Ankara'daki intihar saldırısında ölen Mesut Mak ile Adil Gür, Dersim'de yaklaşık 20 bin kişinin katıldığı törenle gözyaşları arasında toprağa verildi.
Ankara'daki intihar saldırısında hayatlarını kaybeden İzmir'de Tarım-Orkam Sendikası yöneticisi ve Emek Partisi üyesi Mesut Mak ile 1980 askeri darbesinin ardından gittiği yurtdışından özel izinle Türkiye'de bulunan Emek Partisi üyesi Adil Gür için, memleketleri Dersim Cumhuriyet Meydanı'nda cenaze töreni düzenlendi. Törene HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, HDP Dersim milletvekilleri Alican Önlü ve Edibe Şahin, Dersim Belediye Başkanı Mehmet Ali Bul, sendika yöneticileri, sivil toplum örgütleri ile yaklaşık 20 bin kişi katıldı. Mak ile Gür'ün yakınları törende tabutlara sarılarak gözyaşları döküp, ağıtlar yaktı.
Cenazeler, konuşmanın ardından omuzlarda taşınarak sloganlar eşliğinde Hacı Bektaş-ı Veli Kültürünü Yayma ve Yardımlaşma Derneği Cemevi'ne getirildi.
Hayatını kaybeden Mak ile Gür'ün yakınlarının sinir krizleri geçirdiği cenaze töreninde konuşan HDP Dersim Milletvekili Edibe Şahin, barış isteyenlerin mitinginin kana bulandığını belirterek, "Artık bölge halkı güven içinde değil, Cizre, Silopi, Amed, Nusaybin ve Silvan'da yaşananlar ortada ve bu halk diyor ki, ben kendi güvenliğimi alırım. Öz yönetimi ile cevap veriyor, İşte bu öz yönetimin bugün Türkiye'nin ihtiyacı olduğu daha net ortaya çıktı. Artık Türkiye'nin her yerinde bu tekçi iktidara tek cevap vererek tekçiliğe karşıyız" dedi.
TÜZEL: HESAP SORACAĞIZ
HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, hükümeti sert dille eleştirip, yaşanan durumun vahşet olduğunu belirterek, bugün Türkiye'nin birçok yerinde cenazelerin toprağa verildiğini ve acı, grev, direniş olduğunu söyledi. Tüzel, "Biz bu ülkeyi yönetenleri iyi tanıyoruz, şimdiye kadar halklarımız üzerinde gerçekleştirilen katliamların arkasındaki güçleri iyi biliyoruz. 10 Ekim günü Ankara'nın göbeğinde bomba patlatan IŞİD militanlarını, bu cihatçılara kimlerin kapılarını açtığını, kimlerin bunları besleyip büyüttüğünü de çok iyi biliyoruz. Hepimizin herhalde aklına düşünüyor neden patlatılan bu bombalar, neden bu devlete, hükümete, faşizme karşı, savaştan beslenen kandan beslenen güçlere karşı ayağa kalkan boykot, grev, miting, yürüyüş, panel forum düzenleyen halk güçlerinin içersinde patlatılıyor? Neden devrimci, sosyalist ve barış güçleri içersinde bu katliamlar tertipleniyor? Neden bir tane devlet gücü devlet temsilcisinin bundan canı yanmıyor? Aksine polisi, bakanı bizim karşımıza geçerek gülerek seyrederek konuşuyor. İşte bunlar bize bu katliamın kimlerin tertiplediğini çok iyi gösteriyor. Onlardan hesap soracağız" dedi.
Levent Tüzel, Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın saldırıda hayatlarını kaybedenler adına başsağlığı mesajı almaya haklarının bulunmadığını öne sürerek, "Cumhurbaşkanı, Başbakan onlar gerçeği söylemiyorlar. Onlar bizi temsil etmiyorlar. Bu devlet, bu acımasız katliamlar tertipleyen, can alan, diktatörlük kurmak isteyen bu devlet bizi temsil etmiyor. Onlar bizim acımızı temsil edemezler, bizim adımıza başsağlığı mesajı kabul edemezler. Biliyoruz ki, Türkiye'de ve Ortadoğu coğrafyasında bir tarafta halkları kanla boğmak isteyen, sindirmek isteyen emperyalistler, kapitalistler ve onların gerici işbirlikçi yöneticileri diğer tarafta bizler, mazlum halklar, barışseverler, acımasızca katledilenler, sömürülen işçi sınıfı ve 9 yaşındaki küçük çocuktan 70 yaşındaki insanımızı katleden acımasızlar karşısında dimdik ayakta duran halklar var halklar var" dedi.
Konuşmaların ardından Mesut Mak ile Adil Gür'ün cenazeleri vatandaşların omuzlarında 3 kilometre mesafedeki Dersim Cemevi'ne götürülürken, Şehit Nahit Bulut Polis Merkezi önündeki zırhlı araçlardaki polislerin cep telefonu ile görüntü çekmeleri gerginliğe neden oldu. Cenaze tertip komitesinin araya girmesiyle gerginlik büyümeden önlendi. Cemevinde dini vecibelerin yerine getirilmesinin ardından Mak ile Gür, Atatürk Mahallesi Asri Mezarlığı'nda gözyaşları arasında toprağa verildi.
Öte yandan Ankara’daki patlamada yaşamını yitiren Gazi Güray’ın cenazesinin de defnedilmek üzere Mazgirt ilçesine bağlı Kayacı köyüne getirildiği öğrenildi.