Doğamızı ve kültürümüzü koruma adına verdiğimiz çabaların son evresi, geçen hafta uluslararası bilimsel dergide çıkan Dersim kengeri ve Munzur kengerinin onaylanmasıyla sonlandı.
2011 yılında Tunceli Üniversitesi Rektörü Sayın Durmuş Boztuğ, kamuoyu önünde yaptığımız davet üzerine Viyana’ya gelip, Viyana Doğa ve Tarih Müzesiyle yapılan görüşmelerin sonucunda, birlikte çalışma konusunda anlaşarak çalışmaları resmen başlattı.
Müzenin botanik bölümü müdürü Dr. Ernst Vitek dünya çapında çok önemli bir bilim insanı, Dersim florası ve özellikle kengerler üzerine uzman. 2003 yılında bir diğer Dersim dostu olan Viyana Eczacılık fakültesinden Prof. Johannes Saukel’in yönlendirmesiyle Dr. Vitek’ten haberim olmuş, telefonla bir kaç defa konuşmuş 2004 yılında da kendisini müzede ziyaret etmiştim.
Dünyanın bu alandaki en önemli müzelerinden birindeydim artık. İlk karşılaştığımızda biraz bekleyin işim bitmek üzere yukarı çıkıp beraber kahvaltı yapalım dediğinde, heyecanım daha da artmıştı.
Kahve ikramından sonra bana, sizinle telefonda konuşmuştuk fakat meseleyi tekrar anlatırsanız sevinirim demesiyle, ben de elimden geldiğince anlatıp, çektiğim bitki resimleriyle beraber, Dersim’e ait başka kişilerin çektiği bazı resimleri gösterdim.
Ovacık’ta çekilmiş bana göre Dersim doğasını anlatan en güzel resmini gördüğünde, hemen kahvaltıdaki diğer arkadaşlarına fotoğrafı gösterip çok beğendiklerini belirttiler.
Kahvaltıdan sonra çalışma odasına indiğimizde, Dr. Vitek genel olarak Müzenin çalışma prensiplerini anlattı ve uzmanlık alanı olan kengerleri gösterdiğinde, hocam Dersim’e gelirseniz büyük kenger tarlalarını göreceğinizden şüpheniz olmasın dediğimde, müze olarak gelmemiz için mutlaka birlikte çalışabileceğimiz kurumun olması gerekiyor dedi.
Yıllarca Türkiye’de işbirliği yapacak kurum aradık, maalesef çatışmalı ortamdan dolayı kimse müzeyle beraber Dersim florası üzerine işbirliğine girmek istemiyordu.
Genellikle orada terör var Dersim yerine çatışmaların olmadığı yerleri müzeye öneriyorlardı, bunu da müze kabul etmiyordu çünkü Dersim keşfedilmeyi bekliyordu.
Yıllar hep bizim Türkiye’de bir kurum aramamızla geçti, 2008 yılında bir etkinlik düzenlemiştik, daha sonra ben etkinlikte sergilediğimiz kenger fotoğraflarından birini müzeye giderek Dr. Vitek’e hediye ettim.
Dr. Vitek gülümseyerek bu kenger türünü ben tanımıyorum demesiyle, içimde tarifi imkansız bir duygu oluşmuştu. Her zamanki soğukkanlı tutumuyla, ama hemen sevinme çünkü bitkiyi görüp araştırma yapmam gerekiyor demesiyle tamam deyip yanından ayrıldım.
2006 yılında Prof. Saukel’le gözlem gezisi yapmış, 2007 yılında Kader hanımın Diploma çalışmasını da Fırat Üniversitesiyle Dersim’de gerçekleştirdiğimiz için tecrübelerimiz artmıştı.
O kadar uğraşmamıza rağmen maalesef Türkiye’de bir kurum bulamadık, aradan geçen zaman içinde biz yolumuza devam ettik, ta ki Tunceli Üniversitesiyle ilişkiye geçinceye kadar.
Rektör beyin kapıları açmasıyla 2011 yılında bir başka serüvene yelken açtık. Dersim çok etkileyiciydi, o kadar zenginlikler sundu ki Dr. Vitek fazlasıyla memnun olmuştu.
Daha sonra Ebru Yüce hocamız Viyana’ya gelip müzede araştırmalara devam etti. 2012 yılında Dr. Vitek gelmeme gerek yok fakat Ebru hoca ve Cemil bu yıl çalışmalara devam ederlerse ilerleme kaydederiz demesiyle, 2012 yılında Ebru Yüce hocamızın öncülüğünde, Biyolog Cemil Ergin, Arkeolog Serkan Erdoğan ve Burhan Gündoğan hocamızla birlikte çok verimli çalışmayı yaptık. Yeni kenger alanlarını keşfederken, çok farklı türden yüzlerce bitkiyi de topladık. Ebru hocamızın rahatsızlığı vardı, buna rağmen zor tırmanışları bizimle yapıp her anın içinde olması büyük özveriydi.
