İhsan Sabri Çağlayangil; anılarını yazdırmış devlet adamlarımızdandı. Senatörlüğünden önce, kaymakamlık, emniyet müdürlüğü ve valilik yapmıştır.
Çağlayangil’in anılarını bir kültür kaynağı olarak nitelendirebiliriz. Ama kendisinden, daha çok, Dersimli okumuşlarla, az sayıda politikacının haberdar olduğunu düşünüyoruz… bizi, doğal olarak, Dersim-Çağlayangil ilişkisi ilgilendiriyor. Anlatalım…
Çağlayangil, Malatya emniyet müdürü iken genel müdürlüğe atanıyor. Ancak Ankara’dan önce vali ile birlikte Dersim’de bir yerlere gidiyorlar. Kendilerini o bir yere Hüseyin Abdullah Paşa götürüyor. O yere, paşanın özel adamaları gelecektir. Paşa onlara ekmek de götürmüştür. Geliyorlar ve üç kişi hariç, istenilenleri teslim edeceklerini söylüyorlar. Ne ki, paşa o üç kişide ısrarlıdır. Çünkü onların birisi Seyit Rıza’dır…
Çağlayangil, Ankara’ya geldiğinde; Atatürk, Diyarbakır’dan Elazığ’a gelip, oradan Singeç Köprüsü’nü açamaya gidecektir.
O nedenle Çağlayangil, genel müdürlükten bir ekibin başında Elazığ’a gönderilir. Ekip, beyaz donluların Elazığ’da Atatürk’e yakın olmalarını ve idamlıklar için af istemelerini önleyecektir. Oysa, idam kararları hazırlanmıştır. Gece infaz edilirler ve Atatürk gelmeden idamlar gerçekleştirilmiştir.
İhsan Sabri Çağlayangil’in şu söylediklerini de aktaralım:
“… ‘Atatürk seni çağırıyor’ dediler.
Gittim, kahvaltı ediyordu. Bana bir resim gösterdi. Seyit Rıza’nın darağacında sallanırken resmi çekilmiş.
‘Bu resim ne emniyet müdürü?’ dedi.
‘Haberim yok’ dedim.
‘Çabuk git bu resmin negatifini bul, basılanları imha et!’ dedi…”
… O kısa konuşmada anladım ki, Atatürk, bu olayları detaylı olarak bilmiyor. Bu türlü olayları da sevmiyor ve Atatürk demokrat tavırlı bir insan…
Rıza CAN