Açıklamada konuşan EMEP il başkanı Ergin Tekin “Milyonlarca çalışanın gözü bu görüşmelerde! Peki, çoğunluğunu patronlar ve onların hükümetinin temsilcilerinin oluşturduğu bu komisyon işçinin, emekçinin, esnafın halinden anlar mı? Tabi ki anlamaz!” dedi.
Pandemiyle birlikte ekonomik krizsin daha da şiddetlendiğini belirten Tekin, “Tek adam rejiminin çarklar dönecek ısrarı nedeniyle ekonomik kriz her gün daha da ağırlaşarak işçi sınıfı, emekçiler ve yoksul halk kitlelerinin üzerine bir kâbus gibi çökmüşken, günlük ölümler yüzlerle vaka sayısı on binlerle ifade ediliyorken işçilerin ‘yaygın test yapılsın’ talebi dikkate alınmıyor. Pandemi başladığından bu yana işçiler “sürü bağışıklığı”na terk edilmiş durumda.” diye konuştu.
Pandemi döneminde ihmal edilmeyen önlemin çıkarılan ekonomik paketler aracılığıyla tekellerin karının korunması için atılan adımlar olduğunu belirten Tekin “Ekonomik krizin yükü işçi, işsiz, yoksul köylü, küçük esnaf, emekli kısacası tüm halkın omuzuna yüklenmiştir. Bu dönemde işten atmalar yaygınlaştı, işsizlik çığ gibi büyüyor, hayat pahalılığı katlandı. Emekçiler bu dönemde ücretsiz izin, kısa çalışma ödeneği, zorunlu izne çıkarmayla fiilen 1100-1700 TL düzeyine düşen ücretlerle hayatta kalmaya çalışıyor.” dedi.
Verilen ücret zamlarının ekonomik kriz koşullarında artan hayat pahalılığı yüzünden eriyip gittiğini belirten Tekin “İşçiler bir de vergi kesintileriyle aldıkları ücret ile ay sonunu getiremiyor! Asgari ücretten vergi alınmasın, servetten vergi alınsın seslerine kulak tıkanıyor patronların milyarca liralık vergi borçları siliniyor. Salgında bile AKP, hazineden patronlara oluk oluk para akıttı. Yetmemiş olacak ki tüm işverenlere en az yüzde 50 vergi indirimi, gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, sigorta pirimi yardımı yapıldı. Ülkede para var, ama mesele bu paranın hükümet tarafından kime harcandığıdır… Öyle öldük, bittik diyen, işçileri ücretsiz izne çıkaranlar kâr rekorları kırıyor. Misal işçileri virüslü halde çalıştıran Dardanel patronu yüzde 9000 kâr edebiliyor.” diye belirtti.
Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un ‘Yoksulluk, özellikle aşırı yoksulluk uluslararası dokümanlarda da ifade edildiği gibi artık Türkiye için bir sorun olmaktan çıktı’ söylemini hatırlatan Tekin “Milyonlarca insan aç kalmamak için açlık sınırı altında ücretle çalışmak zorunda kalıyor. Türkiye nüfusunun büyük çoğunluğunun açlıkla boğuştuğu ve ekonomik krizin pandemi süreciyle birlikte işsizlik ve yoksulluğu katmerleştirdiği bu süreçte, yoksulluk kalmamıştır deniliyorsa, bakanın ucuz ekmek kuyruklarının ne kadar uzadığından ve % 14’e varan resmi işsizlik rakamından bi’ haber olduğunu söylemek abartı olmaz. Reformları bile sermayenin çıkarları için hazırlayan bu iktidarın, günlük 39 TL’ye çalışmak zorunda kalan işçilere sadaka gibi artışlar yaparak, sıkıntılı günlerin mağduriyet edebiyatıyla da halkı aldatmaktadırlar.” dedi.
Talepleri kazanmanın tek yolunun örgütlü mücadeleden geçtiğinin altını çizen Tekin “Tüm işçi ve emekçiler insanca çalışma koşulları ve insanca yaşanacak bir asgari ücret için mücadele birliklerini oluşturmalıdır. iktidarın baskı ve sömürü politikalarını geriletmenin ve haklarımızı kazanmanın yolu işçi sınıfının birliğidir. Birlik mücadele ve dayanışmayı büyütmenin tam zamanıdır.” diyerek, insanca yaşam için çağrıda bulundu ve şu talepleri sıraladı: *İşten atmalar gerçekten yasaklanmalı ve ücretsiz izinler durdurulmalıdır. Tüm emekçilere, iş güvencesi sağlanmalıdır. *Asgari ücret, insanca yaşanacak bir düzeyde olmalı, asgari ücret vergi dışı bırakılmalıdır! *Artan enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında eriyen tüm ücretler iyileştirilmeli ve maaşlara ek zam yapılmalıdır. *Temel tüketim maddelerine yapılan zamlar geri alınmalı ve fiyatlar dondurulmalıdır. *Ağırlaşan ve kötüleşen çalışma koşulları nedeniyle her geçen gün hızla artan iş cinayetlerine ve iş kazalarına karşı, işçi sağlığı iş güvenliği için gerekli tedbirler alınmalıdır. *Herhangi bir gelir ve ücret kaybına izin verilmeden çalışma saatleri düşürülmelidir. *Vergi tabana değil tavana yayılmalı ve az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. *“Yap işlet devret” modeliyle yaptırılan ve kamudan sürekli patronlara kaynak aktarılan sözleşmeler iptal edilmeli ve Varlık Fonu lağvedilmelidir.