Her konuda denetimi esas kabul ediyoruz. Mesela araba sürmek için ehliyete, ehliyet için basit sağlık testlerine tabi tutuluyoruz. İşe alımlarda test veya mülakatlarla liyakati ölçüyoruz. Yarışmalara kabul edilmek için bile ciddi bir denetim var. Fakat iş evlenmeye gelince salt duygu merkezli veya gelenek, kurallar güdümlü hareket ediyoruz. Aslında evlilik konusu buraya attığım başlıktan daha derin.
Görünmeyen başlığım şu; ‘’evlilik kararından şüphe duyan kadınlar boşanmaya daha yakınlar’’.
Evlenmeden önce kalbiniz hızlı hızlı atıyorsa duygular ortalığı biraz karıştırıyor olabilir. Bu karışıklık duyguları yok saymak için bir neden olmasa da verilen kararı sorgulanamaz hale getirebiliyor.
Evlilik yaklaştıkça hissedilen şüpheler ve çatışmalı sorgulamalar kısmen normal olmakla birlikte bize aslında bir şey demek istiyor olabilir. Daha sonra karşılığı olmayan sorulara suni cevaplar üreterek, verdiğimiz evlilik kararının arkasında duruyoruz. Buraya kadar anlaşılabilir. Hangi karar kusursuz ki? Fakat işin aslı şu ki evlilik gibi ömür sermayeli bir karara yoğun şüpheler eşlik ediyorsa burada durmak evliliğin sürdürülebilirliği açısından daha yakından bakmak çok değerli. Nikahta keramet vardır genellemesiyle, sisli ve sınırları zorlayan bir ilişkiyle hayatımızı ziyan etmek zorunda değiliz.
Beraber yıllarca yaşayıp bu beraberliği evliliğe dönüştürmek için harekete geçtiklerinde birbirinden şüphe eden ve hatta güvenmekte zorlanan çok çiftle çalıştım. Kim ne derse desin hem hukuksal hem de geleneksel kabulle ilişkinin tanınması, yani evlilik o kadar da basit bir süreç değil.
Bu konuda Los Angeles'ta, yeni evlenmiş 232 çift üzerinde bir araştırma yapıldı.
Dört yıla yayılan bir süre içinde, evliliğin başından itibaren 6 aylık aralıklarla görüşmeler yapıldı. Evlilik tarihinde, erkeklerin yaş ortalaması 27, kadınlarınki 25 idi. Araştırma, Jornal of Family Psychology dergisinde yayınlandı. Evliliğin ilk aylarında yapılan görüşmede, 'Evlenmeden önce tereddütleriniz veya şüpheleriniz var mıydı?' sorusuna, erkeklerin yüzde 47'si, kadınların da yüzde 38'i evet cevabını verdi. Bu rakamlardan da görüleceği üzere, kadınlardaki tereddüt oranı erkeklere göre daha az. Ancak, araştırma sonucunda, evliliğin ilerleyen yıllarında sorun yaşanıp yaşanmayacağını göstermesi açısından kadının tereddütünün daha önemli bir gösterge olduğu ortaya çıktı.
Bunlar bize şunu anlatıyor; eğer evlenme öncesinde kadınların tereddüttü varsa bu kolayca geçiştirilmemeli. Şüphelerin zamanla geçeceğini veya aşkın bunların üstesinden geleceğini düşünmek kaçınmalı bir düşünme stili.
Şimdi genel başlığa bir bağlamla geri döneceğim. Evlilik için kişisel tatminler, güven ve ilişkinin sınanması olsa da kişinin kendisindeki bir psikopatoloji ilişkide karşılık bulabiliyor.
Mesela kendini yetersiz hisseden biri, kendisini daha yeterli hissedebileceği bir ilişki yaratmak için, yetersizlik düşüncesiyle kaynaşmış birine aşık olabiliyor. Hatta onun kurtarıcısı olduğuna inanıyor. Psikolojide buna patoloji öpüşmesi diyoruz.
Kendimizi bile ilişkilerde tanıyoruz. Partnerimiz aynamız oluyor. Psikolojik sağlık en az beden sağlığı kadar önemli değil mi? Beni sevdiği için intihar etti, alkol bağımlısı oldu, trafik kazası yaptı, kavgalara karıştı diyenler hiç az değil. Yani sevgi davranışlarını psikopatoloji ile karıştırıp evlenenlerden bahsediyorum. Yahut ben onu düzeltirim diye kalkışılan evliliklerde kim neye dönüşüyor acaba? Bazen de aileler baş edemedikleri çocuklarını evlendirerek başlarından savıyorlar.
Bu durumda evlilik ehliyeti sizce de elzem değil mi? Çeşitli kontrollerden geçerek bir sorumluluğa uygun olup olunmadığı ruh sağlığı bakımından değerlendirilmeli. İleri psikopatoloji taranmalı. Genetik ve kişilik üzerinde müzmin bir sorun varsa belirlenmeli. Daha insan olamadan baba veya anne olmuş kişiliklerden tutun, hasta ve yardıma ihtiyacı olduğu halde önemsenmemiş onlarca kişi evleniyor. Belki şöyle düşünenlerimiz de çıkar, sorunlu da olsa onunla olmayı tercih ediyorum. İşte tam burada bu karara kimse karışamaz. Şunu da söylemeliyim ki sadece bedenler ilişkiye evet demiyor. Ruhumuzla psikolojik boyutta da birbirimize eşlik edeceğimize söz veriyoruz.