EFES bir kentin adı. Çok eski bir kentin adı. Ege’de Kuşadası’nın yanı başında O ünlü Roma İmparatorluğu var ya, onun bir valisi kurmuş. Hemen yanında bir dağ yükseliyor.
Kentin bir bölümü şimdi kapalı çarşı. Civarın ticaret merkezi gibidir.
Biz buraya kadar “ yalnız Efes” ten söz ettik. Oysa Efes yalnız değil. O yanında yükselen dağın başı insanın “arındığı” bir yerdir sanki… Çünkü, ilk Hristiyan’lar aralarındaki mağarada saklanıyorlar. Çünkü günün birinde, “Aziz”lerden biri, MERYEM ANA’yı da oraya götürüyor… Ve kendisine orada bir ev yapılıyor. O ev şimdi; yerli yabancı tarafından “huşu” içinde ziyaret edilen bir yerdir…
Artık yakına gelebiliriz…
O dağda yaşanmışların bir benzeri, Türkiye’de de yaşanır.
1938 yılında Dersim’de yapılmış uygulamadan kaçanlar “ mağaralara” sığınıyorlar…
Dersim’in muhteşem tabiatı anlatılırken; Ulu dağlarından, berrak sularından, uçurumlarından ve derin vadilerinden söz edilir. Ama, nedense, mağaraları unutulur. Oysa mağaralar, Dersim’lilerin “Cankurtaranları” olmuşlardır…
Dahası var:
Yakın tarihe kadar; Doğu’nun bazı yerlerinde, mağaralar “ konut” olarak kullanılırdı. O konutların önemlilerini, büyük yazar YAŞAR KEMAL ziyaret edip, röportajları yapmıştı…
Ve Dersim’in mağaraları, bir acılı tarihtir.
Korumak gerek…
Rıza CAN