Tunceli Üniversitesinde görev yapan Eğitim Sen üyeleri, Üniversite Senatosu tarafından alınan karara katılmadıklarını açıkladı.
Senato tarafından alınan kararın polis şiddeti ve hükümetin yaklaşımını onaylayan bir karar olarak değerlendiren Eğitim Sen üyeleri yazılı bir açıklama yaptı.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Göktürk uydusunun fırlatılması ile ilgili olarak ODTÜ’ye giden Başbakan’a ve AKP iktidarına ilişkin düşüncelerinin ifade etmek için, tamamen barışçıl bir biçimde gerçekleştirmek istedikleri protesto eyleminde, ODTÜ öğrencileri üzerine gaz bombası yağdırılmış ve gazdan dersliklerdeki öğrencilerden, odalarındaki akademisyenlere kadar herkes ciddi biçimde etkilenmişti. Gerek dünyada, gerek bölgemizde gerekse de Türkiye’de bilim dünyasında saygın bir yeri olan ODTÜ de yaşanan öğrencilere yönelik polis şiddetini kınıyoruz.”denildi.
Açıklamada şöyle devam etti: “Munzur’dan Yükselen Bilim Güneşi” sloganıyla kendisini ifade eden Tunceli Üniversitesi Senatosu’nun 25.12.2012 tarihinde, Rektör Prof. Dr. Durmuş Boztuğ Başkanlığında gerçekleştirdiği toplantıda, ODTÜ’de öğrencilere yönelik polis şiddetini ve hükümetin yaklaşımını onaylayan bir karar alarak, Başbakan’a yaranma adına bilim insanına yakışmayan bir tutum sergilemişlerdir. Bizler Tunceli Üniversitesinde örgütlü Eğitim-Sen üyeleri olarak senato açıklamasına katılmadığımızı kamuoyuna ilan ediyoruz.”
Senato kararında adeta mahkeme kurularak, tıpkı Başbakan’ın açıklamalarında olduğu gibi öğrencilerin olayları başlattığının peşinen kabul edildiğinin belirtildiği açıklamada, “ Öğrenciler suçlu ilan edilmekte ve bu durum karşısında polis şiddeti haklı gösterilmeye çalışılmaktadır. Üniversiteler siyasi iktidarların sesi değil, özgür, özerk, demokratik ve bilimsel nitelikte olmalıdır. Bilim insanı olmanın da bilimsel çalışmaların doğasının da gereği budur. Bizler Tunceli Üniversitesinde örgütlü Eğitim-Sen üyeleri olarak; Tunceli Üniversitesinin iktidarın siyasi hedefleri doğrultusunda ses veren değil, akademik özgürlükler ve demokrasi hedefi doğrultusunda bilimin, bilim insanlarının, bilim emekçilerinin, öğrencilerin ve toplumsal gerçekliklerin sesi olması gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyoruz.” ifadesine yer verildi.