Dersim de çevre kirliliği had safhaya ulaştı. Vadi boyları, piknik yerleri, karayolu ve köy yolu çevreleri, ziyaretgâhlarımız çevre kirliliğinden en çok etkilenen alanlar olarak görülmektedir. Kirliliğin boyutu o kadar artmış ki Munzur ve Pülümür vadileri boyunca piknik yapacak temiz alan bulmak neredeyse imkânsız gibi. Doğaya pet şişe, cam şişe, kutu, plastik tabak, poşet v.b doğada geri dönüşümü nerdeyse on yıllar veya yüzyıllar alan maddeler bırakan duyarsız vatandaşlar bunların çevreye ve doğaya verdikleri zararları hiç umursamaktadırlar. Duyarlı vatandaşlar olsa da çevre kirliliğinin önüne geçilememektedir. Akarsu kenarlarında piknik yapan piknikçiler çöplerini ya çevrede bulunan söğüt ağacı, süpürge ağacı ve böğürtlenlerin arasına atmaktadır yada yol kenarlarına ve direkt olarak akarsulara bırakmak suretiyle yaşadığımız toprakları, bitkileri ve akarsularımızı kirletmektedirler. Yol boylarına araçlardan atılan çöpler yine çevreyi kirletmektedir. Aynı şekilde kutsal olan Düzgün Baba ziyareti, Anafatma ziyareti, Munzur gözeleri çevresi temizlik kültüründen yoksun vatandaşlar yüzünden kirletilmektedir. Munzur ve Pülümür vadileri başta olmak üzere yol boylarına moloz, kömür atığı bırakıp kaçanları inandıkları kutsal değerlere havale ediyorum. İçki şişelerini kumsalların içerisinde unufak etmenin, kırıp akarsular içine atmanın akıl ile izahını bulamıyorum. Türkiye’de en büyük baraj karşıtı çevre yürüyüşü gerçekleştiren on binlerin bu kadar çevre düşmanı olmaları düşündürücü değil mi? Peki bizler hem Dersim’i, Munzur’u onur sayıp koruyacağız hem de kirleteceğiz öyle mi? Dersim insanına yakışan doğasını sadece barajlardan değil bir o kadar tehlikeli olan çevre kirliliğinden de korumasıdır. Temizlik kültürlü insan olmanın vasfı ise çevresini kirletenler kendilerini ne olarak görmektedirler ? Vadi boyunca yer alan tesis sahiplerinin kendi sorunlarına çözüm aramak konusunda pek oralı olmadıklarını hatırlatmakta fayda var. Doğasından ve suyundan para kazanan bu tesis işletenleri çöplerini ya ilkel bir şekilde kazdıkları kuyulara gömmektedir veya çöplerini doğaya bırakmaktadırlar. Daha da vahimi kimi tesislerin kendi çöplerini poşetleyip akarsulara attıklarına dair tarafımıza gelen şikayetler. Konu ile ilgili görüşmemize rağmen bu konuda tesisi sahipleri herhangi bir vizyon geliştiremedi.Çevre kirliliğinin önlenebilmesi için en başta bireylere görev düşüyor. Bu kirliği durdurmanın en büyük aktörü bireydir. Her birey kendi çöpünü doğaya atmaz ve poşetleyip geri götürürse bu soruna büyük bir katkı sunmuş olacaktır. Her tesis bir çöp alanı belirler ve haftada bir kez biriken çöpler kendi imkanları veya belediye v.b kurumların olanakları ile şehir çöplüğüne taşınırsa bu soruna katkı sunulmuş olacaktır. Belediyelerimiz kendi sorumluluk alanına girmese de en azından yoğun olarak kullanılan piknik alanlarına çöp konteyneri koyabilir ve bu alanlardaki çöpleri alabilirse bu soruna en büyük katkılardan birini sunmuş olacaktır. Ziyaretlere giden vatandaşlarımız kendi çöplerini çöp kovasına atılmak üzere yanlarına almaları gerekmektedir. “Birileri nasıl olsa temizliyor” diye bıraktığınız çöplerin derelerimize veya ziyaretlerimizin yakınlarındaki boş bir alana atıldığını unutmayınız. Araçlardan yol kenarlarına çöp atmak alışkanlığına son vermenin zamanı geldi artık. Çevreyi ve doğayı korumaya dair uyarıcı yazılar fayda sağlar mı bilmem ama en azından birkaç yerde bulunmalıdır diye düşünüyorum. Çevremizi ve doğamızı sahiplenmek hepimizin ortak değeridir. Her bireyin bu konuda yanlışını gördüğü vatandaşı uyarma hakkı vardır. Kirletenler olduğu kadar bu coğrafyada doğasını temiz tutan, koruyan ve bıkmadan her defasında bulunduğu ortamı temizleyen çevre dostu Dersimliler ve duyarlı vatandaşlar da bulunmaktadır. Dersim evliyalar diyarıdır, Dersim vadileri, dağları, akarsuları, bitkileri, yaban hayatıyla birçok coğrafyayı kıskandıran bir doğa harikasıdır. Doğanın bize sunmuş olduğu eşsiz güzellikleri yaşamak veya yok etmek elimizde. Hep birlikte el ele verip bu sorunu ortadan kaldıralım.
HAYDAR ÇETİNKAYA