamında kurulan ‘Hızır Acil Servisi’de Hızır’ın hızlılığı, dara tez yetişmesi mesaj algısından esinlenerek oluşturulmuştur.
Dersim bölgesindeki Mama Hatun (Tercan)’da asılan Sılo Feqir kılamında da Hızırı’n kılavuz rölü şöyle vurgulanır:
“Hermê mınê çhepi serde yena sızına vayi
Mı va, koti menda Xızırê mınê Budelayi
Çhıme mı ra u welağunê tode perayi
Seda ame gosê mıde vake, me terse!
Xızır vıreniya ordiyê kafıri de
Taftte Ostorê Qırı fino ra kayi”[6].
Sol omuzum üstünde rüzgar sızıntısı geliyor
Dedim, nerde kaldın Budala Hızır’ım?
Gözlerim yol-yolağında kaldı
Kulağıma bir seda geldi. Dedi, korkma!
Hızır kafirin ordusu önünde
Anında kıratı şaha kaldıracak.
Hızır, Dersim İtikatı’nın olmazsa olmazıdır. Bölge itikatındaki diğer kutsallardan (Allah, Muhammed ve Hz.Ali) daha önde ve baskındır. Hızır’ı çağıran samahlar dönülür ve deyişler okunur:
“Bêhe bê!
Can yımdade mı
Şıxê wertê Harşiye
Marê kerda tariye
Tı marê roşti cıfiye
Bêhe bê!
Mı Xızır hewnê xo de di Kertê Çhaduru de
Vaze: Tı ke Hezreti Xızır’a
Ma meverde charu ax u zaru de”[7].
Gel gel
Can imdadıma
Bize karanlık gelmiş
Sen aydınlık bahş et.
Gel gel
Hızır’ı rüyamda Çadır Geçidi’inde gördüm
Deki: Sen ki Hazreti Hızır’sın
Bizi ah u zar içinde bırakma.
f) Hızır’a sitem:
Dersimliler onca yaratıcı, kollayıcı ve kurtarıcı kudreti olan Hızır’a sitem de ederler. Tanrı mertebesinde ki bu külte tapınma sınırsızdır. Kurban ve niyazlar onun adına olan mekanlara götürülür. Çerağlar ona yakılır. Dualar, yalvarış ve yakarılar ona yapılır ve gözyaşları ona dökülür. 1938 kıyımında Hızır’ın imdada yetişmediğini ve Düzgün’ün toplarını zalime fırlatmadığı inancıyla ona olan sitemlerini Şair Bava Kazıme Seydhesenê Dewresê Demeni ağıtla şöyle dile getirir:
“Ne Duzgı Duzgı, Xızır Xızır
Ze ke amenê verê lıngunê sıma
Niaz u qırvan u sayi
Çha verê lıngunê sıma de qır kerdi
Cuamerdi, hermeti u domonê soyi
Cendege ma kerdi verê tijia amnoni u vayi
Şiaye sarê sıma vo!
Sıma çha sarê xo fişt bıne cılê şiayi”(7).
Ey Düzgün Düzgün, Hızır Hızır!
Sizin ayaklarınızın altına getirilirdi
Niyaz, kurban ve elmalar.
Neden ayaklarınızın önünde katlettiler
Erkek, kadın ve kundaktaki bebeği?
Cesetlerimizi yaz güneşinin
Ve rüzgarın önüne serdiler.
Başınızın (yüz) karası olsun
Neden başınızı kara çulun altına koydunuz
“Tahtê xo bırızne bextê ho merızne” (Tahtını yık bahtını yıkma) özdeyişleri Dersimliler’in adeta desturudur. Zorda ve darda kalan kişinin geçmişine bakılmaksızın, gelen bütün riskler göze alınarak kişi himaye edilir. Ama onlar 1938 büyük kıyımda ve göçünde “Xızır ve bexto”(Hızır baht sahibidir) dedikleri Hızır’ından yardım ve baht görmedikleri için sitemini dile getiriyorlar.
g) Hızır Orucu
Hızır adına Xeylas (Hızır-İlyas) denilen kutsal günler vardır ki bu 40 gün kadar devam eder. Denizlerin piri Hızır’la karaların piri İlyas’ın buluştukları gün adına da icra edilen bir ritueldir. Üç gün orucun tutulduğu, kurbanların kesildiği ve niyazların dağıtıldığı bu günler yaklaşık olarak kışın Ocak ayının 20’sinde başlar. Subat ayı boyunca devam eder. Ancak her aşiret ya da mıntıka değişik haftalarda bu kutlamayı yapar. Hızır kışın fukara kılığında hanelere mihman olur ve yol-yolakları kollar. Bu kutlama günlerinde Hızır Cemi yapılır. Hızır günlerinde mutlaka subaşına gidilir. Bu sudan içilir. Evdeki eşya ve mala serpilir.
ğ) Yaratıcı Hızır:
“Yaratan tanrıdır” inancı Dersim’de adete Hızır ile paylaşılır. “Wayır” dedikleri sahip olan ve koruyan-kollayan tanrı Hızır ile eş tutulur. Hatta bazen Hızır’ın kendisidir. Evlat dileği ve diğer pek çok dilek ve temenniler de O’nun adına yapılır. Bir rivayete göre Hızır Gölü’ne gidip erkek oğul dileğinde bulunan Dersimli bir babanın dileği yerine gelir. Hızır’a bir öküz kurban eder. Bir erkek oğlu olur. Adını Mehmet (Mem) koyar. Geçen zaman içinde oğul hayırsız çıkar. Babasının başına pekçok belalar getirir. Oğulun bu belalarından ve hayırsızlığından bıkan baba tekrar Hızır Gölü’ne gider. Hızır’a şu sitemde bulunur:
“Şune Gol eve niazê Xızır’i
Ewlad wast, da mı lazê Xızır’i
Mı va: Xızır lazê mı niyo, lazê Xızır’i
Mı va : Azê mı niyo azê Xızır’i
Memê ho bıje, gae mı bıde
Xersız vejiya, sare dezê Xızır’i”[8].
Gittim Hızır Gölü’ne niyaz ile
Evlat diledim, Hızır bana oğul verdi
Dedim: Hızır! Benim evladym değil senindir
Dedim: Benden türeme değil, senindir
Mehmedini al, öküzümü geri ver
Hızır’ın vediği başağrısı hayırsız çıktı.