Ayten Öztürk 92'de Dersim’de beyaz torosla kaçırıldıktan sonra ölü bulunmuştu.
Anayasa Mahkemesi, Dersim’de 1992 yılında evinin önünden “Beyaz Toros”a bindirilerek kaçırılan ve o dönem JİTEM’e bağlı çalışan Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından işkence yapılarak öldürüldüğü belirtilen Ayten Öztürk olayında etkili soruşturma yapılmadığı gerekçesiyle hak ihlali kararı verdi.
Öztürk’ün anne ve babasına 50’şer bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmeden yüksek mahkeme, savcılığa gönderdiği kararda JİTEM gibi grupların zorla kaybettirme, işkence ve kanundışı öldürmeye dahil olup olmadıklarının araştırılmasını istedi.
Ayten Öztürk cinayetinin üzerinden 24 yıl geçmesine karşın soruşturmayı yürüten Dersim ve Elazığ savcılıkları faillerin üzerine gidemedi. Bu süreçte Öztürk ailesi, Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Cumhuriyet'ten Alican Uludağ'ın haberine göre, Anayasa Mahkemesi, dün açıkladığı kararla ailenin başvurusunu kabul etti. Yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar veren mahkeme, kararın bir örneğinin ihlalin giderilmesi için Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine hükmetti. Ayrıca Baba Hıdır ve Anne Dilif Öztürk’e 50’şer bin TL tazminat ödenmesine karar verildi.
Kararın gerekçesinde soruşturmadaki eksiklikleri sıralayan yüksek mahkeme, “(JİTEM) Bu tür grupların varlığının, ileri sürüldüğü gibi zorla kaybettirme, işkence ve kanun dışı öldürmeye dâhil olup olmadıklarının ve olmuşlarsa derecesinin araştırılması yönünde soruşturma makamlarınca herhangi bir adım atıldığına dair bir delilin mevcut olmaması, soruşturmanın etkililiğini zayıflatan en önemli unsur olmuştur” dedi.
Gözaltı belgesi anahtar
Ayten Öztürk Soruşturmada tanık olarak dinlenen ve olay tarihinde Jandarma İstihbarat Astsubayı olarak görev yapan H.O’nun “Ayten Öztürk’ün kaybolmasına ilişkin kayıtların Mazgirt İlçe Jandarma Komutanlığı’nda tutulduğu” şeklinde ifadesinde geçen kayıtların araştırılmadığına çekilen kararda, “Adı geçen tanığın ifadesinde beyan ettiği gibi Ayten Öztürk’ün gözaltında tutulduğu, varlığı iddia edilen bir belgeyle ortaya çıkarılabilirse, bu belgenin, sonrasında gerçekleşen ölüm olayının sorumlularının tespit edilmesinde anahtar bir rol oynayacağında tereddüt bulunmamaktadır” denildi.
Sürüncemede bırakıldı
Baba Hıdır Öztürk ve kızlarının çağrıldığı görüşmede Mahmut Yıldırım’ın da olduğu iddiasına ilişkin Alay Komutanlığı’nda görev yapan ve bu konuda bilgisi olabilecek personelin dinlenmesi gerektiğine işaret eden yüksek mahkeme, buna karşılık soruşturmanın çok uzun bir süre sonuca götürecek hiçbir işlem yürütülmeksizin sürüncemede bırakıldığı vurguladı. Kararda, “Bu nedenle etkili yürütülmediği için herhangi bir ilerleme kaydedilmeyen bu soruşturmaya mevcut haliyle devam edilmesi durumunda soruşturmada etkili olmak adına en ufak gerçekçi bir şansın bulunduğu söylenmeyecektir” denildi.
Fabrika işçisi 32 yaşındaki Ayten Öztürk’ü ölüme götüren süreç, Mayıs 1992’de Tunceli Jandarma Alay Komutanı Albay Mustafa Sabri Yazganarıkan’ın odasında yapılan bir görüşmeyle başladı. Alay Komutanı, görüşmeye gelen Baba Hıdır Öztürk’e “Senin kızlarından birisi dağa çıkmak istiyor” dedi. Hıdır Öztürk, “Böyle bir şey yok” diye karşı çıkınca Alay Komutanı “O zaman çocuklarını getir göreyim” yanıtını verdi. Baba Öztürk, bir süre sonra üç kızıyla beraber yeniden Alay Komutanı’nın odasına geldi. Burada kızlara “nasihatlerde” bulunan Albay, yanındaki askere “Bunları Mahmut Bey’e götürün” dedi. Alt kata indirilen Ayten Öztürk dahil üç kıza, “zayıf ve sakallı olan Mahmut Bey” tarafından çeşitli sorular soruldu, adres ve kimlik tespiti yapıldı. Öztürk ailesi, daha sonra komutanlıktan ayrıldı. Ayten Öztürk, 27 Temmuz 1992’de saat 17.30 sıralarında çalıştığı fabrikadan çıkarak evine gitmek üzereyken beyaz bir Renault otomobilde bulunan 4 kişi tarafından “alındı”. Ayten Öztürk’ün cesedi, 10 Ağustos 1992’de Elazığ Asri Mezarlığı’na yakın bir yerde toprağa gömülü halde bulundu. Cesedi parçalanmış, burnu kopuk, gözleri oyulmuş, kulakları kesilmiş bir kadın karşılarında duruyordu. Uzun uğraşlardan sonra Ayten Öztürk teşhis edildi.
Baba Hıdır Öztürk, 2006’da gazetelerde Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım olarak fotoğrafı gördüğü kişi bir anda tanıdı. Bu kişi, Alay Komutanı’nın “Mahmut Bey” dediği zayıf ve sakallı olan kişiden başkası değildi. Çeşitli tanıkların ifadeleri Baba Öztürk’ü doğruluyordu.
JİTEM adına bir dönem çalışan PKK itirafçısı Abdülkadir Aygan, yaptığı bir açıklamada “JİTEM’in Diyarbakır binalarında Ayten’i tutulduğu hücrede gördüm. Yeşil ve ekibi tarafından götürüldü. İşkenceyle sorgulandı ve öldürüldü” dedi. Soner Yalçın’ın “Binbaşı Ahmet Cem Ersever’in İtirafları” kitabında Ayten Öztürk’ü JİTEM üyelerinden Mahmut Yıldırım ve ekibi tarafından öldürüldüğü anlatıldı. Hıdır Öztürk, 13 Aralık 2011’de TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na verdiği ifadede de bu şüphelerini anlattı.