1937-1938 yılları arasında Dersim'de yaşanan katliamın en büyüklerinin yapıldığı yerlerden bir olan Qemere Hesen Mağarası'nda insanlara ait kemikler olduğu gibi duruyor.
4 Mayıs 1937 tarihinde toplanan Bakanlar Kurulu, "Dersim Tenkil Harekatı'na Dair Karar" adında özel bir kararname çıkardı. "Gayet Gizlidir" mührünü taşıyan bu kararın ardından Dersim'de binlerce kadın, çocuk, yaşlı, genç katledildi. Katliamın ilk yapıldığı yer ise Dersim merkeze 10 kilometre uzaklıkta olan Pax Köprüsü oldu. 3 yıl boyunca devam eden katliamda binlerce Dersimli mağaralarda zehirli gazlarla katledildi. Bu mağaralardan bir tanesi de Lac Deresi'nde bulunan Qemere Hesen mağarası. Mağara, uçurum kenarında olmasından kaynaklı giriş ve çıkışlar zor koşullarda yapılmakta. Özellikle Munzur Nehri tarafının uçurum ve sarp kayalıklardan oluşmasından kaynaklı mağaraya ulaşım dağ kısmından yapılıyor. Çok derin olan mağaraya ulaşmak için yarım gün yürümek gerekiyor. Mağarada ilerledikçe insan kemikleri ile karşılaşılıyor. Kol ve bacak, kalça ve omuz, kaburga ve omurga, kafatası ve çene kemiklerinin olduğu mağarada çok sayıda çocuk kafatasına ait kemik de bulunuyor. Mağarada ayrıca kemiklerin yanı sıra katliamda kullanılan mermi kovanları da bulunuyor.
'Bu tarihe canlı bir kanıttır'
26 yıl önce amcası ile birlikte mağaraya giden İsmail Ateş, "Beni 26 yıl önce amcam buraya getirdi. Çok zorlu ve yorucu bir yolla buraya ulaştık. Burada görünenler insanın yüreğini parçalıyor. Çünkü küçük çocuk kemikleri, kafatasları, çok kötü bir görüntü var. Kendimizi çok zor tuttuk. Çok zor bir durum. Bu tarihe canlı bir kanıttır. Herkes görecektir. Bir de diyorlar 'fareler gibi mağaralarda zehirledik'. İşte gelsinler görsünler geçmişleriyle yüzleşsinler. Ne kadar acı, ne kadar zor, zulüm yaptıklarını görsünler" diyerek karşılaştığı manzarayı özetledi. Musa Katurman adlı yurttaş ise, mağaraya saklanan yüzerlerce Dersimli'nin toplarla imha edildiğini söyledi.
'Dersim soykırımı ile yüzleşmek bu toplumun geleceğidir'
Qemere Hesen Mağarası'nın Dersim katliamının yaşandığı yerlerden biri olduğunu ifade eden Özgür Demokratik Alevi Derneği (ÖDAD) üyesi Ergin Doğru, ise şöyle devam etti: "Şuan önünde durduğumuz mağara, Dersim soykırımının canlı yaşandığı yerlerden biri. İnsanlık vicdanının utanması gerektiği noktalardan biridir. Bugüne kadar Dersim ile ilgili gelişmeler noktasında suskun kalan veya üstünü örtmeye çalışanlara karşı bu mağara bir anlamıyla canlı bir yanıt. Bu mağaraya yüzlerce Dersimli'nin kapatılarak askerler tarafından kuşatılıp son anına kadar çatıştıktan sonra zehirli gazlarla katledildiğini biliyoruz. Bize büyüklerimiz tarafından öyle anlatıldı. Şimdi artık bu gerçeklikleri görmeden, Dersim soykırımı ile yüzleşmeden bu devletin, bu toplumun bir geleceğinin olması mümkün değildir. Dersim soykırımı ile yüzleşmek bu toplumun geleceğidir." Doğru, katliamın yaşandığı yerlerin açığa çıkarılması ve bunların kayıt altına alınması için tüm Dersim halkının mücadele etmesi gerektiğini belirtti. Doğru, "Dolayısıyla Dersimliler kendi acılarına herkesten daha fazla sahip çıkmak zorundadır. Dersim soykırımı görmezden gelen, yok sayan ve hatta Meclis'teki milletvekilleri tarafından soykırımı meşru görmeye çalışan zihniyetle de yüzleşmesi gerekiyor. Dersim soykırımını meşrulaştıran, Dersim soykırımını kendileri açısından modernleşme hareketi olarak gören zihniyete Dersim'den anlamlı bir cevap vermek gerekiyor" diye konuştu.
