• BIST 9367.77
  • Altın 2955.021
  • Dolar 34.4743
  • Euro 36.41
  • İstanbul 7 °C
  • Ankara 16 °C
  • Tunceli 10 °C

DERSİM VE DERSİMLİ ANLATIMLARI 6

RIZA CAN

 

Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU, ünlü hukuk profesörlerimizdendi.

Cumhuriyetin seçkin aydınlarındandı…

Profesör Doktor VELİDEDEOĞLU, Çorum kökenlidir. Soyadı bir sırı verir gibidir… Doğru. Hıfzı hoca, VELİ DEDE’nin soyundandır.

Veli Dede; bir cemaat toplantısında “zelzele” olacak çığlığıyla cemaatin dışarı çıkmasını sağlar. Gerçekten, büyük bir zelzele olmuştur ve Veli Dede içerde kalarak Hakka kavuşur…

Veli Dedeoğlu; yalnız hukuki konuların yazarı değildir. zengin bir edebiyatın da yazarıdır…

İç-dış seyahatlerini anlatır… Memur-halk ilişkilerini irdeler… Ormanlara sahiplik eder… Öyle ki, bazı ormanları gezer… Dağlardaki ormancı evlerine misafir olur…

Hocanın Dersim seyahatinden önce iki dış seyahatinden azar azar söz etmemiz gerekiyor…

Bilindiği gibi; cumhuriyetin onuncu yıldönümü “çok görkemli” olarak kutlanmıştır. O kutlamaya önemli bir Sovyet heyeti de katılmıştır. İlişkilerin iyi günleridir. O nedenle, Milli Eğitim Bakanlığı, Sovyetler Birliği’ne; kırk kişiden oluşan bir öğretmen grubunu gönderir.

Gruba Doçent Hıfzı Bey de dahil edilmiştir. Varılınca; doğal olarak, önce Lenin mozolesi ziyaret edilir. Ve hoca şu duyarlılığı yaşar:  “(…) dünyanın en büyük ihtilallerinden birini başarmış insanı, saçıyla, sakalıyla fakat böyle hareketsiz bir mumya halinde görmek duygular veriyor insana (…)”

            Kremlin de seyredilmiştir… Dünün Leningrad’ı bugünün Petersburg’u da ziyaret edilir…

            Rahmetli Veli Dedeoğlu’nun; Sovyetler idaresini bir hayli aydınlattığını söyleyip noktayı koyduk.

            Veli Dedeoğlu’nun bir de kafile başkanlığı var:

            Yıl 1939’dur. İstanbul Üniversitesi bir sömestr tatilinde öğrenciler için bir dış gezi planlamıştır.

            Avrupa’daki bazı başkentler ziyaret edilecektir. Kafilenin başkanlığına, Doçent Hıfzı Bey seçilir. Değerli profesör, her başkentteki durumlarını yazar anılarında… Berlin’de onu  “Değirmencinin” yel değirmenine götürürler. O değirmenin öyküsü hukuk tarihinde yer almıştır.

            İmparator, değirmenin yerine bir saray yapmak istemektedir. Değirmenci, hiçbir teklifi kabul etmez. İmparator “ zorla alırım.” deyince değirmenci: “ama Berlin’de hakimler var.” der… Ve o değirmen tarihi bir değer olarak hala yerinde… Çok yoruma açık bir olay…

            Evet, sıra Dersim anılarında…

            Rahmetli profesörden şunları öğreniyoruz:

            İstanbul Üniversitesi’nden, her sene değişen öğretim üyesi grubu illerden birine gidip konferanslar verir. Bunun için de genellikle sonbahar seçilir. 1942 Eylül’ünde Elazığ seçilmiştir. Konferanslardan sonra, Hozat, Pertek ve Mameki’ye gidilir…

            Bu anlatılar 1942 Hozat’ına ait:

            “ (…) Son isyanlar dolayısıyla çok merak ettiğim Dersim (Hozat) bir tepenin yamacında çok basit ve iptidai ümran olan – kalkınma- mahrum bir kasaba.

            (…) küçük bir odadan ibaret olan halkevinde biraz oturduk; iri yapılı, Kaymakam İhsan Beyin ısmarladığı çayları içtik ve duvarda asılı duran aşiret reislerine baktık. Bunlar birkaç sene önceki isyanda yakalanıp idam edilmişlerdi. İçimi yine bir hüzün doldurdu. (…)”

            “Grup Pertek’e gelmiştir. Şunları öğreniyoruz: (…) Hozat’tan Pertek kasabasına geldik. Oraya yaklaşırken geçtiğimiz yol değişik ve pek çekici tabiat güzellikleri ile bezenmişti. İlçede bizi başta kaymakam olmak üzere, memurlar, okul talebeleri ile birlikte muallimler, güzel samimi bir merasimle karşıladılar.

            Eşraftan Zülfü Beyin misafiri olarak havuzlu bir bahçede kurulmuş, zengin bir sofrada doyasıya bir öğle yemeği yedik. (…)”

            Gene yol görünmüştür. Kalan’a gidilmiştir. Yani bugünkü vilayet merkezine. Öteki adı Mameki’dir…

            Okuyoruz:

            “  (…) Kalan, küçük, yeni evleriyle yepyeni bir kasaba. Eski adı Mameki, nüfusu bir ilçe için çok az. 1500 kişi. (…) Kasabanın içinden geçen Munzur ırmağı, hızlı akışı ve bir kaynaktan henüz çıkmış gibi çok duru akan suyu, dokunulmamış ve bozulmamış tabiatıyla seyrine doyum olmayan bir güzellikteydi. (…) Kalan’a gelirken yolun yüksek yerlerinden, uzakta topluca görülen Munzur Dağları, çok dik ve sarp yamaçları ile ve siyaha çalan koyu mor renkleri ile vahşi bir tabiat güzelliği örneği idi.

            (…) Akşam yemeğini Kalan’da yedik. Yemeğimiz bir nevi balık ziyafeti olarak hazırlanmıştı. (…)

            RUHUN AYDINLIKLAR İÇİNDE OLSUN AZİZ HOCAMIZ… DERSİM’DE ŞİMDİ HER ŞEY DAHA GÜZEL…

 

 

                                                                                                                          Rıza CAN

Bu yazı toplam 4256 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim