EDEBİYAT’a yabancı değiliz. Ama yeni yazarlardan “kıt” haberdarız. Çünkü onlardan; ancak tanıtımlar aracılığıyla haberdar olabiliyoruz…
Murat Yalçın işte onlardan biri. Şimdilik PERA MERA’sını okuduk. Kocaman bir hayret!.. Söyledikleri bir “özenin” sözleri değil… Bir “hırsın” sözleri sanki…
ÜÇ DERSİM adlı öyküsünden aldığımız şu alıntıların, bizi mahcup etmeyeceğini düşünüyoruz…
(…) “ Ahır kapısında üç kır at (…) Kentlerde kenar mahalleye gelmiş lüks otomobilin çevresinde dolanan çocuk merakıyla biz de atlardan ayırmazdık gözlerimizi: yorgun gövdelerinin orası burası ama özellikle karınları, durgun suya taş atılmışçasına seğirdikçe, işaret parmaklarımızı uzatarak birbirimize gösterip gülüşürdük.”
Sıra o kır atlara binip gelenlerdi:
(…) Şalvarlı, kuşaklı, yelekli, uzun ceketli iri yarı bu adamların omuzları, yüzleri geniş, kemiklidir; süt- ter- tütün kokusu salarlar. (…)
NOT: 1 Pera Mera’yı eser olarak merak ettik. Dersim’le ilgili öyküden haberimiz yoktu…
NOT: 2 Yazarın gözlemlediği kişiler: Dersim’in yaylacı aşireti ŞAVAK’ın kişileri…
NOT: 3 Anlatılan yere, peynir satmak için gelmişlerdir…
Rıza CAN