2012 yılında çıkan ilk sonuçlara göre bir kenger türü yeniydi fakat mutlaka Türkiye’de kengerin ilk kayıt edildiği yer olan Bayburt’a gidilip çalışma yapılması gerekiyordu. Ebru hocamız ve Cemil Bayburt’a gidip kengerlerle ilgili çalışmaları yaptıktan sonra sevindirici bir haber daha geldi büyük ihtimalle ikinci kenger türü de ortaya çıkmaya başlamıştı.
2013 yılında kengerler için son bir defa daha çalışma yapıp sonuca gidebilecektik. Burada zaman kavramı çok önemli, yani bitkilerin açtığı zamanda işlemler bitmezse bir daha ki seneye kadar beklenilmesi gerekiyor ki bu bizim için büyük kayıp demekti.
2013 yılında Dr. Vitek’le Dersim’e geldik ilk iş olarak kengerlerin bulunduğu Ovacık’a gidip gözlem yaptık, hocalarımız Ovacık’a bir hafta sonra tekrar gelmemiz gerekiyor demeleriyle Dersim’de gidebileceğimiz yerlerin çoğuna gittik ve bu arada tekrar Bayburt’a gidip bir daha ilk kayıtlara düşen kengerin üzerinde hocalarımız çalıştı. Almanya’da DNA kontrolleri yapılmış, bütün Dersim coğrafyasında ve Erzincan Bayburt arasında bitkinin yayılım alanları tespit edilmişti.
Bir hafta sonra tekrar Ovacık’a geldik, çok büyük emek ve analizlerden sonra artık her şey kesinleşmişti, tek bir konu vardı oda bitkilere hangi isimler verilecekti. Sağ olsun hocalarımız benim yıllardır en büyük özlemim olan, bulacağımız ilk yeni tür bitkilere Dersim isminin verilmesi konusundaki ricamı kabul ederek Gundelia Dersim yani Dersim kengerini isim olarak vererek tarihi başlangıcı yaptılar.
İkinci kengere hangi ismi verecekti hocalarımız, Munzur kengeri veya Ovacık kengeri arasında tercihimizi Gundelia Munzuriensis olarak oylamayla belirleyip bu tarihi anda hocalarımızı tebrik edip Munzur vadisine gelip bize göre dünyanın en güzel çay evinde çaylarımızı içerek kutladık.
Has otelde son saatlerimiz, Dr. Vitek otelin terasındaki fotoğrafı soruyor, hocam unuttunuz mu yoksa, sizi ilk ziyaret etmeye geldiğimde çok beğendiğiniz fotoğraf diyorum. Kaderin cilvesi başlangıç ve bitişi aynı fotoğrafla yapıyoruz, her halde bu fotoğrafın bir tılsımı var deyip gülüyoruz.
Daha sonra hocalarımız Dersim florası üzerine çalışmalara devam ettiler, makale yazıldı ve dergiye yollandı. Her hafta hocalarımızı arayarak ne oldu cevap aldınız mı diye sabırsızlıkla kendilerini çok meşgul ettim, nihayet haberi aldık ve Sayın Rektör Prof. Dr. Durmuş Boztuğ ve Yrd. Doç. Dr. Ebru Yüce hocamız müjdeli haberi kamuoyuna verdiler.
Bu çalışmanın ilk kelimesinden son cümlesine kadar bütün anlarını yakından bilen biri olarak şunu söylemek istiyorum,
Sayın Rektör Prof. Dr. Durmuş Boztuğ olmasaydı çalışma olmazdı, beraber çok zorlukları atlatarak başardık. Yine aynı şekilde Müze müdürü Dr. Ernst Vitek’in kenger uzmanı olması bizlere büyük olanaklar sundu. Dersim, kenger bitkisi yönünden çok zengin bundan dolayı Dr. Ernst Vitek Dersim’e geldi, kengerin peşine düşerken de yüzlerce bitkiyi kayıt altına aldı.
Özellikle kengerleri Dersim’e gelen çok sayıda bilim insanı mutlaka görmüştür fakat Dr. Vitek uzmanı olduğu alan olmasından dolayı farklılığı hemen yakaladı, emin olmak için Almanya’da DNA tahlillerini yaptırıp ilk defa Dersim isminin bir bitkiye verilmesini Ebru hocamız ve Cemil'le onaylayarak bilimsel literatüre girmesini sağladı.
