Dersim Emek ve Demokrasi Güçleri, 21 Şubat Dünya Anadili Günü dolayısıyla Sanat Sokağı’nda etkinlik düzenledi. Etkinlikte Eğitim-Sen Müzik Grubu da farklı dillerde ezgiler seslendirdi.
Dersim Emek ve Demokrasi Güçleri’nin eyleminde konuşan Eğitim-Sen Şube yöneticisi Raife Yılmaz, şunları kaydetti:
“Ulus devlet politikalarının katı olarak uygulandığı kapitalist sistemin gelişim süreci ve sonrasında dillerin varlığı ciddi şekilde tehdit altına alınmıştır. Araştırmalara göre dünya nüfusunun % 40’ı konuştuğu veya anladığı dilde eğitime erişememektedir.
Ülkemizde de bırakalım resmi dil dışındaki anadillerin eğitim alanına girmesini, diğer dillerin varlığı uzun süre inkâr edilmiş, sistematik asimilasyon politikaları uygulanmış, hayatın her alanının resmi ideoloji doğrultusunda tek tipleştirilmesi politikalarından en çok da diller etkilenmiştir.
“MİLYONLARCA ÇOCUK ANADİLLERİNİN OLMADIĞI ORTAMDA EĞİTİM GÖRÜYOR”
UNESCO’nun “Tehlike Altındaki Diller Atlası”na göre, Türkiye’de 19 dil yok olmuş veya yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. “Medeniyetler Coğrafyası” denilen Anadolu ve Mezopotamya topraklarında; bunlardan birisi de Dersim coğrafyasında konuşulan Kırmançkidir. Anadili Kürtçe, Arapça, Lazca, Ermenice, Hemşince, Çerkezce, Çeçence, Süryanice gibi dillerden olan milyonlarca çocuk anadillerinin olmadığı bir ortamda eğitim görüyorlar.Oysa çocukların kimliklerinin ve kişiliklerinin bir parçası olarak anadilinde eğitimin önemi bilimsel verilerle de tartışma götürmez şekilde defalarca kanıtlanmıştır. Yapılan bütün araştırmalar anadilinde eğitim gören çocukların pedagojik olarak daha başarılı olduklarını göstermektedir. Kişinin kendi anadili dışındaki dillerde eğitim almak durumunda kalması pedagojik açıdan kalıcı sorunlara yol açtığı gibi buna bağlı olarak eşitsizlikleri de derinleştirmektedir.
“Yaşayan Diller Ve Lehçeler Dersi” adı altında dil dersleri seçmeli dersler şeklinde eğitim programına eklenmiş ve dil alanındaki katı inkârcı yaklaşım kısmen değişmiş olsa da anadillerin kamusal alanda, okulda, evde, iş yerinde, devlet dairelerinde, sinema, televizyonda vs. konuşma ve yazma hakkı açısından bir arpa boyu yol alınmadığı da bir gerçektir. Yaşayan Diller ve Lehçeler dersinde anadilini tercih eden öğrenciler; yeterli sayıya ulaşılamadı ya da dersi verecek öğretmen yok gibi bahanelerle bu haklarından sistemli bir şekilde olarak mahrum bırakılmış en son ise Diyarbakır’da yaşanan bu durum meclis gündemine taşınmıştır. Geldiğimiz aşamada dahi Meclis’te resmi dil dışındaki konuşmalar tutanaklara “bilinmeyen dil” olarak geçirilmektedir!
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde de açıkça belirtildiği gibi, bireyin anadilinde eğitim alması en temel insan haklarından birisi olduğu kadar, bireylerin kendi anadillerinde eğitim almasının engellenmesi en büyük insan hakkı ihlallerindendir. Bu gerçeklikten de hareketle anadilinde eğitim hakkını hangi gerekçe ile olursa olsun yok sayarak eğitim hakkının karşılandığını ileri sürmek güneşi balçıkla sıvamaya benzemektedir. Kaldı ki, eğitim hakkı diğer hakları da içeren, bütünlüklü kullanılması durumunda gerçek özüne kavuşan temel haklardandır.
“ANADİL BİRLEŞTİRİR”
Anadil birleştirir, paylaşımı artırır, sosyal içerme, yenilikçi düşünme ve hayal gücünün gelişimini sağlar. Hayal gücü ile somut gerçekliği buluşturur, özgüveni, özsaygıyı artırır. Empati kurma gücünde belirgin fark yaratır.
Dil; sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda düşünme biçimi, edebiyat, sanat, felsefe, tarih, kısacası bir kültür, bir yaşayış biçimidir. Dolaysıyla anadilinde eğitimin yokluğu tüm bunlardan mahrum kalmak, sağlıksız bir kişiliğin, toplumsal ve kültürel gelişmenin yaşanması demektir. Daha da ötesi o dili konuşan halkın yok oluşu, toplumsal hafızanın silinmesidir.
Bu nedenle asimilasyon ve inkâr temel insan haklarının ihlali ve insanlık suçu olarak kabul edilmektedir. Halkların ve dillerin beşiği olan coğrafyamızda 21. Yüzyılda dahi milyonlarca çocuğun kendi anadili ile eğitim görmesine ‘ülke bölünür’ paranoyası ile yaklaşmak ve ‘suç’ olarak nitelendirmek özünde ırkçı zihniyetten beslenmektedir.
“GEREKLİ ANAYASAL DÜZENLEMELER YAPILMALIDIR”
İvedilikle gerekli anayasal düzenlemeler yapılmalıdır. Eğitim sistemimiz gerçekliğimize ve insanlık değerlerine uygun olarak çok dilli ve çok kültürlülük esasında yeniden düzenlenmelidir.
Başta eğitim ve sağlık olmak üzere kamusal hizmetler nitelikli, parasız, ulaşılabilir, bilimsel olmasının yanı sıra anadil esaslı çok dilli sunulmalıdır.
Yasakçı, tekçi, asimilasyoncu politikaların son bulması için emek ve demokrasi mücadelesini yükseltme kararlılığımızı bir kez daha ifade ederken, tüm halkların 21 Şubat Dünya Anadil Gününü kutluyoruz.”
Açıklamanın ardından Eğitim-Sen Müzik Grubu farklı dillerde ezgiler seslendirdi.
Caner Aktan/Kenan Korkmaz