(İHA) - Kocaeli’nin Gebze ilçesinde bulunan Hünkar Çayırı, Fatih Sultan Mehmet’in ordusuyla birlikte son seferine çıkarken dinlenmek için otağ kurduğu, yakalandığı hastalık neticesinde ise vefat ettiği yer olması sebebiyle tarihi olarak büyük önem taşıyor. Daha sonra ise Fatih’in yeni fetihlerinin hayalini kurduğu bu alanda, Sultan 4. Mehmed döneminde İbrahim Paşa tarafından 1659 senesinde yaptırıldı. Namazgahı bulunan ender çeşmelerden olan Hünkar Çeşmesi, 4 asra yakındır sapasağlam ayakta duruyor. 27 yıla yakındır geleneksel olarak güreş müsabakalarının düzenlendiği bu alanın bir bölümü, Fatih Sultan Mehmet’i anlatan müze haline dönüştürülmesi planlanıyor. Vatandaşlar Fatih’in ruhaniyetinin bulunduğu bu alanı, her gün ziyaret edebiliyor.
“Sultan Fatih’in ismine atfen Hünkar Çayırı olarak asırlardır söylenegelmiş”
İbrahim Paşa tarafından yaptırılan Hünkar Çeşmesi’nin 4 asra yakındır ayakta olduğunu söyleyen Tarihçi-Yazar Recep Kankal, “Aslında çok önemli bir alanın üzerindeyiz. Burası Sultan Fatih’in vefat ettiği Tarihi Hünkar Çayırı olarak bilinen mevki. Tarihte burası Tekfur Çayırı olarak da biliniyor. Bunun dışında Sultaniye Çayırı veya Sultan Çayırı olarak da kayıtlarda geçmektedir. Sultan Fatih’in son seferine çıktığı ve seferinin otağını kurduğu yer olarak bilindiği için buraya Sultan Fatih’in ismine atfen Hünkar Çayırı olarak asırlardır söylenegelmiş. Fatih Sultan Mehmet vefat etmeden 1 hafta önce 1481 senesinde Üsküdar’dan yola çıkıyor, bir sefer hazırlığına başlıyor ve bu sefer hazırlığının hala nereye olduğunu bilemiyoruz. Ancak Fatih’in burada bir strateji gereği Doğu’ya doğru yola çıkıyormuş gibi gözükse de aslında İtalya seferine çıktığı biliniyor. Batılılara bir şaşırtmaca, bir taktik gereği böyle bir yol izlediği söyleniyor. Sultan Fatih 27 Nisan’da Üsküdar’dan çıktıktan sonra 1 Mayıs günü Gebze’ye geliyor. Sultan Fatih burada hastalanıyor ve o gün kendisinin nikris hastalığına müptela olduğunu biliyoruz. Bu hastalıktan dolayı da ağrıları gittikçe artıyor ve 3 Mayıs 1481 yılında Sultan Fatih Hünkar Çayırı dediğimiz bu alanda vefat ediyor” dedi.
“Doğu seferleri bu güzergahtan yapılıyor”
Burasının Bağdat Yolu olarak da bilindiğinin altını çizen Kankal, “Burada bir çeşmenin varlığını da görüyoruz. Bu çeşme de 1659 senesinde Sultan 4. Mehmed’in sadrazamlarından İbrahim Paşa tarafından yapılıyor. Bu çeşme ise 4 asra yakındır ayakta duruyor. İbrahim Paşa bu çeşmeyi Sultan Fatih’in aziz hatırasına, buradaki vefatına ve ruhaniyetinden dolayı böyle bir çeşmeyi buraya yaptırdığını biliyoruz. Gebze’deki bugün ayakta olan tarihi 9 çeşmeden birisi buradadır. Burası İstanbul ile Kocaeli’nin sınır noktası. O yüzden de İstanbul’dan çıkan ve Anadolu’ya doğru sefer hazırlıklarında olan Osmanlı padişahlarının da burada otağını kurduğunu Fatih’ten dolayı biliyoruz. Bu alan Bağdat Yolu olarak da biliniyor. Çünkü Doğu seferleri bu güzergahtan yapılıyor. O yüzden de önemli bir nokta. Çeşme’nin şöyle bir özelliği var; bu bölgedeki namazgah vasfını taşıyan 2 çeşmeden birisi. Çeşmenin hemen arkasında hala daha ayakta duran bir mescit yani mihrap şeklinde bir çıkıntı var. Normalde İstanbul’da gördüğümüz bu tarz çeşmelerin Anadolu’ya girişteki namazgah çeşmesi olarak bizi karşıladığını söyleyebiliriz. 4 asra yakındır hem namazgahıyla hem de tarihi yapı taşlarıyla 1967’deki restorasyonla birlikte günümüze kadar gelmiş” diye konuştu.