Dr. Vitek'i anlatmakla bitiremeyiz, dünyanın en önemli botanik kurumlarından birinin yöneticiliğini yapması ve kariyer olarak zirvede olmasından dolayı bizleri çok şanslı görüyorum. On yıldır kendisini tanıyorum, alçakgönüllü, müthiş çalışkan ve çok disiplinli biri.
Dersim’de olduğumuz dönemlerde her gün Ebru hoca ve Cemil'le beraber en az 14, 16 saat yüksek tempoda çalıştı. Müzeyi, Dr. Vitek'i çok iyi bildiğimden bu çalışmaların paha biçilmez olduğunu tekrar ifade etmek istiyorum.
Ben gerçekten kendimi çok şanslı olarak görüyorum çünkü çok değerli hocalarla birlikte çalıştık, ürettik. Dersimliler şu an Dr. Vitek'in Ebru hocamızın, Cemilin daha farkında bile değiller zamanla herkes anlayacaktır.
Yrd. Doç. Dr. Ebru Yüce hocamız çok değerli çalışmalar yaptı, hocamızı ne kadar anlatsak azdır. Olmasaydı bu çalışmalar bu kadar boyutlanmazdı, Dersim florası için gitmediği yer kalmadı, iki kenger türünün kayıtları için verdiği emek ve sorumluluğuyla beraber üç yıl içinde toplanan bine yakın bitkiye ek olarak Munzur vadisinin soğanlı bitkilerine yönelik TÜBİTAK projesini yapmasının tarifi gerçekten yok.
Prof. Dr. Şinasi Yıldırımlı hocamızın geçmişte Dersim florasına yaptığı katkılardan dolayı hiç bir zaman unutmadık, her zaman saygıyla hocamızı anıyoruz.
Şimdi de Dr. Ernst Vitek, Yrd. Doç. Dr. Ebru Yüce ve Cemil Ergin hocalarımızın doğamızı korumak adına verdikleri çabaları hiç bir zaman unutmayacağımızı belirtmek istiyorum.
Kengerler ve genel olarak flora çalışmalarına emek veren bir diğer hocamız Sayın Cemil Ergin’e de çok teşekkür ediyoruz, zor şartlar altında bizimle beraber oldu. Üç yıl içinde çok emek verdi sayesinde çok bitki toplandı. Dr. Vitek ve Ebru hocamızla uyumlu çalışması kendisine çok tecrübe kazandırdı.
Hasan Hüseyin Makal sadece ulaşımdan sorumlu değildi, o kadar çok bitki toplanmasına katkı verdi ki, bizim her zaman gizli kahramanımız oldu. Hiç beklentiniz olmayan insanların bile doğayı korumak adına büyük katkı yapabileceğinin çok güzel örneği olarak kendisini gösterebiliriz.
Ayrıca Seyhan Yürek ablama, Kamuran Gülmez ve Ozan Erdem gibi genç kardeşlerime, Burhan Gündoğan hocamıza, Kemal Güneşli abime ve Has oteli işleten arkadaşımız Murat’a, Hüseyin Akyol’a çalışmalara sundukları katkılarla birlikte işlerimizi kolaylaştırdıkları için kendilerine sonsuz teşekkür ediyorum.
Sıra geldi bana, adetten değildir biliyorum ama yazmak istiyorum. 14 yıl oldu bir arpa boyu yol aldık, tamda güzel sonuçlar almaya başlamışken sorunlar ve sorumsuzluklar yine önümüzde duruyor.
Türkiye flora kayıtlarındaki Dersim’e ait örneklerin sayısal oranına denk bir envanteri üç yılda tamamladık. Tarihte ilk defa Dersim ismi bir bitkiye verilerek bilimsel literatüre geçti. Şimdi sıra, Dersim isminin konulacağı yeni bitki türlerinde. Sadece bitki türleri de değil, Dersim yaban hayatındaki canlı türleriyle beraber, kültür değerlerimiz üzerine de somut çalışmalar yaptık.
Çocuklar İçin Dersim Atlası ve Dersimin en büyük arkeolojik alanı olan Rabat bölgesini yıllar önce kamuoyuna taşıyarak, arkeolog arkadaşımız Serkan Erdoğan'ın bölgeyi kayıt altına almasında katkılarımız oldu.
Yaptıklarımızı takip edenlerin yaşadıklarımızı daha iyi anlamaları için, kendi adıma aktarmak istiyorum.
Dersim’de duymuştum, gencin biri, bir meseleden dolayı pes eden arkadaşına hemen de kayış attın demişti. Dile kolay 14 yıl çabalamışız, henüz bir arpa boyu yol almışken ve halen kayış atmamışken yaşadıklarımın bir kısmını şimdi yazmak istiyorum...........
SOS Munzur
Zeynel DUMAN