Dersim Merkez'e 3,5 KM uzaklıkta, "Sütlüce Yolu" olarak tanımlanan alanda "KATI ATIK ARINDIRMA TESİSİ" yapılmak istenmektedir.
Bu alan her şeyden önce bir "yol" değil, tamamen birçok yerleşim alanının olduğu bir alandır. Bu proje, bir çok yerleşim alanını da doğrudan etkilemektedir ve yaşam alanlarını bir bütün olarak doğrudan tahrip etmektedir.
Munzur Milli Parkı 2.5 km
Kemer mezrası 0 metre
İsmet İnönü Mahallesi 700 m
Kocalar köyü 600 m
Suvat köyü 3.5 km
Dedeağaç köyü 4.5 km
Güleç Köyü 4 km
Baldan köyü 3.5-4 km
Sütlüce köyü 4 km
Milli köyü 700 metre
Esentepe Mahallesi 4 km)
Bu alanda,yapılmak istenen "Katı Atık Arındırma Projesi" her şeyden önce bir sosyal, kültürel, etik, sosyolojik ve aynı zamanda doğa sorunudur. Bütün bu faktörler değerlendirilmediği, bilimsel kriterlerin göz ardı edildiği, hazırlanan bu projenin ÇED raporunda çok açık görmek mümkündür.
Günümüzün bakış açısı "insan merkezli" olmaktan çok "doğa merkezli" ve eko-sistemin döngüsünü esas alan projeksiyonlar ve projeler genel kabul görmektedir.
Bölge halkından 727 kişi bu ÇED raporuna yazılı olarak itiraz etmiştir.
Yerel ve katılımcı demokrasi açısından bir kaç kişinin itirazları bile önemsenirken, kararlar yeniden tartışmaya açılırken bu kadar büyük bir itirazın görmemezlikten gelinmesi büyük bir sorun olarak toplumsal barış, birlikte yaşam için risk olarak karşımızda durmaktadır...
Oysa bu kadar büyük bir itirazın "görünmez kılınması" ancak samimiyetsizlik ile açıklanabilir.
Bu alan aynı zamanda, bir "sosyolojik küme"nin (aşiret) de hafıza mekanıdır, 1938'deki büyük kırımda, bu alana çok yakın bir yerde (bir kaç yüz metre) bu sosyal kümeye ait insanlar katledilmiştir. Bu bilinç hala canlıdır ve toplumsal hafızada yaşamaktadır.
Yüzleşme, hatırlama ve toplumsal belek de bu hafıza mekanlarının canlı tutulması korunması ve anıtsal olarak anılması ile gerçekleşir...
Bu günün dünyasında, bu alanı bir çöp alanı olarak inşa etmek ile değil, gelecek kuşaklara, bir daha yaşanmaması için "tarihsel bir yüzleşme mekanı" olarak bırakmak gerekir. Bunun aksi ise bir akıl tutulmasıdır, katliamların tekrarını....
Bölge halkını temsilen aşağıdaki köylerin muhtarları tarafından, Erzincan İdare Mahkemesine "Yürütmeyi Durdurma" davası açılmıştır. Bu dava Dersim Barosuna kayıtlı avukatlar, Av. Özgür Ulaş Kaplan, Av. Helin Reyhan Bulut, Av. Hüseyin Arslan ve Ankara Mimarlar Odası avukatı Gökçe Polat yer almıştır.
1-Dedeağaç köyü-İsmail Kasun
2-Sütlüce köyü-İmam Çelik
3-Baldan köyü-Serdar Kudat
4-Çıralı köyü-Haydar Gül
5-Güleç Köyü- Yusuf Ali Arslan
6-Kocalar köyü-Hüsnü Menteş
7-Yeni Mahalle-Mustafa Moroğlu
Ayrıca evrensel bir hukuk kuralı olarak davalı olan bir konu hakkında taraflar "genel etik kuralları" gereği olarak, herhangi bir konu itilaflı ise ve hukuksal süreçler hala devam ediyorsa bazı girişimlerde bulunulmaz, ayrıca sürecin sonuçlanmasını beklemenin gerekli olduğunu da hatırlatmak isteriz.
