Mersin Dersimliler Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Ovacık’ta askeri mühimmatın patlaması sonucu yaşamını yitiren Ayaz ve Nupelda Güloğlu kardeşlere ilişkin basın toplantısı düzenledi. Şube binalarında yaptıkları basın açıklamasına, Demokratik Alevi Derneği ( DAD) olmak üzere birçok alevi kurum temsilcileri, siyasi parti, dernek ve STK katıldı. “Mayınlar temizlensin, çocuklar ölmesin!” pankartı asıldığı açıklamada konuşan Dersimliler Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Hasan Tanrıkut, Dersim ve bölgede yaşanan can kayıplarının asıl nedeninin çatışmalı süreç olduğuna değindi.
Savaşta en fazla çocuk ve kadınların etkilendiğine dikkat çeken Tanrıkut, “Yapılan araştırmalara göre, Türkiye’de 839 bin anti-personel kara mayını 164 bin 797 anti-tank mayını olmak üzere bir milyon 101 bin 389 adet mayın bulunuyor. Savaş artığı patlayıcı maddelerin sayısı bilinmiyor. Mayınların büyük bir çoğunluğu başta güney sınırları olmak üzere sınır bölgelerinde yer almaktadır. Türkiye’nin taraf olduğu Mayın Yasağı Anlaşması’na ( Ottawa Sözleşmesi) göre 2014 yılına kadar mevcut mayınların temizlenmesi gerekmekteyken, Türkiye’nin talebiyle 2022’ye kadar uzatılmıştır. İlimiz Dersim sınırları içinde resmi rakamlara göre, 10 bin üzerinde mayın olduğu bilinmektedir. Çeşitli tarihlerde birçok insanımız bu patlayıcılar yüzünden yaşamını yitirmiştir. Bu nedenle mayınların bir an önce temizlenmesi gerektiği açıkça ortadadır.” diye belirtti.
Tanrıkut, taleplerini ise şöyle sıraladı:
* Mayın ve çatışma atıklarının temizleme maliyeti ve zorluğu, tek bir çocuğun yaşamına gerekçe gösterilemez.
* Mayın ve çatışma atıkları bulunan bölgelerde, başta çocukların ve yetişkinlerin bilgilendirilmesi, bilgilendirilmesi, önleme çalışmalarına ihtiyaç vardır.
* Nupelda ve Ayaz’ın yaşam haklarının tazmini mümkün değildir. Bunun önlenememiş olmasındaki ihmal ve cezasızlık kültürü ile mücadele edilmelidir.
* Failler ve faillerin etkin soruşturulması, sorumluluk zincirindeki ihmallerin açıkça çıkarılması ve cezasız kalmaması,
* Olaydan doğrudan ve dolaylı olarak etkilenenlerin hukuki ve psiko-sosyal açıdan desteklenmesi ve dayanışma içinde olunması,
* Benzer bir olayın bir daha tekrarlanmaması için politik, yasal ve diğer tüm önlemlerin alınması gerekmektedir.
* Çocuk haklarına dair sözleşmeye taraf bir devlet olarak, Türkiye her çocuğun yaşam hakkını korumaktan sorumludur.
* Her ihlal, geri dönülmez sonuçlara neden olduğu gibi mevcut çocuk politikasındaki eksikliği görünür hale getirerek bütüncül ve hak temelli bir çocuk politikasına olan ihtiyaca işaret eder.
* Çocuk hakları ihlallerinde sorumluluk zincirini belirlerken, Adorna’nun dediği gibi ‘yanlış hayat doğru yaşanmaz.’ Çocukların hayatta kalması için doğru soruyu sormak, doğru yaşam koşullarını yaratmak herkesin sorumluluğudur. Bu da kalıcı barış koşullarının yaratılmasından geçer.
* Bizler Dersimliler Derneği olarak bu konuda insan hakları ve yaşamını öne alan bir mücadele vererek ve olayların takipçisi olacağız.
* Olay sıradan olmayıp bütün toplumu ilgilendiren bir olaydır. Çocuklarımızın ölümüne neden olan patlayıcının meşei ile ilgili balistik araştırmanın acilen yapılmasını ve kamuoyu ile paylaşılmasını, balistik inceleme sırasında DEDEF,İHD,TTB ve Baro olmak üzere kurumlarımızdan uzmanlar davet edilerek şeffaf yapılmalıdır.”