“Burası 1987 senesinde tescilleniyor”
1960’lara gelindiğinde çeşmeyle ilgili detaylı bilgiyi gördüklerini aktaran Kankal, “O dönem İstanbul’daki bir çok caminin restorasyonunu yapan Cahide Tamer, 1960 ve 1970 yılları arasında Çoban Mustafa Paşa Külliyesi’nin tamamen tamirini yapıyor ve günümüze kadar gelmesine de öncü oluyor. 1967 senesinde de buradaki Hünkar Çeşmesi de Cahide Tamer restore ediyor ve günümüze kadar gelmesinde çok önemli emeği olduğunu görüyoruz. Bizim yakından tanıdığımız hem tıp doktoru hem de ressamımız Süheyl Ünver de burada sulu boya çalışmaları yapmış. Burada tarihi bir köprü de var. Burası geçmiş dönemde Çayırova Deresi olarak bilinen derenin geçtiği güzergah olarak biliniyor. Dere günümüze kadar ulaşmasa da köprü bugün varlığını koruyor ve geçmişin aynası olarak karşımızda duruyor. 1983’te başlayan tadilatlardan sonra burası 1987 senesinde Vakıflar ve Kültür Bakanlığı tarafından tescilleniyor” şeklinde konuştu.
“Fatih Sultan Mehmet’in ruhaniyetine yakışır bir şekilde bir ata sporumuz da burada icra ediliyor”
1999 senesinde depremden mağdur olan vatandaşların bu alanda kurulan prefabrik evlerde kaldığını vurgulayan Kankal, “1995 senesinde buradaki parklar, Hünkar Çayırı dediğimiz bu alan artık geleneksel güreşlerin başladığı bir mekana dönüştürülüyor. 27 seneye yakındır burada Tarihi Hünkar Çayırı Yağlı Güreşleri her yıl devam ederek faaliyetini sürdürüyor. Fatih Sultan Mehmet’in ruhaniyetine yakışır bir şekilde bir ata sporumuz da burada icra ediliyor. Bu alanla ilgili önemli bir gelişme de yakın zamanda oldu. 2018 senesinde burası Cumhurbaşkanımız tarafından Millet Bahçesi ilan edildikten sonra 4 bin 200 metrekarelik alanın bir kısmı, 1453 Panorama Müzesi gibi burada da aynı şekilde Sultan Fatih’in vefat ettiği Hünkar Çayırı’nın yer aldığı bir müze olarak tasarlanması şu anda yapılan ve devam etmekte olan bir proje olarak biliyoruz. 1999 Marmara Depreminde burası mağdur olan vatandaşlar için prefabrikler kuruluyor ve bu prefabrikler birkaç ay için evi barkı olamayan vatandaşların hizmetine sunuluyor. 2018 yılında buradaki projelendirmeyle birlikte Marmaray istasyonunun da burada açılmasıyla alanın daha iyi bir şekilde gezilmesi, görülmesi için ulaşım kolaylaştırıldı” ifadelerini kullandı.