Belediyeler bu "genel etik" anlayışa uygun davranmamışlardır...
Hiç bir şey yokmuş gibi davranmaya devam etmişlerdir.
Bu genel bir ahlaki duruştur. Davalı olan konu kamusal ve toplumsal bir sorun ise daha da dikkatli olunması gerekmez mi? Sonuçlarını beklemek, izlemek bir zorunluluktur...
Ama üzücü olan, sayın Belediye Başkanlarımızın, ve yerel yöneticilerin böyle davranmadıklarını görmekteyiz ve gözlemlemekteyiz.
Sizden demokratik ve katılımcı yerel yönetim pratiği bekliyor olmamızın doğal ve temel bir hak olduğunu unutmamanız söylemek isteriz.
Aşağıdaki iki yerel haber sitesinde yayınlanan haber, böyle davranmadığınızı bize gösteriyor.
https://www.yenidersim.com/.../cop-tesisi-projesi-2022...
https://www.yenidersim.com/.../der-kab-tesisin-birkac...
Aşağıdaki rapor 15 Ekim 2021 tarihinde Mahkeme Heyeti ve Bilirkişi Kişi Komisyonun hazır bulunduğu "yer incelemesi" ve "coğrafi analiz" ile vardığı sonuçlardır.
Ayrıca bu mahkemenin, inceleme sürecinde hiç bir Belediye Başkanı, yerel yönetici ve kurumsal temsilci de bulunmamıştır, bu da ayrıca bir etik sorun olarak not edilmelidir.
Avukatlarımıza iletilen 17 Aralık 2021 de gönderilen bilirkişi raporunda ki temel tespitlerdir...
ATIK PROJESİNE AİT BİLİRKİŞİ RAPORUN DA Kİ TESPİTLER
1- Sızıntı suyu yönetim ve planlamasına ait eksikler bulunmuştur.
2- Proje için belirlenmiş olan alanın orman olma özelliğine vurgu yapılarak, ormanların projeler için en son tercih edilebilir alan olması gerektiği hatırlatılmıştır.
3- Bu tip projelerde öncelikle hazine ve mera arazilerinin kullanılması gerektiği,bu araziler bulunmadığı takdirde orman yoğunluğunun az ve idare süresinin sonuna gelmiş ormanların kullanılabileceği belirtilmiştir.
4- Proje için belirlenmiş olan alanın orman varlığının ise genç fertlerden oluşan yoğun kapalılığa sahip orman olma özelliğine vurgu yapılmıştır.
5- 54900 ağacın kesileceği tespit edilmiş olup bu tespit rapora girmiştir.
6- Bölgedeki ardıç ağaçlarının lokal yayılım gösteren değerli ağaç olma özelliğine vurgu yapılmıştır.
7- Projenin koku,toz,sinek-haşere oluşumu gibi olumsuz etkilerinin olabileceği raporda belirtilmiştir.
8- Sızıntı sularının yeraltı sularını kirletebilme riskine raporda yer verilmiştir.
9- Çöp tesisinin yayacağı kokunun, yakınındaki yerleşimleri olumsuz etkileyeceği ve halk sağlığı sorununa yol açacağı tespit edilmiş ve bu tespit rapora girmiştir .
10- Tarım ve hayvancılığın verimini kaybetmesi,yörede yaşayan halkın hayat kalitesinin düşmesi ve sonucunda oluşabilecek göç riski gibi sosyo-ekonomik nitelikli tehlikelere raporda yer verilmiştir.
11- Proje alanı içinde ve çevresinde pek çok su kaynağının bulunduğu bilirkişi tarafından tespit edilmiştir.Projenin ilgili su kaynaklarının yok olmasına neden olabileceği de belirtilmiştir.
12- Toz oluşumu ve de oluşacak hava kirliliğiyle birlikte sızıntı suyunun yeraltı sularını kirleteceği bunun da ciddi sağlık sorunlarına yol açacağı rapora girmiştir.
