2014 yerel seçimleri hızla Türkiye’nin önemli gündemi olmaya başladı. Araya giren yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarına rağmen Türkiye yerel seçimlere kilitlenmiş durumda demek yanlış olmaz. 30 Mart seçimleri yerel seçim olsa da bu yönünü aşan bir siyasal seçime döneceği şimdiden söylenebilir. Türkiye’nin içerisinden geçtiği süreçte siyasal iktidarın politikalarının oylanacağı, Kürt sorununda çözüm politikalarının sınanacağı, giderek artan AKP despotizmine karşı cevap olacak bir yerel seçim sürecine girmekteyiz. Bu seçimler yerel politikalarını ön plana çıkmasından ziyade daha çok yaşanacak bu siyasal hesaplaşma ile hatırlanacaktır. Belki de yerel seçim Türkiye’nin siyasal geleceğini de etkileyecek ve belirleyecektir.
Türkiye’de yerel seçimin konjoktürel olarak üstlendiği rolün bir benzerini de Dêrsim’de yaşayacağız. Dêrsim seçimleri siyasal boyutu kadar görülmesi gereken bir yüzleşme ve hesaplaşma gerçekliği ile ön plana çıkacaktır. Dêrsimliler sandık başına gittiğinde Türkiye’deki siyasal atmosferin doğurduğu siyasal duruş kadar aslında kendine ait bir hesabı da bu seçimde görecektir.
Dêrsim seçiminde öncelik olarak son dönemlerde artan toplumsal dezenformasyon ve asimilasyon politikalarına karşı bir tavır gösterilecektir. Bir yandan AKP iktidarı ve cemaatin inançsal ve toplumsal yapı üzerindeki politikalarına cevap verilirken öte yandan Dêrsim 38 soykırımın sorumlusu olan CHP zihniyeti ile tarihsel bir yüzleşme ve hesaplaşma yaşanacaktır.
Dêrsimliler kendi değerlerine, inancına, doğasına, gençliğine dönük saldırı politikalarına karşı bir kez daha ayağa kalkıp tarihsel kimliğine yakışır bir duruş gösterecektir.
Bu anlamıyla Dêrsim’deki yerel seçimler şimdiden iki güç arasında geçecektir. Seçimin bir tarafında Dêrsimi bitirmek için soykırımdan geçiren, beyaz katliam uygulamaları kendi tarihsel kimliğinden, inancından, kişiliğinden koparamaya çalışan Kemalist CHP zihniyeti olacaktır. CHP’nin yanında ise Kemalist CHP’nin başaramadığını yeni yöntemler ve iktidar gücü ile gerçekleştirmek isteyen yeşil Kemalist AKP olacaktır. Yeşil Kemalist diyoruz zira zihniyet olarak AKP ve CHP arasında fark yoktur. Şekilsel ve biçimsel farklılıklar olsa da Dêrsim kimliğine, Dêrsim değerlerine yönelip yok etme noktasında AKP ile CHP arasında fark yoktur. AKP bu anlamda Kemalist CHP’nin tamamlayamadığı yok etme projesine inceltilmiş politikalar ile sürdürmektedir. İkisinin arasındaki görünür kavga Dêrsim değerlerini yok etme noktasında ortaklaşmaktadır. CHP zihniyetinin soykırım ve beyaz katliam ile yapamadığını bugün AKP inanç, doğa ve topluma dönük soykırım politikaları ile devam ettiriyor. Dolaysıyla yerel seçimlerin bir tarafında AKP, CHP ve diğer sistem partileri Kemalist çizgi olacaktır.
Yerel seçimlerde AKP, CHP’nin oluşturduğu Kemalist sistem partilerine karşı ise Dêrsim’in temel değerlerine sahip çıkan, tarihsel kimliği ve duruşunu sahiplenen bu tarihsel duruşu sahiplendiği için binlerce gencini toprağa veren devrimcilerin, ilericilerin, demokratların kısaca vicdanlı Dêrsimlilerin oluşturacağı cephe olacaktır. Dilini, kimliğini, kültürünü sahiplenen devrimci önderlerinin yarattığı direniş çizgisini benimseyen ve zulüm düzenine karşı mazlum olan Dêrsim’in sesi olacak bu devrimci cephe Dêrsim’in geleceğini de belirleyecektir.
Oluşan bu iki cephe bir yönüyle Dêrsim’de tarihsel bir yüzleşme ve hesaplaşmanın gerçekleşeceğini göstermektedir. Tarihsel olarak egemenler ve ezilenler arasında açığa çıkan bu uzlaşmaz çelişki bir hesaplaşmayı da berberinde getirmektedir. Bu yönüyle baktığımızda tarihsel olarak süreç içerisinde açığa çıkan Seyid Rıza ve Rayber çizgisinin Dêrsim soykırımının üzerinden geçen 76 yıl sonraki yeni bir hesaplaşması gerçekleşecektir. Bir yanda Seyid Rıza’nın direniş çizgisinin sahipleri olan devrimciler, ilericiler, vicdanlı Dêrsimliler diğer yanda ise Rayber çizgisini Dêrsim’e dayatmaya çalışan işbirlikçi çizginin temsilcisi olan AKP- CHP ve diğer sistem güçleri.
Seyid Rıza’nın direniş çizgisi ile Rayberci işbirlikçi çizginin 76 yıl sonra yeniden tarih sahnesinde olacağı bu büyük hesaplaşma noktası Dêrsimliler açısından tarihsel bir hesaplaşmayı yaşamanın imkanını sunmaktadır. Vicdan sahibi her Dêrsimli bu seçim sürecinde sandığa giderken yerel yönetimler kadar tarih boyunca oynanan ve Dêrsimi yok etmeye çalışan Rayberci çizgiyle de hesaplaşacaktır.
Dêrsim ve Dêrsimli bu anlamda üzerine düşen tarihsel görevi yerine getirecek güçtedir. Binlerce evladı bu kavgada kefensiz toprağa veren acıların süzgecinden geçmesine rağmen onurlu duruşundan ve Seyid Rıza’nın direniş çizgisinden taviz vermemiştir. Dêrsimliler bir kez daha herkese Dêrsim’i kimliğin direnişçi, başeğmez, satın alınmaz devrimci duruşunu gösterecektir. Çünkü Dêrsimli kimliği Seyid Rızaların, Alişerlerin, Beselerin, Zarifelerin, Deniz, Mahir, İboların, Mazlum Doğanların, Zilanların, Azime Demirtaşların, Sakine Cansızların, Haydar Alparslanların, Dr. Baranların önderliğinde bedellerle yaratılmış bir feda kimliğidir. Onların ardılları olan Dêrsimliler de önderlerine yakışan tavrın ve duruşun sahibi olacaklardır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın!
--- ERGİN DOĞRU