'Burada büyük bir insanlık dramı yaşanmıştır'
Etnik kimliğinden ve inancından kaynaklı Dersimlileri ortadan kaldırılmayı kendilerine hak gören devlet zihniyetinin Dersim'de büyük bir vahşet yaşattığını belirten sanatçı Ferhat Tunç ise, "4 Mayıs 1937 yılında Ankara'da dönemin CHP'sine ait bakanlar kurulunun aldığı bir karar sonrası gelişen bir hareket var. Bu hareketin akabiyetinde Dersim var. Etnik kimliğinden ve inancından dolayı ortadan kaldırılmayı kendilerine hak gören devlet zihniyeti, burada büyük bir vahşet yaşatmıştır. Biz bu vahşetin ağıtlarını duyarak yetişip büyüdük. Bu acıları, ağıtları duyduğumuz kadarıyla yüreklerimizde, içimizde hissettik" dedi. Mağaradaki görüntülerin yanında her şeyin kifayetsiz kaldığını ifade eden Tunç, şunları kaydetti: "Az önce gördüğümüz bu mağaraya yetişemeyenler, bu uçurumdan el ele tutuşup kendilerini aşağıya atmışlardır. Sözlerin kifayetsiz kaldığı bir manzara. Buraya geldiğinizde burada yaşanan katliamın vahşetini bütün boyutlarıyla hissedip yaşıyorsunuz. Her taraf insan kemikleriyle dolu. Hala insanların dişleri duruyor. 76 yıl geçmesine rağmen çocuklara ait kafatasları, torbalar dolusu kemikler bulunmaktadır. Bu kemikler bu ülkeyi yöneten zihniyetin utancıdır. Dolayısıyla burada büyük bir insanlık dramı yaşanmıştır. Hala bu dram karşısında adım atmayan ve bu gerçekliği kabul etmeyen bir zihniyetle karşı karşıyayız."
'Dersim tarihi bir felaketler tarihidir'
Soykırımların yaşandığı mağaraların korunmaya alınması gerektiğini belirten Tunç, "Bir vahşetin olduğunu kabul ediyorsak, bu mağaraların korunmaya alınması ve insanlar için bir an önce ziyarete açılmalıdır. Çünkü burası bir mezarlıktır. Nereye elimizi atsak insan kemikleri geliyor. Bu devletin özellikle Dersim söz konusu olduğunda izlemiş olduğu o inkarcı politikalarını ortaya koyuyor. Dolayısıyla böyle bir gerçeklikle baş başa bırakıyor. Bunun aşılması gerekiyor. Barıştan ve yüzleşmeden söz edilecekse bu gerçekliklerle yüzleşilmesi gerekiyor. Mağaraların derinliklerine indikçe sanki çocukların çığlık seslerini duyar gibi oluyor insan. Dersim tarihi bir felaketler tarihidir. Bu felaketler tarihiyle halen yüzleşmemekte itina eden zihniyetleri lanetliyorum" dedi.
'CHP zihniyeti soykırımcı bir zihniyettir'
CHP'nin bu gerçekliklerle yüzleşmekten kaçmasının kabul edilecek bir durum olmadığını belirten Tunç, "Bu katliamdan birinci derecede sorumlu olan CHP zihniyetinin halen bu gerçekle yüzleşmekten kaçınması çok kabul edecek bir şey değil. CHP zihniyeti soykırımcı bir zihniyettir. Katliamcı bir zihniyettir. CHP'ye destek veren Dersimlilerin bir kez daha oturup düşünmesi lazım. 76'ncı yıl dönümünde bu mağaraya gelip bu mağarada bu kemiklerle yüzleşip ondan sonra nasıl bir partiye, nasıl bir zihniyete destek sunduklarını görmeleri gerekiyor. Bu mağara onları ayıplayan bir gerçekliğidir. Böyle bir barbarlık, böyle bir vahşet tarihi canlı olarak duruyor. Dilerim bu gerçekle bir an önce yüzleşilir. Bu bizim tarihimzdir. Dolayısıyla biz kendi tarihimize sahip çıkmasak, herhalde tarih önünde en büyük suçu da kendimiz işlemiş oluruz" şeklinde konuştu.