13- Projenin hava,su,toprak ve gürültü kirliliğine yol açacağı raporda yer almıştır.Proje alanı ve çevresindeki su kaynaklarının kirleneceği,tarım arazilerinin,ekilebilir alanların,bağ ve bahçelerin zarar göreceği ve ürün kalite-verimi konusunda sorunlar yaşanacağı tespiti yapılmıştır.
14- Proje için belirlenmiş olan alanın değişik ağaç türlerini barındıran, 1200-1400 rakımlı,su ve rüzgar erozyonuna uğramış,eğimli arazi olma özelliğini taşıyan bir orman alanı olduğu vurgulanmıştır.
15- Yabani fauna (hayvan) varlığının bulunması nedeniyle projenin ilgili alanda uygulanmasının sakıncalı olduğu bizzat bilirkişi tarafından rapora yazılmıştır .
16- ÇED raporunda yer alan “bölgede endemik tür bulunmamaktadır” tezi bilirkişi raporu ile çürütülmüş,bölgeye özgü ve de endemik özelliği bulunan 9 bitki türü tespit edilmiş ve bölgenin yoğun flora yapısına dikkat çekilmiştir.
17- Projenin insan sağlığını,tarım ve hayvancılığı olumsuz etkileyeceği,yaban yaşamına ve doğal ekosisteme zarar vereceği bilirkişi tarafından rapora yazılmış ve bunun sonucunda proje alanı uygun görülmemiştir.
18- Projenin,etkileşim alanındaki insan,hayvan,bitki ve sucul ekosistemi olumsuz etkileyeceği raporda anlatılmıştır.
19- Projenin bölgede telafisi imkansız çevresel tahribata yol açacağı,
20- Projenin yer seçiminin sakıncalı olduğu,
21- Projenin bölgedeki endemik yapıyı ve ekolojik dengeyi yok edeceği,
22- Flora ve fauna çeşitliliğinin korunması için gereken önlemlerin alınmadığı ya yetersiz olduğu,
23- Çevrenin zarar görmesini engelleyecek tüm önlemlerin alınmadığı,
24- Alınan önlemlerin ise ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeyde olmadığı,
25- Su kaynaklarını kirletme potansiyeli olması yönüyle projenin bölgede uygulanmasının çok sakıncalı olabileceği,
26- Projedeki en önemli hatanın 18,3 hektarlık 55000 adet ağacın kesileceği,
27- Projenin ÇED olumlu kararının kamu yararı açısından olumlu olmadığı,
28- Proje için daha uygun arazi tiplerinin bulunduğu,ormanların ise en son değerlendirilmesi gerektiği,
29- Proje sahasının teknik, fen, bilimsel ve hukuki açıdan orman olduğu,
30- Sonuç olarak tesisin proje alanına yapımının uygun olmadığı....
Son söz,
Bizler bu bölgenin köylüleri, yaşayanlarıyız...
Bizim kararlarımızı saygı duymak zorundasınız...
Bizler, köylerimizin muhtarlarının hazırladıkları ve imzaladıkları bir mektup ile "Avrupa Birliği Kalkınma ve Yatırım Ajansı"na ve projeye fon sağlayan kuruluşlara başvurmak da istemiyoruz (Mahkemenin tayin ettiği bilirkişi raporunu ekleyerek)...
"İnsan" kaynaklı olan bu çevresel soruna bölgemizin yararına optimal bir çözüm bulunması gerekli olduğunu düşünüyoruz, aksi durumda bu fonun kesilmesinin gündeme alınması ve "toplumsal yarar" için iyi bir şey olmadığını biliyoruz...
Sizden, bölge halkının itirazlarını, duyarlılıklarını ve acılarını dikkate almanızı bekliyoruz.
Gerekli adımları, sağduyu ile ve samimiyetle atmanızı, sorumlulukla davranmanızı bekliyor ve istiyoruz...
Dersim coğrafyası "Katılımcı Demokratik Yerel Yönetim" için bir model olabilir...
Saygılarımla...