Dersim’de son 20 yıl içinde yaşanan çevre ve doğa felaketi, baraj ve maden projeleri ile sınırlı değil. Örenönü Tabiat Parkı içinde bulunan Dersim merkeze bağlı Milli/Mulu Köyü de başka bir tahribatın ağır sonuçlarını yaşıyor. Bölgenin ekosistemi yangınlarla, HES’lerle, barajlarla, maden projeleriyle yeterince zarar gördüğü gibi bir yandan da taş ve kum ocaklarıyla mücadele ediyor.
KUM VE TAŞ OCAKLARI NEREDEYSE SUYUN İÇİNDE
Kum ve taş ocaklarının neredeyse suyun içinde olduğunu ifade eden Dersim Kültürel ve Doğal Miras Koruma Girişimi Sözcüsü Av. Barış Yıldırım, "Kıyı Kanunu bunu yasaklıyor. Kıyı Kanunu, buralarda kum, çakıl ve mıcır ocağı oluşturulamaz diyor. Çevre Kanunu 9'ncu madde de aynı şeyi söylüyor. Bu maddeye göre akarsu yataklarının doğal yapısı bozulamaz. Pülümür Vadisi ekosistemi bu ocaklar yüzünden ağır risk altında" diye konuştu.
ÖNEMLİ İNANÇ NOKTALARINDAN BİRİ
Milli Köyü, Alevi/Kızılbaş inancının önemli yerlerinden biri. Köy ile şehir merkezi arasında yıllarca bir taş ocağı işletildi. Çok uzun yıllar köyün girişindeki mezarlığa yakın bir alan, çöp dökme alanı olarak kullanıldı. Ardından taş ocağında yıllarca dinamit kullanılması sonucu vatandaşların mezarları parçalanarak zarar gördü.
DEDELERİMİZİN MEZARLARI ZARAR GÖRDÜ
Milli Köyü'nde yaşayan Zeki Gündoğan, taş ocaklarının mezarlara zarar verdiğini ifade ederek, "Siz kendiniz gözünüzle görüyorsunuz. Gerçekten çok büyük tahribat var ve ağaçlarımız, ormanımız, doğamız hepsi yok oldu. Babalarımızın, dedelerimizin mezarları toz içerisinde. Temizliyoruz ama bir türlü düzeltemiyoruz. Dinamit taşlarıyla her tarafı kırmışlar. Yerle bir edilmiş" şeklinde konuştu.
Zamanın belediye yönetimlerinin yerleşim yerlerini hiçe sayarak ruhsat verdiği Mili Köyü yakınlarında bulunan ve Erdal Güntaş’a ait taş ocağı yıllarca işletmesini sürdürmeye devam etti.
5 YIL GEÇMESİNE RAĞMEN KAPATILMADI
Köylülerin ve çevrecilerin tepkileri üzerine taş ocağını işleten Erdal Güntaş, Aralık 2015 tarihinde gazetecilere yaptığı açıklamada “Çevreye zarar vermemek, bir örnek olmak için bu duyarlılığa katılacağım ve Dersim’in doğasının bozulmaması için taş ocağımı 2025 yılına kadar çalıştırma izni ve ruhsatı olmasına rağmen kapatacağım. Bu Türkiye’de ve dünyada bir ilk olacak" dedi.
2017 yılında taş ocağını kapatma sözünü yerine getirmesi beklenen Güntaş, aradan 5 yıl geçmesine rağmen taş ocağının faaliyetine son verdi.
Güntaş, çevrecilerin ve köylülerin tepkisini çekmemek ve bölgede yarattığı bu ağır tahribata karşı tepkileri engellemek için ise maddi durumu kötü olan vatandaşlar ve köylülere parasal yardım yaparak tepkileri azaltma yöntemini seçtiği biliniyor.
BU ALANDA AĞAÇLANDIRMA YAPILMASI GEREKİYOR
Taş ocağı 2020 yılında kapandı ancak uydudan dahi görülen geniş bir alandan geriye, müteahhidin para kazanma hırsının bir sonucu olarak çöle çevrilen geniş bir alan kaldı.
HİÇ BİR İŞLETMECİ YAPMIYOR
Konuya ilişkin konuşan TMMOB İKK Sekreteri Uğur Beycan, "Mermer ocaklarından çıkan çok yoğun bir toz var. Burada sulama yapılması gerekiyor. Bu ÇED raporlarında da vardır. Ama maalesef hiç bir işletmeci bu sulamayı yapmaz. O alanın içerisinde yeşillendirme ve ağaçlandırma yapmanız gerekiyor.
KÖYLÜLERİN TEPKİSİYLE ENGELLENDİ
Yine 2018 yılında Dersim merkeze 10 kilometre mesafedeki Kocakoç Köyü sınırları içerisinde bulunan Sinan-Pah Kalesi yakınlarında, müteahhit Zülfü Doğan tarafından taş ocağı projesi hayata geçirilmek istendi. Bölgede ard arda yapılmak istenen taş ocaklarına tepki gösteren köylüler ve çevrecilerin iş makinelerine karşı koyması ile bölgede yaşanabilecek yeni bir çevre felaketi olacak olan ikinci taş ocağı projesi son anda engellenmiş oldu.
Mimarlar Odası Başkanı İbrahim Demir, "Yani nasıl ki toplumun başına 38'de çok ciddi bir katlim geldi, Dersim toplumu tamamen yok edildi gibi bir durum yaşandıysa şu anda da coğrafyamız için yaşanan bu durumdur. Çok açık ve net bir biçimde bunu anlamamız gerekir, bunu kavramamız gerekir" dedi.
Yine Pülümür vadisi içerisinde yer alan ve yerleşim yerlerine yakın bir mesafe bulunan kum ocaklarının yıllardan beri nehir yatağında yaratmış olduğu tahribat ve kirlilik nedeniyle yaşanan sorunlar artarak devam ediyor. Pülümür Vadisi üzerinde Suroğlu, Aşkın, Doğan ve Güntaş İnşaata ait olan kum ocaklarının faaliyeti sonucu çıkan tozlar vatandaşların sağlığını olumsuz etkilerken, nehir yatağında iş makinelerinin çalışması ile canlıların yaşamı ciddi bir şekilde olumsuz etkilenmeyi sürdürüyor.Yine Marçik bölgesine bağlı Kalgundur mevkiinde Erkan Eroğlu’na ait alçı taşı faaliyetler ise çevre köylere ve bölgeye verdiği zarar ise devam ediyor.
TEMİZLİK YAPMAKTAN ELLERİMİZ AĞRIYOR
İnönü Mahallesi sakinlerinden Kibar Ay ise, "Hem Milli tarafında hem bu tarafta ağaçlarımız vardı. Gece geç saatlere kadar çalışıyor bu taş ocağı. Ne balkon kalıyor ne cam kalıyor. Sürekli temizlik yapan yapa ellerimiz ağrıyor. Artık kapının önüne oturamıyoruz" dedi.
Yarın devam edecek...
DOSYA HABER-3 Dersim'de Çevre Tahribatı: BARAJLAR