Onun dünyaya geldikten sonra öğrendiği iki sözcükten biridir.
O, henüz yeni yaşını doldurmuş bir bebektir. Yürümeye yeni çıkmış. Yürürken düşerek kalkarak yürür. Düştüğünde mızmızlanır. Ayağa kalktığında başarmanın sevincini yaşar. Güler.
Babası Bitlisli Kürt, annesi Dersimlidir. İkisinin arasında kalmış. Annesi Türkçe öğretmeye çalışırken, ana dili Kürtçe olan öğretmen babası Kürtçe öğretmeye çalışır. Her iki dilden her gün yeni kelimelerle tanışır. Kürtçe öğrendiği kelimenin karşılığı Türkçe söylendiğinde şaşkınlıkla yüzünüze bakar.
Bütün çocuklar gibi bu yaşında cep telefonu hastasıdır. Onu görünce yüzü güler. Heyecanla bağırır.
Kardeşi ROŞVERİN hastasıdır. Onunla hep oynamak ister. Büyük abla Roşverse onu kıskandığından yüz vermez. İter. Bazen düşer ağlar. Yinede onunla oynamak, onu sevmek ister.
Bitlisli büyük annesinden büyük babasından uzak, onları tanımadığından Dersimli Büyük Babasına çok düşkündür. Onu gördüğünde yüzündeki güller bir başka açar. Heyecanlanır el kol hareketleri yapar. Bulunduğu kucaktan onun kucağına atlamak ister. Öğrendiği Kürtçe kelimelerle bir şeyler söyler.
Büyük babası, hafta sonunu Arya ile bağda geçirmek ister. Balkonda annesinin kucağında büyük babasının geldiğini gören Arya, balkondan onun kucağına atlamak ister. Büyük babasının kucağına atlayan Arya, ENBİÇE (GİDELİM) der. Öğrendiği, çokça telefuz ettiği Kürtçe sözcüktür. Büyük Babası ile köye giden Aryanın, annesi ayakkabılarını almayı unutmuştur. Bağda konakladıkları yerde yalınayak toprağa salınır. Her adım attıkça döner annesine büyük babasına bakar. Çıplak ayaklarına batan toprak canını acıttığından yüzünü buruşturur. Sızlayan ayaklarından dolayı şaşkın, çevredekilere bakar. Yardım ister. Annesi dayanamaz almak ister. Büyük Babası’ bırakın ayakları toprakla buluşsun, sağlığına iyi gelir.’ der.
Arya, ayaklarına batan toprağa rağmen gün boyu mutludur. Ablası ile birlikte toprağın içinde yüzer dururlar. Adeta onların yüzme havuzu olur toprak.
Yanı başlarındaki elektrik direğinde konaklamış leylek ailesi de çocukları ile birliktedirler. Leylek çocuklar, henüz uçma denemelerine, eğitimine başlamadıklarından yuvada, anne babalarının dizi dibindedirler. Onların zaman, zaman çıkardığı seslere Arya güler, çığlık atar.
Bağdaki üzümleri yemeğe gelirken yakaladığımız kaplumbağa, onların eğlencesi olur. Henüz korku bilmeyen Arya, başını saklayan, kabuğundan çıkarmayan kaplumbağanın başını tutmak için elini uzatırken onu korumak isteyen ablası korkudan çığlık atar.
Akşam şehre dönme hazırlığı yapılırken, Büyük Babasının yanına ağlamaklı bir sesle gelen ROŞVER,
‘Büyük Baba, ben burayı çok sevdim. Hep burada yaşamak istiyorum. Gitmeyelim.’ der.
Büyük Babasının kucağındaki ARYA,
ENBİÇE (gidelim) der.
Onlar bizim sonbahar mevsimimizde açan çiçeklerimizdir.