• BIST 9132.53
  • Altın 2940.718
  • Dolar 34.4659
  • Euro 36.3751
  • İstanbul 19 °C
  • Ankara 10 °C
  • Tunceli 10 °C

Dünden Bugüne Hükümet yada Anayasa Sistemleri Üzerine Bir Değerlendirme2

Sabit MENTEŞE

Önceki yazımda iktidarın kullanılış tarzını yani anayasa sistemlerini diğer bir adıyla hükümet sistemleri üzerinde durmuş ve kaldığım yerde yapılan bir sınıflandırmaya göre uygulamada üç tür demokrasi türü olduğunu belirtmiş ve bunları sırasıyla izah etmeye çalışacağımı belirtmiştim.  Neydi bu yapılan bir sınıflandırmaya göre uygulamada görülen bu üç tür demokrasi? 

l. Doğrudan demokrasi

2. Yarı doğrudan demokrasi ve

3. Temsili demokrasiydi.

1. Doğrudan Demokrasi: Bu demokrasi türü için Yunan siteleri ve Roma dönemi(!) başta olmak üzere günümüzde ise sınırlı ve olağandışı olarak bazı yerlerde halkın egemenlik hak ve yetkilerini bizzat kullanması anlamında kullanıldığı söylenebilir. Tarihteki en ateşli savunucusu J.J. Rousseau’dur. Temel varsayımı egemenlik devredilemez ve bölünemez. Bu bakımdan egemenliğin bizzat sahibi yani halk tarafından doğrudan doğruya kullanılması gerekir. Ancak bu bakış açısına yöneltilen eleştiriye bakılırsa, böylesi bir demokrasinin pratikte karşılığı uygulamada ya yoktur ya da imkânsızdır. Nedenlerinden birincisi; Rousseau’nun biri birini tanıyan o küçük nüfuslu ülkesinin bulunmaması. İkincisi; giderilecek ihtiyaçların hiçbir karışıklığa ve tartışmaya meydan vermeyecek düzeyde basit olması ve üçüncüsü ise yurttaşlar arasında sınıf ve servet farkının olmadığı bir yerin olmamasıdır. Günümüz İsviçre kantonları için bir yönetim pratiği olarak söylense de gerçekte sınıflara ayrılmamış bir toplum/ülke olmadığını söylemek zor olmayacaktır. Her şeyden önce İsviçre’de federe diye bir devlet var ve bu devlet siyasi bakımdan yerinden yönetimde epey bir yetki aktarımında bulunarak, diğer batı ülkelerine göre ileri bir demokrasiyi uyguladığı söylenebilir. Yani doğrudan demokrasi uygulaması İsviçre’de yok gibi.

2. Yarı Doğrudan Demokrasi: Bu demokrasi türü temsili demokrasinin bazı sakıncalarını önlemek ve halkla temsilcileri arasında bir iş birliğini meydana getirerek yurttaşların ulusal egemenliğinin uygulanmasına daha geniş ölçüde iştirakini sağlanmasını gerektiren bir demokrasi türüdür. Diğer bir ifadeyle bu demokrasi türünde halk temsilcilerini yalnız seçmekle kalmaz fakat bazı şekil ve şartlar altında bu temsilcilerinin faaliyetlerine de katılır.

Bunu üç şekilde gerçekleştirir. Referandum, halkın vetosu ve halkın kanun teklifi verme. Yarı doğrudan demokrasinin uygulandığı bilinen ülkelerin başında İsviçre ve ABD gelmektedir. Sözgelimi ABD’de halkın kanun teklifi ve reccal belli şekil ve şartlar altında, belli yerlerde uygulanmaktadır.

3. Temsili Demokrasi: Doğrudan demokrasinin uygulamada yarattığı zorlukları aşabilmenin bir yolu olarak ortaya çıktığı kabul edilen bir demokrasi türüdür. Bu sistem için denilebilir ki, temsili demokrasi veya temsili hükümet sistemi, egemenlik hak ve yetkilerinin millet adına bir veya birden fazla kurul veya kişiler tarafından kullanılmasıdır. Bu kurul ve organlar Yasama organı, seçim sitemleri, kuvvetler ayrılığı ya da birliğidir.

Yasama Organı: Literatürde kanun yapmakla görevli olan ve genel olarak yasama organı adını alan bu organlar tek veya çift meclisli olabilir. Bu iki meclisten birincisine genellikle temsilciler meclisi, ikincisine ise senato adı verilir ve her iki meclis bir arada “Parlamento” adını alır.  Geçmişte bizde “Meclisi Mebusan” ve “Meclisi Ayan”’a (çift meclis örneği) karşılık İngiltere’de “Avam Kamarası” ve “Lordlar Kamarası”; Amerika’da ise “Temsilciler Meclisi” ve “Seneto” gibi kurumlar halkı temsilen varlığı kabul edilir.

