Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Dersim İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Uğur Beycan ile Dersim ve Erzincan hattı üzerinde yürütülen madencilik faaliyetlerine dair görüştük. Evrensel’e konuşan Beycan, tarım arazilerinden meralara, koruma altında olan alanlara kadar geniş bir bölgede maden ruhsatlandırmasının yapıldığına dikkat çekerek “Kapı kapı gezip farkındalığı geliştirmeliyiz” dedi.
Dersim’de toplam 145 maden projesinin varlığına dikkat çeken Beycan, verilerin güncel olmamasını da hatırlatarak bunların arama, işletme ve ruhsat aşamasında olduğunu söyledi. Beycan, Dersim ve Erzincan bölgesini kapsayan bir alandan bahsettiğini söyleyerek şöyle devam etti: “Çünkü maden il sınırlarını kapsayan bir şey değil. Bahsettiğimiz rezerv kaynağı Dersim’den Erzincan’a kadar uzayabiliyor. Erzincan arazilerinin tamamının yüzde 52’si maden ruhsatına tabi, yüzde 52’nin yüzde 42’si ihale ruhsatında yüzde 6’sı işletme yüzde 4’ü de arama ruhsatında olan yerler. Ovacık-Hozat arası da işletme ruhsatı aşamasında şu an. Bahsettiğimiz bölgelerde ağır metaller işlenecek. Ağırlıklı olarak altın, bakır, alüminyum, çinko. Dersim’de ağırlıklı olarak altın ve bakır üzerine maden faaliyeti yürütülüyor.”
DERSİM VE ERZİNCAN MADENCİLİK KISKACINDA
Erzincan ve Dersim’in maden oranlarına dair veriler sunan Beycan, “Erzincan’ın Refahiye ilçesinin yüzde 75’i maden ruhsatında, Üzümlü ilçesinin yüzde 72’si yine maden ruhsatlı, Kemah ilçesinin yüzde 62’si, Otlukbeli ilçesinin yüzde 59’u, İliç’in yüzde 52’si madene ruhsatlı. Dersim Merkez ilçenin yüzde 62’si, Ovacık ilçesinin yüzde 57’si maden ruhsatlı. Çok ciddi bir maden faaliyetinden bahsediyoruz. Madencilik Kanunu’nda 2004-2005 yılında yapılan değişiklikle birlikte özel koruma alanları üzerinde madencilik faaliyetinin yapılamayacağına dair yönetmelik değişti. Maden yönetmeliği değişikliğiyle orman arazilerinden, meralara, sit alanlarına, su havzalarına, özel koruma bölgelerine kadar yerel sermayeyle birlikte yabancı sermaye dediğimiz bu işi yapan büyük firmalar da buralara çöreklendi. Bölgedeki bütün canlı yaşamını etkileyen bir yaklaşım var. Erzincan ve Dersim’deki tarım arazilerinin yüzde 42’sinde maden ruhsatlandırması var. Meraların yüzde 66’sında, Ovacık ovasının yüzde 10’una yakınında maden ruhsatlandırması var. Tarım alanlarının yüzde 10’u, koruma alanlarının yüzde 60’ı, milli parkların yüzde 56’sı, tabiat parklarının yüzde 84’ü arazi yapısı üzerinden ruhsatlandırılmış. Munzur Milli Parkı Türkiye’nin en büyük 2. milli parkı. En çok endemik türü barındıran milli park olarak biliniyor. Madencilik faaliyetleriyle birlikte canlı yaşamı ve endemik yaşam tehlikeye girecek. O bölgede canlı bütün varlıklar olumsuz etkilenecek. Munzur Dağları’nın önemli bölge olduğuna dair statüsü var; önemli bölge hassas ve benzersiz olduğu anlamına geliyor. Madene açıldığı zaman hassas bölgenin deforme olması daha hızlı olup, geri dönülmez hasara neden olacak” diye konuştu.
"HUKUKİ SÜREÇLER DEVAM EDİYOR"
Madencilik faaliyetlerinin yürütülme şeklini sömürge madenciliği olarak tanımladıklarını aktaran Beycan, “Afrika ve Asya madencilik bakımından dünyanın en zengin ülkeleri. Madencilik üzerinden bir kalkınma olsaydı Afrika ve Asya dünyanın en zengin, refah düzeyi en yüksek ülkeleri olurdu. Maden şüphesiz bir ihtiyaç, medeniyetlerin gelişmesine katkı sunmuş evet doğru. Enerjiden, inşaat alanına, kozmetiğe, çocuk bezine kadar kullanılan bir meta. Bu metayı nasıl doğru şekilde topraktan alıp kamuya aktarma noktasında biz TMMOB olarak şunu söylüyoruz: Toplumun ortak çıkarlarını esas alarak ve madencilik faaliyetlerinin bütün teknik detaylarına uyarak, oradaki canlı yaşamına zarar vermeden kamusal bir planlama ve denetleme esaslı yürütülebilir. Bütün bu sömürgeci madencilik faaliyetlerine karşı hukuki süreçler devam ediyor. Ovacık’taki Otlubahçe bölgesinin faaliyetini durdurduk şimdilik” diye konuştu.
"MADENCİLİK FAALİYETLERİNİ DURDURABİLİRİZ"
Ruhsat alan madencilik firmalarına dair “Karşımızda büyük, güçlü ve devlet politikalarıyla desteklenen firmalar” nitelemesinde bulunan Beycan, “Yerelde kurulmuş firmalarla buraya girip detaylı çalışmalar yürütüyorlar. Teknik boyutundan, sosyolojik boyutuna kadar her anlamda çalışmalarını yapıyorlar. Bunun karşısında hukuki süreç gibi bir hakkımız var. Bunu sonuna kadar götürmeliyiz. Bundan daha esas olan bir şey var o da topluma bunları aktarmak. Gerekirse kapı kapı gezerek bu farkındalığı geliştirerek sömürgeci madenciliğe karşı bir tavır geliştirmeliyiz. Dersim halkı çevre mücadelelerindeki rüştünü ispatlamıştır. Toplumsal farkındalığı açığa çıkararak bunun karşısında durduğumuz oranda madencilik projelerini durduracağımıza inanıyorum” dedi.
"İLİÇ’TE ÖLÜ VE SAKAT DOĞUMLAR YAŞANIYOR"
Erzincan’ın İliç ilçesindeki maden faaliyeti yürütülen alanda siyanür sızmasının yaşandığı bölgede TMMOB olarak yaptıkları incelemeyi de hatırlatan Beycan, “İliç’teki madene dair başlattığımız hukuki süreç devam ediyor. 2021 yılında ÇED olumlu raporuna karşı açtığımız ve bizim vurguladığımız, itiraz ettiğimiz durumu acı bir deneyimle yaşamış olduk. İliç’te yaptığımız görüşmede siyanürün topraktan nötralize edildiğini söylediler. Hatta oraya birkaç gün önce dikildiği belli olan laleler dikkat çekiyordu. ‘Bakın toprağa bir zararı yok’ demek için yapılmıştı. Bakanlık ceza kesti, faaliyetini durdurdu güya ama hâlâ çalışmaya devam ediyor. Çevrede yaşayanlarla görüştüğümüzde ölümlü ve sakat doğumların başladığını, besi hayvanlarının öldüğünü aktardılar bizlere. Bu sızıntı Fırat Havzası dediğimiz bölgedeki su havzalarına geçtiyse çok ciddi felaketlere yol açacaktır” dedi.
Haber: Serpil ARGIN