Eslek, “Ben İstanbul’da büyüdüğüm için köy hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Bana her şeyi eşim öğretti. Benim ustam eşimdir” dedi.
Dersim’de 1990’larda güvenlik gerekçesi ile birçok köy boşaltıldı. İnsanlar zorunlu olarak hiç bilmedikleri ve alışık olmadıkları büyük şehirlere göç etmek zorunda kaldı. Ancak yasakların kalkması ile insanlar köylerine geri dönmeye başladı. Ferhat Eslek de belli bir süre sonra köyüne dönerek köylüsü olan Yılmaz Kaya’nın da desteği ile keçi alıp hayvancılık yapmaya başlamış. 100’e yakın kıl keçisi besleyen Eslek, keçi sağımı dair birçok şeyi eşi Gülseren Eslek ile birlikte yapıyor.
Güvenlik gerekçesi ile köylerinin boşaltıldığını ve İstanbul’a gitmek zorunda kaldığını belirten Eslek, “2001 yılından sonra yeniden köyüm Akkavak’a yerleştim şimdi hayvancılıkla uğraşıyoruz. Evliyim, iki çocuğum var. Burada keçi yetiştiriyoruz 2010 yılından beri. Keçilerin ürünlerini pazarlayıp geçimimizi sağlıyoruz” diye konuştu.
“ÖMÜR BOYU MUTLU OLMAK İSTİYORSANIZ TOPRAKLA UĞRAŞIN”
“Eğer ürettiğiniz ürünleri iyi pazarlayamazsanız emeğiniz para etmez” diyen Eslek şunları kaydetti:
“Malı pazarlayamıyorsanız mal para etmeyecektir. Biz burada ürettiğimizi genellikle İstanbul’a gönderiyoruz. Tereyağı, peynir ve çökelek yapıyoruz, pazarlıyoruz. Yaklaşık 10 yıldır bu işi yapıyoruz kesintisiz. Alışınca da kolay geliyor. Bir atasözü var; eğer bir ömür boyu mutlu olmak istiyorsanız toprakla uğraş, bir ömür boyu mutsuz kalmak istiyorsanız insanlarla uğraş. Üretim yaptığımız için mutluyuz, kendi işimiz.”
“İNSANLAR ŞEHİR HAYATINDAN İSYAN EDİYOR”
Eslek, “90’lı yıllarda güvenlik dolayısıyla insanlar terk etti burayı. Şehir hayatına alıştılar. Herkesin kaldırabileceği şartlar değil burası. Zor şartlarda yaşıyoruz. Kış ayları çok çetin geçiyor. Günlerce yollarımız kapalı kalıyor. Elektriklerimiz günlerce kesiliyor. İnsanlar şehir hayatında rahata alıştığından dolayı burada yaşamaya zorlanıyorlar. Üretimin olduğu bir yerde canlılık olur, insanların gelmesini üretim yapmasını istiyoruz. Maalesef üretim yapan hevesli olan kimse yok. İnsanlar kolay para peşinde. Şu anda herkes şehir hayatına isyan ediyor, mutlaka rahatsız. Köylere gelmek istiyorlar fakat iş adına hiçbir şey yok. Uzun zamandan beri köy gitgide boşalıyor. Her ölen yaşlının evi tamamen boşalıyor” diye konuştu.
Eslek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İnsanlar üretim yapabilse, tarlasını, bağını, bahçesini ekebilse, hayvanını yetiştirse daha rahat yaşar. Kimse üretimden yana tavır sergilemiyor. İnsanlar birkaç günlüğüne gelip gezip gidiyor. İnsanlar musahiplik, kirvelik gibi kendi değerlerini kaybedince birbirine küsmeye başladılar. Şimdi komşular arasında samimi konuşan insanlar yok. Herkes hemen hemen birbiriyle küs. Çalışan insanın farklı bir şey yapmaya vakti kalmaz. Bağıyla, bahçesiyle, hayvanıyla ilgilenir.”
“BENİM USTAM EŞİMDİR”
Yem ve saman fiyatının artması ile çok bir şey kazanmadıklarını belirten Eslek şunları ifade etti:
“Kış ayları uzun sürüyor. Bu sene kar fazla yağmadı ama zor şartlarda geçiyor. Yem fiyatları malum aldı başını gidiyor. Saman da o şekildeydi geçen sene. Bizi en çok zorlayan yem ve saman maliyetleridir. Maliyetler yüksek olduğu için bir yerden geliyor bir yerden gidiyor.”
Tüm köy işlerini eşi Gülseren Eslek ile birlikte yaptıklarını söyleyen Ferhat Eslek son olarak şunları kaydetti:
“Eşimle hemen hemen her şeyi beraber yapıyoruz. Sadece sütün işlemesini eşim yalnız yapıyor. Benim ustam eşim. Ben İstanbul’da büyüdüğüm için köy hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Buraya geldiğim zaman öğrenmek zorunda kaldım. Şimdi kendim yapıyorum ama ustam, bana öğreten eşimdir, birçok şeyi eşimden öğrendim.”
İsmet SEFER-H.Yaşar SEZGİN