Seçim sistemleri: Temsili hükümet sitemleri ancak seçim yoluyla oluşur. Ancak halkın seçim yetkisinin bir hak mı yoksa bir görev mi olduğu tartışma konusu. Bazı uygulama biçimleri yer ve duruma göre değişmektedir. Sözgelimi bunlardan ilki servete dayanan seçim sistemidir ki, Fransa’da 1814-1818 yılları arası; 1946’da İngiltere’de fiilen uygulanmıştır. İkincisi; fikri yeteneğe dayanan seçim sistemidir. Bu sitimin varsayımı refah seviyesi yüksek bireylerin fikri bakımdan ideal bir fikre sahip oldukları, bilinç düzeylerinin yüksek olduğudur. Buna karşılık gelir düzeyi yüksek olanlarında bilinç bakımından iyi ya da yüksek bilinç düzeyine sahip oldukları kabul edilmektedir. Yüksek bilinç ve servet sahibi olanların doğru karar verecekleri varsayımı. Yani anlaşılan bu varsayıma dayanan ancak bilimsel temeli bulunmayan bir yaklaşımla bireylerin ya da halkın oy kullanmada kategorize edilmesi şeklinde beliren bir seçim sistemidir. Tartışmaya açık ve haklı yanlarının da olduğu ileri sürülmektedir. Diğer bir seçim sistemi cinsiyet ayrımına dayanan seçim sitemidir. Ancak 19. Yüzyılına son yarısında o da uzun mücadeleler sonucu bazı ülkelerde kadın erkek eşit seçme ve seçilme hakkı elde etmişlerdir. Türkiye’de kadınlara seçme hakkı tanındığında yüksek çoğunluğunun bundan haberi bile yoktur(1934). Yukarıdan aşağıya doğru uç kararlar şeklinde uygulamaya konulmuş bir haktır. Ortada bir kadın mücadelesi henüz yoktur.  İlginçtir kadınlara seçim hakkını tanıyan en son Avrupa ülkesi İsviçre’dir. Yıl 1970. Diğer bir seçim sistemi ırk ayrımına dayanan sistemdir. Birden fazla ırkın yaşadığı ülkelerin bazılarında egemen ırk diğer ırklara yalnız seçme- seçilme hakkı değil, ama daha birçok haktan mahrum bırakma yoluna gitmiştir. Güney Afrika verilebilecek en uygun örnektir.

Günümüzde en yaygın görülen seçim sistemi genel seçim sistemidir. Bu sistemde seçim sisteminde yani seçimlerde oy sahibi olan bireylerdir. Yoksa sınıf, zümre, meslek, sanat, varlık, bilinç.. vs. değildir. Genel seçim sisteminin kişisellik, ihtiyarilik, eşitlik, gizlilik gibi birtakım esasları vardır. Uygulamada yaygın olarak iki türünden söz edilmektedir. Çoğunluk sistemi ve nisbi temsil sistemi.

Kuvvetler arası ilişkiler: Kuvvetler Birliği ve Kuvvetler Ayrılığı.

Seçimle işbaşına gelen temsili hükümet sisteminde kuvvetler asındaki ilişkiler genel olarak üç şekilde kendisini gösterir.

Bunlardan birincisi, kuvvetlerin ayrıldığını kabul eden sistemdir. Buna Başkanlık sistemi de denir. Bu sistemde yürütme kuvveti bir başkana, yasama kuvveti bir veya iki meclisten kurulan bir organa ve yargı kuvveti de bağımsız mahkemelere bırakılır. Montesquieu bu fikri ortaya atarken, gücün tek elde toplanmasının tarihte yarattığı sorunları kanunların ruhuyla def etmekti denilebilir. Başarabildi mi bilinmez, ancak bilinen bir şey vardır ki o da adalet denen neyse izafi bir kavram olarak varlığını sürdürmekte olmasıdır. Burada dikkat çeken nokta başkanlık sisteminin güçler birliğine değil ama güçler ayrılığına ve hemde güçlü bir güçler ayrılığına dayanan bir sistem olduğudur.

İkinci şekil, meclis hükümeti ya da konvansiyonel sistemdir. Bu sistemde bakanlar kurulu veya yürütme görevini yapan kurul sadece meclisin aracı ya da memurları durumundadır. Meclisler her türlü kararları kendileri alır ve bizzat uygular veya bakanlar kuruluna uygulatır. Tarihte İngiltere, İsviçre ve Türkiye’de 1920-1923 yılları arasındaki TBMM Hükümeti örnek olarak gösterilebilir.

Üçüncü sistem parlamenter sistemdir. Bu sistemin temel belirleyici özelliği yürütme kuvvetinin yasama kuvveti içinde çıkmış olması, her türlü faaliyetlerinden dolayı yasama organına karşı sorumlu olmasıdır. Parlamenter rejim temsili hükümet sisteminin en çok yayılmış şekli olup, kökeni ve esası itibariyle yurdu İngiltere’dir. İngilizler bu sisteme” tartışma yolu ile hükümet etme” veya “tartışma yolu ile hükümeti denetleme” sistemi de demektedirler.

Günümüzde parlamentarizm birçok ülkede başarı ile uygulanmakta ve söz konusu ülkelerde her türlü hak ve hürriyetler ve hoşgörü yerleşik bir değerler sistemi haline gelebilmiştir. Aksi durumların yaşandığı çokça ülke de bulunduğu da gözden ırak tutulmamalıdır. Nedeni çok ve çeşitli olsa da esas itibariyle parlamenter sistemin zayıflık gösterdiği ülkelerin iktisaden bağımlı ülkeler olduğu söylenebilir.

Sonraki yazıda başkanlık ve yarı başkanlık sistemi ve parlamenter sistem üzerinde biraz daha derinlemesine durmak üzere..!

 

Herkese ve her kesime başarı ve güzellikler dileklerimle.

 

Sabit MENTEŞE

Bu yazı toplam 83885 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim