Dersimlidir. İstanbul’da oturur. İstanbul’un denizi, geniş bulvarları, göz kamaştıran gökdelenleri, eğlence yerleri, İstanbul un yaşamı ona Dersimi unutturamaz. Dersimin sevdası bir başkadır onun gönlünde. Onun özlemi içinde olur hep.
İstanbul’a yolu düşen Dersimlilerden öncelikle Dersimi sorar. Onlar Dersimi anlatırken O, Dersimde yaşadığını sanır. Köyünü tanıyanlardan köyündeki okuduğu okulu, hayvan otlattığı yaylaları su çimdiği dereleri sorar. Gözleri buğulanır. Onları hatırlamanın sevincinin yanında onlardan uzakta olmanın hüznünü yaşar.
Yazılarımın okuru olan emekli Matematik öğretmeni İstanbul’dan aradı. ‘Dersim burnumdan kokuyor. Çok istedim gelemedim. Ona olan özlemimi gideremedim. Onu çok özlediğimi bir şiirimle dile getirdim. Yayınlarsanız sevinirim dedi.’
Gurbette yaşanan hasreti, özlemi bildiğimden ‘Niye olmasın.’ dedim.
Dersim 38 katliamında yakınlarını kaybetmiş Öğretmen, Dersime duyduğu özlemden çok katliamda kaybettiği akrabalarına duyduğu özlemi dile getiren şiir yazmış.
DERSİME HASRET
Dersimin dağları hep dumanlıdır.
Karlıdır.
İnsanları otuz sekizden yaralıdır.
Munzur suyu kanlı akmış,
Dedemi, halamı, çocuklarını almış.
Yakılan, yıkılan yuvalar,
Gözyaşları ile söndürülemedi.
Beşikteki bebekleri,
Anneleri kucaklarına alıp
Emziremedi.
Dersimin acıları, gözyaşları ağıtlarda kaldı.
Kurşuna dizilenlerin, asılanların acıları yüreklerde kaldı.
Unutulmadı.
Naaşları nerede kaldı.
Bilinemedi.
Verin mezarlarımızı,
Bu hasret bitsin…
dedi.
KAHRAMAN TEMÜRLENK
Dersim katliamında asılarak idam edilen mezarı bilinmeyen Seyit RIZANIN, Kışla meydanındaki heykelinin çevresi, günün 24 saati sevenleri ile kuşatılır. Onunla hatıra resmi çektirmek isteyenler, zaman zaman kuyruğa girerler.
O, ise elindeki tespihini çekerek çok uzaklara bakar.
Belki de hala bilinmeyen yattığı yere.